Atatürk sen ne yaptın ?

DÜNYAMI AYDINLATTIN

Yazımın başlığı geçenlerde yayınlanan yeni kitabımın adı: Atatürk, Sen Ne Yaptın!

Böylesine iddialı sayılır bir başlığın ağırlığı altında ezilmemek için epey uğraştım.

Sanırım değdi: Kitabım yayınlandığından bugüne son derecede olumlu tepkiler aldım.

Kitapların da, ülkelerin de, halkların da, insanların da bir kaderi olduğuna inanırım.

Yazıların da bir yazgısı vardır ve yazgının (kaderin) gayrete aşık olduğunu düşünürüm.

Nicedir yazmıştım -güncelliğini korudu- Gece Kitaplığı yayınladı; dünyamı aydınlattı!

Kitap artık okurun ve önde-gelen tüm yayınevlerinin internet sayfasından temin edilebiliyor.

DEVRİMLERDEN DEMOKRASİYE

“Atatürk, Sen Ne Yaptın!” -Devrimlerden Demokrasiye Türkiye-yi yalın bir dille yazdım.

Ana fikri şudur: Atatürk Devrimi; karma ekonomi modeli, barışı çağıran insancıllığı, kadın-erkek eşitliği ve ‘ayrıcalıksız toplum’ ilkeleriyle, bugün Anadolu’da ve Dünya’da en saygın yerini almış bulunuyor ve: yaşıyor!..

Kitapta, Cumhuriyet ile elde ettiğimiz kazanımlar üzerinde yükselen kurumlarımızı, Anayasa’dan seçim sistemine, parti siyasetinden kitle örgütlerine demokrasimizi irdelemeye çalıştım.

O arada, yeryüzündeki ilk anti-emperyalist savaşımdan zaferle çıkan ülkemize yönelik dış güçlerce desteklenen bölücü terörün nasıl aşılabileceği üzerinde durdum…

SAVUNAN DÜNYA SALDIRAN DÜNYA

Durdum ve düşündüm: Biz, emperyalizme karşı, bağnazlığa karşı, kulun kulu istismarına karşı, yoksulluğa karşı “savunan dünya” idik!

Kendimize bir dünya kurduk. İnsanlığa da seslendik!

Peki ya “saldıran dünya”; sömüren dünya, yağmalayan dünya, o, ne alemdi?

Savunan dünya, saldıran dünya çelişkisi yine geçerli idi!

‘İlericiyle’-geriliğin, hakkaniyet ile insafsızlığın çatışması sürecek gibiydi…

Yazılanı yaşanılanla birleştirdikçe, şu gerçeğe erdim: Atatürk yalnız Türk ulusuna değil, tüm insanlığa da ışık tutmuştur!. 10 Kasım’da aslında bütün dünyanın saati durmuştur!..

DÜNYANIN SAATİ 9’U 5 GEÇE DURMUŞTUR

Sorun “saldırgan” emperyalizmin yarattığı kalıcı yıkımda saklı, fakat onunla sınırlı değil: Yabancı düşmanlığı, cinsiyet ayrımcılığı, etnik farklılıklar yetersiz siyasetle birleşiyor, çevre kirliliği artıyor, doğanın yıkımı pahasına kör topal bir üretim en kuralsız veçhesiyle ürüyor, nükleer ve dahası kimyasal silah kullanımı insanlığa karşı ürkütücü terör suçlarına ekleniyor.

Duramadım: Kitabımın bir bölümünde dünyanın içinde bulunduğu siyasi, ekonomik konjonktürü, ülkeler, bölgeler temelinde irdelemeye çalıştım; daha barışçıl bir dünyaya nasıl erişebiliriz sorusuna yanıt aradım… Bunu yaparken de “Atatürk gibi düşünmeye çalıştım”, dünyaya asıl olarak Türkiye’den baktım! Ne ki, saate her baktığımda 9’u 5 geçiyordu!

BÜYÜK DEVRİMCİ BÜYÜK DEMOKRAT

Nihayet kitabımın son bölümünde; eğitimden çocuk haklarına, bürokrasiden sanata, kentleşmeden katılıma “kurumsal yenilenme” ekseninde öneriler geliştirmeye çalıştım.

Yazdıkça, bozdukça, onardıkça, derine indikçe, her şey şuraya vardı: Daha insancıl ve hakça bir yaşam için başlıca etken, ekonomik yapının doğru, dürüst, düzgün işleyişidir! Ekonominin bu kıvamda yapılandırılması içinse, nitelikli eğitim başat etmendir.

İşte o gerçeğe eren ve büyük bir bilge olan Atatürk’ümüz, düşman, namlusunu Polatlı’ya çevirmişken bile eğitimi düşünmüştür!

İNSANCIL HAKÇA DÜZENİ ARADIĞINDA ATATÜRK’Ü BULURSUN YANINDA!

Elbette bir daha Atatürk gelmeyecek! Ancak ne onurlu bize ki, Atatürk, Türk Milletinin, büyük uygarlığımızın bağrından yetişti ve de gün gelecek, O’nun düşünceleri bütün insanlığı daha çok aydınlatacak.

İnsancıl hakça bir düzen burada ve her yerde kurulacak…

Son söz olarak;

“Atatürk, Sen Ne Yaptın!” -Devrimlerden Demokrasiye Türkiye- kitabım, kitaplarım arasında en değer verdiğim eserim olarak, daim yaşayacak…

Ne mutlu ve onurlu, bana.