Aşil’in Topuğu

“Aşil’in topuğu” hikâyesini bilmeyenler için tekrar edelim.

“Annesi Thetis oğlu Aşil’i (Akhileus) ölümsüzlük nehri Styx'de yıkarken elini suya değdirmemesi öğütlendiği için onu sol topuğundan tutup suya batırmıştır. Bundan sonra Aşil, yalnızca sol topuğundan vurulursa ölecektir. ”

Türkiye’nin Aşil Topuğu da ekonomisidir.

1920’lerde siyasi bağımsızlığını ele alan genç Türkiye Cumhuriyeti, 1930’larda ekonomik bağımsızlığı için ciddi atılımlar yapmıştır.

İkinci Dünya Savaşı sonrası, 1944 yılında Bretton Woods anlaşması ile savaş sonrası dünya egemenliğine hazırlanan Amerika Birleşik Devletleri Türkiye’yi IMF’ye üye yaparak ekonomisini yönlendirmeye başlamıştır.

1980 sonrası, 1930’lardan sonra Türkiye’nin aktifine kazandırılan hazinesi, o veya bu nedenle özelleştirilme adı altında satıldı.

Gelişmekte olan ülke klasmanında bulunan ülkemiz, emperyalizmin kucağına bırakıldı. Ekonomimiz her türlü müdahaleye açık hale getirildi.

Müthiş bir dezenformasyon ve bilgi kirliliği ile ekonomi ile ilgilenen; ekonomist, bankacı, bürokrat vb. gibi bu sahada çalışan insanlar neoliberal sistemden çok ciddi ölçüde etkilendiler, neoliberalizmi seçeneksiz, ne olursa olsun uygulanması gereken tek sistem olarak benimsediler.

24 Ekim günü Ahaber’de “Türkiye’nin IMF ile mücadelesi! Yerli ve Milli Ekonomiye Böyle Geçildi” adıyla yayınlanan video haberde Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanı olarak seçilmesinin nedeni çok ilginç bir anlatım ile aktarılıyordu.

“Başkan Erdoğan küresel finans çetelerinin manipülasyonlarına kapalı bir ismi ekonominin başına getirmiştir.”

Damat Berat Albayrak’ın “devletin kasasının başına” oturtulması eleştirisi haricinde, duyduğum en mantıklı Berat Albayrak Hazine ve Maliye Bakanlığına atama gerekçesi idi. Bence en mantıklısı idi.

TÜRKİYE SIRAT KÖPRÜSÜNDEN GEÇİYOR

Türkiye 2014 yılından itibaren bir karar verdi. Bu karar 1946 yılından bu yana içinde yer aldığı Atlantik’ten koparak, asli yeri olan Asya’da saf tutmaktı.

Ancak bu karar basit bir yer değiştirme değildi. Söylendiği kadar uygulaması kolay hiç değildi.

Önce güvenlik tarafında; PKK’yı hendeklere gömmek, ABD’nin Kuzey Irak’ta kurmak istediği kukla devletin Doğu Akdeniz’e açılarak, Kerkük petrollerini satmak için kurulan kanton devletçikleri olduğu yerde boğmak, FETÖ’yü devlet içinde yerleştiği yerlerden söküp atmak vb. gibi mücadeleler gerekiyordu.

Ekonomi ile ilgili gelişmelerde başlamıştı. Ancak, neoliberalizmin ekonomide yaptığı yıkım öyle kolay tamir edilecek cinsten değildir.

Türkiye AŞİL TOPUĞUNU halletmeye çalışıyor. Sırat köprüsünden geçiyor. Dolar 8 TL oldu. Bir yıllık döviz kuru artışı yaklaşık yüzde 40. Bu aşağı yukarı yüzde 30 dolaylarında enflasyona denk gelecektir.

Asya’ya katılma süreci pürüzsüz değil. 10 yıllardan bu yana uygulanan hatalı ekonomik politikalar ayağa dolanmaya devam edecek.

Sırat köprüsü geçilinceye kadar bazı önlemler şart. Bunlardan biride serbest kambiyo rejimidir. Uluslararası sermaye transferleri hala özgürce yapılabiliyor.

ABD S-400’ler için tehdit savurunca. Siz bu tehdide pabuç bırakmayıp, Malatya’da emperyalizmin ağzının payını verince. 26 Ekim Pazartesi sabahı banka işlemlerinin başladığı 8.30-9.00 saatleri arasında, cuma günü 7.95’lerde bıraktığınız döviz kuru, serbest sermaye hareketleri nedeni ile Türkiye’yi terk etmeye karar veren sıcak paracıların hücumu ile birden bire 8.00 TL’ların üstüne geçiyor.

DOLARA TEDBİR ALINMASI ZORUNLUDUR

Buna tedbir alınması zorunludur. Kadife devrimlerin tetikleyicilerine uygun zemin hazırlayan uygulamalar serbest bırakılamaz.

Sermaye hareketleri kısıtlanmalıdır. İsteyen istediği gibi girip, istediği gibi ülkeyi terk etme özgürlüğüne sahip olamaz.

Katlı kur sisteminden taviz verildi. Döviz satın alma vergisi yüzde 1’den tekrar yüzde 2’lere geri çekildi. Aksine bu uygulama daha da derinleştirilerek Türkiye’nin ihtiyacı olan ithalata uygulanacak kurun, daha ucuz olmasının sağlanması gerekmekteydi.

Serbest Kambiyo Rejimi artık terk edilmelidir. Türkiye’nin önünü açacak uygulamalar bir an önce devreye sokulmalıdır.