Aşırı ölçüde ilaçlama (2)

13 Eylül 2022 tarihli Aydınlık Gazetesi'nde yer alan yazıda araştırma bulgularına dayanarak iki grup üreticinin tarımsal mücadele uygulamaları ele alınmıştır. Antalya, Isparta ve Burdur illerinden oluşan Batı Akdeniz bölgesinde Biyolojik ve Biyoteknik Mücadele (B/BT) uygulayan 108 üretici ve bu teknikleri uygulamayan 108 üretici ile yüz yüze anket yapılmıştır. Önemli sonuçlar aşağıdaki çizelgede özetlenmiştir.

 

Örtüaltı sebze üretimi ile uğraşan B/BT uygulamayan 41 üreticinin bir üretim dönemindeki ortalama ilaçlama sayısı 23,4'tür. Haziran, temmuz ve ağustos aylarında seraların boşaltılıp yeni döneme hazırlandığı göz önüne alınırsa geri kalan 9 ayda ilaçlama yapıldığı varsayılabilir.  Bu durumda ortalama olarak her 12 günde bir ilaçlama yapılmış olmaktadır. B/BT uygulaması yapanlarda 12,3'e düşen ortalama değer, para ödeyerek seraya bıraktığı yararlı avcı böcekleri koruma güdüsünden ileri gelmektedir. Bu uygulama ile zararlı baskısı azalması da ilaçlama sayısını düşürmektedir.

Turunçgiller üretiminde de 4,3 ve 7,3 defa ilaçlama şeklinde benzer bir görünüm vardır.  Turunçgil bahçelerinde doğal ortamda yararlı avcı ve asalak canlılar mevcuttur. Biyolojik ve biyoteknik mücadele hedef alınan canlılara özgü olduğundan diğer canlıları pek etkilemez. Bilinçsiz ilaçlama yapıldığında önce bu yararlı böcekler ortadan yok olur ve zararlı yoğunluğu artar. Sonuçta daha fazla ilaçlama yapma zorunluluğu doğar.

Elma üretiminde durum felakettir. Özellikle elma kalitesini bozan “karaleke” hastalığını önlemek için 13 defa ilaçlama yapıldığı saptanmıştır. Hastalıkların denetim altına alınmasında B/BT yöntemleri yeterli olmamaktadır. Zararlıların yönetimi açısından avcı ve asalak böcekler, renk ve ışık tuzakları, cezbedici cinsel koku ve besin tuzakları, kısırlaştırma gibi yöntemler etkili şekilde kullanılmaktadır.

Önemli zararlıların çıkış zamanlarını ve yoğunluğunu izleyerek mücadele konusunda erken uyarı sistemleri vardır. Üreticilerimiz her gördüğü böceği öldürecek şekilde, hatta böcek ortaya çıkmadan bile ilaçlama yapmaktadır. Gereksiz ilaçlamalar nedeniyle ve üst üste aynı ilacın kullanılması sonucu zararlılar ve yabancı otlar direnç kazanmaktadır. İlacın etkisinin azaldığını düşünerek önerilenden daha yüksek dozlarda ilaç kullananların sayısı hiç de az değildir.

Ziraat Fakültesi öğretim üyelerinden oluşan bir grup Manisa yöresinde bir bağda inceleme yapıyorduk. Bağın sahibi de bizimle beraberdi. Arkadaşlarımızdan biri imrenerek bir salkım üzüm koparıp yemeye başlarken mal sahibi “Hocam onu yemeyin!” dedikten sonra oğluna “Git kendimize ayırdığımız üzümlerden kesip gel, hocalarımıza ikram edelim!” demişti. O sırada işçiler bir iki gün önce ilaçlanmış bağdan üzüm keserek kasalara dolduruyordu.

Halk arasında “tarım ilacı” yerine “zehir” sözcüğü kullanılır. Bunun zehir olduğunu herkes bilir.  Ama hem kendisinin sağlığını hem de bu besinleri tüketen insanların sağlığını hiçe sayar biçimde davranmaktan da geri kalmaz. Bir karıncanın üzerine basmayan duyarlı insanımız, hiç tanımadığı binlerce kişinin hayatıyla oynağını neden düşünmez? Biraz daha fazla ürün almak, biraz daha fazla para kazanmak uğruna, belki de faili meçhul seri cinayet işlemiş olduğunun farkında değil midir?

Bu ürünler hallerden nasıl geçiyor? Zincir market raflarında nasıl yer alıyor? Laboratuvarlarda yapılacak analizle yüzlerce aktif maddeden hangilerinin kullanıldığı saptanabilmektedir.  Hasat öncesinde veya pazarlama zincirindeki herhangi bir noktada yapılan analizle sağlığa uygun olmadığı saptanan ürünü imha etmek mümkündür. Hangi serada üretilmişse orayı başına yıkmak, sağlıksız ürünü satan işletmeyi ticaretten menetmek akla gelebilecek önlemler. Dış satıma gönderilen ürünlerde gösterilen duyarlılığın, kendi insanımızdan esirgenmesi kabul edilemez.