Aşkın gücü

Devam edelim İspanyol ressam Angela’nın aşk öyküsüne... Sürekli gel gitlerle yaşanan, bazen mutluluk bazen de hicran dolu günler birbirini kovalar. Aşklarının doruklarında dolaştıkları bir zaman diliminde, bakın Angela neler yazar...

“Canım Angelim... Dün gece dolunayda geçirdiğim saatlerde öyle karışık duygular yaşadım ki. Senin de dolunayı izlediğini biliyordum. Ama hakkımızda karar alacağını söylediğinde de, kendimi sanık sandalyesinde gibi hissettim. Ta ki şafakta bana aşk dolu satırlar yazana kadar... O mektubunu okuduğum andan itibaren ruhum özgürleşti, geçmişimin tutsağı değil artık, kendimi de suçlamıyorum. İçim içime sığmıyor Angelim! Ulu çınarların rüzgârla titreyen yapraklarının sesi, yüreğimdeki şarkılara eşlik ediyor şu an...

Senin tarafından sevilmek, senin taptığın kadın olabilmek, bunu her kadın yaşayamaz! Bu benim için onurdur. Evet, ben özgürlüğüme düşkünüm, ama yaşayamayanlardanım. Senin özgürlüğünü yaşaman benden çok daha önemli canım. Sen bilim insanısın, üretmen için özgür olman gerekir. Ama sevdiğin kadın, aşkın yanında olmazsa da olmaz, inan her zaman bir yanın eksik kalır. Benim de öyle, çok iyi anladım ki sensiz eksiğim ben. Senin itiraflarına ben de katılıyorum bir tanem ve sana söz veriyorum, seni bir daha asla üzmeyeceğim. Senin gergin olduğun zamanlarda sessizce köşeme çekileceğim, ta ki sen dinginleşene dek. Bileceğim ki benim yerim senin yüreğinin başköşesinde, oraya kimse oturamayacak!

BİRLİKTE VAR OLMAK

Önümüzde çok zor geçecek günler, aylar, hatta yıllar var... Bu süre içinde çok özenli olmamız gerektiğini de biliyorum. Her şeyden önce birbirimize güveneceğiz ve özgür bırakacağız. Bir de birbirimize açıklayamayacağımız bir şey olmamalı. Seninle her şeyimi paylaşmak istiyorum. Bana bu yakınlığı hissettirmelisin, çünkü hissetmezsem paylaşamam. Ben iki eşimden de asla bir şey istemedim; ne mal mülk, ne seyahat, ne giysi, ne takı, ne de başka bir şey. Ama sen artık benim erkeğim, hayat arkadaşım, yoldaşımsın. Seninle böyle mesafeli yaşamak istemem. O zaman ben de kendimi saklarım, özgürce hareket edemem...

Sana yalvarıyorum, benden önce bu dünyayı terk etmekten bir daha sakın bahsetme, bu bana çok ıstırap veriyor. Bana söz vermelisin; sana ya da bana bir şey olursa, sonuna dek birlikte mücadele edeceğiz, ölüm bizi ayırana dek kopmayacağız birbirimizden.

Ailenle ilişkilerine yaklaşımım da çok hoşgörülü olacak, önceliklerini biliyorum, yerimi de öyle. Ben hep yanında olacağım, aşkımızın ışığı yolumuzu aydınlatacaktır. Senin yol arkadaşın, hayat arkadaşın olarak ruhunu besleyeceğim, emin ol canım... Seninle var olmanın dayanılmaz hafifliğini yaşayacağız bir tanem.

Her şey muhteşem olacak, bunu tüm varlığımla hissediyorum. Sen bana gök tanrının sunduğu bir ödül, bir armağansın! Seni çok seviyorum bir tanem, sana aşığım, sana vurgunum, sana tapıyorum! Kadının Angela...”

Sonra ne mi oldu? Onu birkaç ay sonra romanımda okursunuz artık. Haydi, sizlere rastgele!