Aşil topuğu; çip ve rekabet

Ticaret savaşlarında yeni bir perde açılıyor diyecektim ama o perde açılalı epey zaman oldu.
Amerika ve Çin arasındaki rekabet bir keskin virajdan daha dönüyor. Parantez içinde söylüyorum Amerikan Devrimi ve Çin Devrimi insanlık için muhteşem örneklerdir. Devrimler toplumlardaki kasveti dağıtır, umutları gerçekleştirir, eskinin kökleşen sömürü ilişkilerini yerle bir eder. Yeni de bir süre sonra eskir… Ve yeni devrimlerin kapısı aralanır. Parantezi kapatıyorum; Amerika da Çin de yeni dünyayı temsil ediyorlar ancak bir tez ve antitez farkıyla.

Amerikan Devrimi ile kurulan yenilikçi, dinamik, üretken toplum günümüze bir emperyalist kuşatıcı güç olarak evrilmiştir. Çin Devrimi ise kendine has yani Çin halkının gerçeklerine uygun bir sosyalist toplum hedefiyle gelişmesini sürdürmüştür. Amerika’nın öncülüğünde örgütlenen silahlar NATO örneğinde olduğu gibi yayılmacı, Batı merkezli ve gelişen ülkelerin deniz gücü olmalarını engelleyen bir yapıdadır.

Çin öncülüğü ise BRICS örneğinde olduğu gibi gelişmekte olan ülkelerin aralarındaki sorunları barışçıl ve rasyonalite çerçevesinde bir çözüm zeminine kavuşturmayı hedeflemektedir. İki ayrı sistem, iki ayrı dünya sisteminin birbirine doğru ilerlediğini söylersek abartmış olmayız.

İki sistemin temas noktalarının başında ticari rekabetler ve bu rekabetlerin temelinde yer alan ileri ya da yüksek teknoloji üretimi gelmektedir. İleri teknoloji derken uzay çalışmaları, yapay zekâ çalışmaları, gen bilimi, ileri malzeme bilimi, ileri kimya vd. ve tüm bu bilimsel faaliyetlerin teknik altyapısında yer alan çip teknolojisi yer almaktadır.

AŞİL’İN TOPUĞU ÇİP TEKNOLOJİSİ Mİ?

Yüksek teknolojiye ulaşmak için çok boyutlu, çok parametreli ve insanın anlayabileceği bir sonuç veren işlemler yapılmalıdır. İleride insanın algı sınırlarını aşan bilgileri işleyen bilgisayarlar, kendi aralarında konuşacaklar ve algımızı aştığını düşündüğümüz bilgileri insanın algı seviyesine uygun hale getirecekler.

İnsanın algısı 3 boyuta kadar. Sonrasındaki gerçeklikleri algılayamıyoruz ama orada bir bilgi var.
Çip teknolojisinin önemi, işte tam olarak yukarıda vurguladığımız üstün hesaplama yeteneklerinin geliştirilmesi için birincil önemde yapı taşıdır. Stratejiktir.

Google'ın eski CEO'su Eric Emerson Schmitt, yakın zamanda yaptığı bir röportajda Çin'in bugüne kadarki en güçlü AI modellerinden ikisine sahip olduğunu, bazı kıyaslamalarda ABD'nin açık AI ve Meta modellerinden daha yüksek puan aldığını itiraf etti. İtiraf diyoruz çünkü kısa sayılacak bir zaman diliminde Amerika’nın yapay zekâ alanlarında Çin’den en az 2-3 yıl önde olduğunu düşünüyordu.

Bilişim teknolojilerinde 1 yıl ilgili teknolojiye bağlı olarak 20 yıl ile 50 yıl demektir. Ancak aradaki farkın kapanması rakiplerden önde olanının sabit kalması ya da gelişim hızının oldukça yavaşlaması veya geride olan rakibin inanılmaz bir gelişim hızına kavuşması ile mümkündür.

Amerika’nın gelişim hızının sabit olduğunu söylemek doğru olmaz. Amerika dinamik bir ülke. Dünyanın her yerinden parlak beyinleri kendine çeken bir iklime sahip. Bu oldukça önemli bir avantajdır ve sahaya yansımaktadır. Amerika hegemonyasını korumanın planları içindedir.

Çin’in olayı ise yukarıda bahsedilen mucizevi gelişme hızıyla açıklanabilir. Çin Devrimi, Türk Devrimini takip eden bir silsile içinde gerçekleşmiştir. Devrimler çağı birçok ezilen milleti tekrar insanlık sahnesine çıkarmıştır. Çin yedi düvele karşı bir bağımsızlık savaşı verdi. Düvel devletin çoğulu.

Yedi düveli kovan Çin hızla kalkınma planları oluşturdu ve birçok deneme ile günümüzde ezilen milletlere örnek olan başarılara kavuştu. 40-50 yıl önce kocaman bir köy görüntüsü veren Çin bugün Amerika ile birçok alanda boy ölçüşen bir çağdaş medeniyet kurdu.

Rekabet şiddetlendi; Amerika Çin’in gelişimini durdurmak için ambargo kartını kullanmaya başladı. Öncelikle tedarik zinciri kısıtlamaları ile Çin’in hammadde alımını hedef almıştır. Aynı zamanda Çin’in ihracatını da hedef almıştır.

Ancak şimdi öyle bir alana saldırıyor ki sanıyorum bu Çin’in en dikkat etmesi gereken hassas bölgeye doğru sokulan bir kamadır. Çin’in dünya kamuoyunda prestijli bir konuma erişmesini sağlayan yüksek teknoloji üretimi hedeftedir. Çip savaşları denilen süreç ise merkezdedir. Yapay Zeka destekli dijital yaşam için çip setler temel gereksinimdir.

Çin kendisine yönelen bu tehdidi görmüştür. Aşil’in Topuğu düşünüldüğü gibi Çin için değil ama Amerika için gündemdedir. Çin’e uygulanan her ambargo dönüp dolaşıp Batıyı vuruyor. Yüksek maliyetli ithalatlar Amerikan üreticisini vurmaktadır.

Artan maliyetler müşteri memnuniyetini düşürmekte pazar kaybına neden olmaktadır. Ayrıca enflasyonu da tetiklemektedir. Çin kendi eksiğini kapatırken Amerika’nın başını çektiği Batı kanadı ise züccaciye dükkanında bir fil gibi dünyayı zorlu çekişmelere, şiddetli çarpışmalara çekmektedir.

YAPTIRIMLAR BOŞA ÇIKIYOR!

Çin'in aslında bu yapay zeka alanlarında ABD'nin gerisinde olmadığı, hatta eşit olduğu oldukça açık ve bu, ABD'nin Çin'e uyguladığı yaptırımların başarısız olduğunun kanıtı. Aslında yaptırımlar Çin'i çok daha hızlı bir şekilde ileri götürüyor... Ancak, ABD, Çin'in teknolojik ilerlemesini kısıtlama çabalarını bir kez daha artırdı ve yüksek bant genişliğine sahip bellek çiplerine yeni ihracat kontrolleri getirdi.

Bu gelişmiş çipler, olağanüstü hızlarda büyük miktarda veriyi işleme yetenekleri sayesinde yapay zekâ uygulamalarına güç sağlamak için hayati önem taşıyor. Kısıtlamalar, yapay zekâda inovasyonu yönlendiren temel bileşenlere Çin'in erişimini sınırlamak için açık bir girişim olan hem ABD yapımı hem de yabancı üretimli yüksek bant genişliğine sahip bellek teknolojisini hedef alıyor.

Bu kısıtlamalara rağmen Çin, dış zorlukların üstesinden gelmeye ve bu kritik alanda kendi kendine yeterliliğe ulaşmaya kararlıdır. Yangtze Memory Technologies ve Changxin Memory Technologies gibi önde gelen Çin şirketleri, ülkenin teknolojik bağımsızlığa yönelik uzun vadeli stratejisiyle uyumlu olarak, yerli yüksek bant genişliğine sahip bellek üretim kapasitelerini geliştirme çabalarını artırıyor.

ABD, Çin'in gelişimini, son teknoloji yüksek bant genişliğine sahip belleklere erişimi sınırlayarak yavaşlatmayı hedeflerken, Çin bundan vazgeçmiyor. Çin, bellek yongası üretiminde hızlı ilerlemeler kaydediyor ve bu da başlangıçtaki teknolojiler SK Hynix, Samsung ve Micron gibi küresel oyuncuların ürettiklerinden daha az gelişmiş olsa bile, kendi ihtiyaçlarını karşılamasına olanak tanıyacak.

ABD kısıtlamaları yalnızca Çin'in teknolojik büyümesini engellemeye çalışmıyor, aynı zamanda küresel tedarik zincirlerini bozuyor ve piyasa dengesizlikleri yaratıyor. Buna karşılık Çin, galyum ve germanyum gibi hayati malzemelerin ihracatını kısıtlayarak kendi önlemlerini uyguladı ve çıkarlarını koruma ve adil rekabeti sağlama kararlılığını vurguladı.

Çin, bu kısıtlamaların getirdiği zorlukları teknolojik bağımsızlığını güçlendirmek için bir fırsat olarak görüyor. Ülke, yenilikçiliğin ve dayanıklılığın, gelişmiş teknolojide küresel bir lider olarak konumunu güvence altına alacağına olan inancında kararlılığını sürdürüyor.

MEDYA BAHÇESİNDEKİ KÖTÜLÜK ÇİÇEKLERİ

Batı medyasının kargaları derhal olay yerine üşüşmüşler. Aynı yöntem, benzer senaryolar: Hedef aldıkları devletleri itibarsızlaştırma ve yaptıkları emperyalist müdahaleleri meşrulaştırma… Ben de sadeliği severim ama bu normal vatandaş için geçerli. Yöneticilerin sade olmasını da isterim. Ancak kamu malı olan yönetim mekanlarının mimarisine ve donanımına çok takılmam.

Cumhurbaşkanımızın icrasına, başarılarına, emperyalizme karşı tutumuna bakarım. İsrafı önleyemiyorsa, kanuna uymuyorsa eleştiririm. Esad'ın devlet yöneticisi olarak yaşadığı mekânı bu şekilde magazine dönüştürenler ve buradan toplumu gereksiz yere meşgul edenler hiç mi bakmaz etrafındaki dünyaya?

Çankaya Köşkü varken külliye yaptık. İtibar denildi. Eyvallah. Benim anlayışımda biri böyle bir karar almazdı. Ama bunun yanı sıra harika kütüphaneler yapıldı. Kamunun faydasına harcama yapıldığında mutlu oluyorum. Yapılırken usulsüzlük varsa kanunlarımız işlesin istiyorum. Bu kadar sade bir talep.

Türkiye'nin zenginleri hangi evlerde yaşıyor? Esad’ın bir devlet başkanı olarak yaşadığı mekân, onların mekanlarının yanında sıradan kalır. Mesele anlaşıldı. Çok uzatmaya gerek yok.

Emperyalistlerin örgütlediği yıkıcı karşı devrimlerin bir hedefi de Türkiye. Şu an Suriye özelinde süren medya operasyonu, son birkaç yıldır Erdoğan için de yapıldı. Şimdi sayın cumhurbaşkanımıza yakın medya çevreleri aynı yöntemle Esad ve Baas Partisi’ne vuruyor.

Doğu'nun devletleri, Batı hegemonyasına bu iç çelişkileri daha da derinleştirerek cevap veremez. Esad'ın kalesi yıllardır abluka altındaydı. Elinden geleni yaptı. Katil olmakla, uyuşturucu satıcısı olmakla, işkenceci olmak ve daha bir dünya çirkin yakıştırmayla şu an taciz ediliyor.

Türkiye Cumhuriyeti'nin içteki düşmanları Atatürk düşmanlığı ile Cumhuriyet Devrimleri’ni hedef alıyor. Türkiye'nin iyiliğini düşünen Cumhuriyet’i ve Atatürk'ü hedef alamaz. Benzer şekilde Amerika ve İsrail ile bir olup Erdoğan'ı da hedef alamaz. Eleştiri ve rekabet kesinlikle sonuna kadar.

Ancak Vatan Partisi'nin bu hassasiyeti görmezden gelinirse ülkemize pek de hayırlı olmayan zorluklar dadanır. Bu uyarı sadece bizim için değil… Emperyalizme karşı birlik bütünlük ve insanlık savaşı veren tüm gelişmekte olan devletleri kapsar.

Batı devletleri daha büyük birlikler oluştururken, savaşları sınırlarının epey uzağında tutarken, bu ferahlıkla dünya nimetlerine el koyarken;

Doğu da mikro devletler, etnik ve dinî yobazlık içeren savaşlar, çatışmalar yaşanıyor. BRICS, işte şimdi anlamını ve önemini gösteriyor.

Nereden nereye… Umarım arzuhalimi ifade edebilmişimdir.