Aşık Veysel’le ilgili bir yalan üzerine (4) -(TAMAMI)

Aşık Veysel’in kendisiyle 1956 yılında Dinar’da yapılan söyleşiyi okudunuz. Başından geçenleri içtenlikle anlatıyor. Herhangi bir densiz sazını kırmış olsaydı, onu da anlatırdı. Günümüzde de birçok kraldan fazla kralcı, gizli zorba çıkıyor, içki satılan yerleri kapatıyor. İçki ruhsatlarını uzatmıyor. Kimseye yeni ruhsat vermiyor. İçkili yerlere kent dışına zorla çıkartarak gettolaştırıyor. Kanundan, yasadan anlayan bir dişli çıkıp karşı koyduğu, araya kabadayı gazeteciler girdiği zaman, yasakçılar hemen açıklama yapıyorlar: “Efendim, biz öyle emir vermedik, maksadını aşmış işlemler. Biz açık içki satışını yasakladık bakkallarda...”

Falan fıstık!...

Aşık Veysel Şatıroğlu

Veysel Şatıroğlu ya da bilinen adıyla Âşık Veysel (d. 25 Ekim 1894, Şarkışla, Sivas - ö. 21 Mart 1973), Türk halk ozanı. Avşar boyunun Şatırlı obasına mensuptur. Sivas ili Şarkışla ilçesinin Sivrialan köyünde çiftçi bir ailenin çocuğu olarak doğan Âşık Veysel, 7 yaşında geçirdiği çiçek hastalığı sonucunda bir gözünü kaybetti. Diğer gözünü ise bir değneğin batması sonucunda kaybetti. Babasının, Âşık Veysel’e oyalanması için aldığı sazla önce başka ozanların türkülerini çalmaya başladı.1933 yılında tanıştığı Ahmet Kutsi Tecer’in teşvikleriyle kendi sözlerini yazıp söylemeye başladı.

Kimdir bu Ahmet Kutsi Tecer?

Ahmet Kutsi Tecer

Ahmet Kudsi Tecer (d. 4 Eylül 1901 Kudüs - ö. 23 Temmuz 1967 İstanbul)

Türk öğretmen, şair ve tiyatro oyun yazarı, siyasetçi.

Halk kültürü alanında çalışmaları ile tanınır. Çalışmaları, Karacaoğlan ve Yunus Emre’nin hayatına ışık tutmuştur. Ünlü halk şairi Aşık Veysel’i Türkiye’ye tanıtan, halk müziği derlemecisi Muzaffer Sarısözen’i keşfeden kişidir.

1930’larda adını şiir alanında duyuran edebiyatçının en çok bilinen eseri, Münir Ceyhan tarafından bir okul şarkısı haline getirilen Orada Bir Köy Var Uzakta adlı şiirdir.

Tecer, şairliğinin yanı sıra kaynağını yerli ve milli unsurlardan alan tiyatro eserleri vermiş bir oyun yazarıdır.

VI. dönem Seyhan, VII. Dönem Şanlıurfa milletvekili olarak TBMM’de görev yapmıştır.

Ahmet Kutsi Tecer 1933 yılında sıradan bir adam değildir.Tek parti rejiminin Milli Eğitim Bakanlığı’nda önemli bir bürokrattır. Sivas’ta Milli Eğitim Müdürü’yken (1933) Halk Şairleri Koruma Derneği kurmuştur.

Efendiler!

Efendiler! Halk şairi saz çalar, onlara Saz Şairi de denir. Demek ki 1933 yılında bir ilin Milli Eğitim Müdürü, zamanımızın Başbakanı’nın buyurduğu gibi, sazı gerici müzik aleti olarak görmüyormuş, jandarmalar, polisler sazı gördüğü yerde kırmıyormuş.

Gene aynı yıllarda, Aşık Veysel’in başına geldiği gibi, şiirini yayınlayıp telif ücreti veriyorlarmış (şimdi şairlere telif ücreti falan ödeyen yok), tek parti diktatoryasının kalesi (!) halkevlerine halk şairleri elini kolunu sallayarak giriyormuş, şiir okuduktan sonra kendilerine para veriliyormuş. 1933 yılında Aşık Veysel gibi halk şairleri radyoya da çıkabiliyormuş.

Haa, şunu da ekleyelim: Aşık Veysel 1942-1944 yılları arasında bazı Köy Enstuitülerinde saz öğretmenliği de yapmıştı.

Açaba kırık sazla mı öğretmenlik yapmıştı?

Halkevleri

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 1954 yılında dünyamıza şeref verdiğine göre, Halkevlerinin ne olduğunu bilemez doğal olarak. Komşularda, kahvelerde ya da büyüklerinden Halkevlerinin komünist ve fuhuş yuvası olduğunu duymuş olabilir. Bir fırsat çıkarsa, bu konuda ne düşündüğünü de öğreniriz artık. O zaman kadar biz şu “resmi” bilgiyle yetinelim:

Halkevleri, Türkiye’nin ilk yıllarında ülkenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün düşüncesiyle oluşturulan kuruluşlardır.

Ulus devlet olarak kurulan Türkiye’de, yeni bir toplum inşa etmek için 19 Şubat 1932’de, ilk olarak 14 merkezde (Afyon, Ankara, Bolu, Bursa, Çanakkale, Denizli, Diyarbakır, Eminönü, Eskişehir, İzmir, Konya, Malatya, Samsun) Halkevi kurulmuştur.

Halkevlerinin kuruluş amacı; Türk halkının çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmasını ve yapılan devrimlerin yerleşmesini sağlamaktır. Cumhuriyet Halk Partisi programında da yer alan ifadeler bunu doğrulamaktadır. “Klasik okul yetiştirmesi dışında, yığına, devamlı ve Türkiye’nin ilerleyiş yollarına uygun bir halk eğitimi vermeği önemli görürüz. Bu hizmet için çalışan Halkevlerini devlet, imkân elverdiği kadar koruyacaktır.”

Halkevleri, etkin olarak varlık gösterdiği 1932-1953 yılları arasında önemli çalışmalar yapmıştır. Pek çok yayın ve eser ortaya koymuş, pek çok insanın topluma kazandırılmasını sağlamıştır. Halkın külfetsizce toplandığı, eğlendiği, çeşitli etkinlikler içinde yer aldığı ya da izlediği halkevi ve halk odalarının en önemli özelliklerinden birisi; yaygın “halk okulu” hizmeti görmeleridir.

Bu temelde halkevleri; dil-edebiyat, güzel sanatlar, tiyatro, spor, sosyal yardım, halk dershaneleri ve kurslar, kütüphane ve yayın, köycülük, tarih ve müze olmak üzere çeşitli kollara ayrılmıştır. Uzmanlar tarafından verilen kurslar arasında saz çalma kursları da vardı.

Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde alt yapısı hazırlanarak 19 Şubat 1932’de açılan halkevleri, Adnan Menderes tarafından 1951 yılında kapatıldı ve bütün mallarına el konuldu.

***

Aşık Veysel ile yapılan söyleşinin özgün ses kaydı kadim dostum, değerli şair ve yazar Nedret Gürcan’ın elindedir. Hürriyet Gazetesi Pazar ekine verdiğim CD hala orada duruyor mu, bilemem.

Bizim elimizde tanık ve kanıt olarak ses kaydı var. Peki Başbakan R. T. Erdoğan’ın elinde polis ve jandarmanın saz kırdığına dair boş laftan başka kanıt ya da tanık var mı acaba?

Yazının sonuna sakladım: Efendi ağalar, dün Veysel’in ölüm yıldönümü idi!