Atlantik sermayesiyle nasıl dans edilir

2019’da Standard Chartered Bankası, “Uzun vadeli öngörüler-Asya küresel büyümenin itici gücü” başlıklı bir rapor yayınlamıştı. Bu raporda, dünyanın en büyük 10 ekonomisinin 1990-2030 yılları arasındaki gelişme süreçleri ölçülmüş. Yapılan yansıtmada ülkelerin satın alma gücü paritesine göre, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) büyüklükleri sıralanıyordu. O sıralamada İngiliz gazeteci The Independent yazarı tabloya hiç inanmamış, “Ne yani, İngiltere 2030’da ilk 10’da olmayacak mı” diye alay etmiş; hesaplamayı saçma bulmuştu. Üstelik hem de “Çin ve Hindistan 2030 yılına kadar dünyanın en büyük iki ekonomisi olacak...” “ABD uzak ara üçüncü olacak... İngiltere ilk erken girilmesi gerektiğini10’dan düşecek.” Bu da yetmezmiş gibi: “Endonezya, Türkiye, Mısır, Brezilya gibi ülkeler listede bizden daha üst sıralarda olacak.” (Bkz. Şule Perinçek, “2030”da dünya ekonomisinin en büyükleri ve Türkiye”, Teori, Ekim 2023.)

Atlantik ülkelerinin yükselen Asya karşısında korkularının ecele faydası olmadı. 2030’a varmadan 2023’te tabloda artık ilk 10’da İngiltere gerçekten yok. Bu yıl Gayri Safi Yurtiçi Hasılası’nın 0.8 küçüleceği hesaplanıyor. Hemen bütün Atlantik ülke ekonomileri, koskoca Almanya, Hollanda bile resesyonla boğuşuyorlar.

TÜRKİYE’NİN GİZİL GÜCÜ

Beş gün önce, 22 Eylül’de, İngiliz The Telegraph gazetesinde yayımlanan haberde, Türkiye’nin genç ve dinamik nüfusuyla yenilenebilir enerji ve teknoloji alanında İngiltere için cazip bir yer haline geldiğini, yenilikçi hizmetlere talebin yüksek olduğunu, uluslararası ticari ilişkilerini güçlendirmeye çalışırken, Türkiye'deki iş fırsatlarının çok büyük olduğunu, bu gizil gücü (potansiyeli) değerlendirmek için pazara erken girilmesi gerektiğini yazıyordu:

Yazıda böyle bir dizi somut olanaklar örnekleniyor:

“Türkiye'nin açıkladığı yeni Ulusal Enerji Planı, 2035 yılına kadar ülkenin enerji sektörünü çeşitlendirmek ve modernize etmek için iddialı hedefler ortaya koyuyor. Plan, açık deniz rüzgarından 5 GW, elektrolizden 5 GW üretim ve 7.5 GW batarya depolama kapasitesi yaratmayı amaçlıyor. Bu hedeflere ulaşmak için Türkiye yenilenebilir enerji alanında uzmanlık arıyor. Birleşik Krallık'taki tedarikçiler, açık deniz ve kara rüzgâr jeneratörleri ve batarya teknolojisi konusundaki deneyimleriyle bu konuda iyi bir konuma sahip…”

“Birleşik Krallık'ın ihracat kredi kuruluşu UK Export Finance tarafından kredi garantisiyle desteklenen tam kapasiteye ulaştığında iki milyon haneye enerji sağlayabilecek öncü enerji girişimi Kalyon Karapınar Güneş Enerji Santrali, İngiliz işletmelerinin Türkiye'nin yeni gelişmekte olan yenilenebilir enerji sektörünün her kademesinde yer almasının önünü açacak…”

“Türkiye'nin teknoloji sektörü de büyüyor ve son yıllarda İstanbul, önemli yatırımlar çeken gelişen bir start-up sahnesi ile teknoloji için gelecekteki potansiyel bir küresel merkez olarak konumlanıyor. Yerel başarı öyküleri arasında market teslimat uygulaması, e-ticaret platformları, oyun geliştiricileri yer alıyor. Türk teknoloji start-up'ları 2021 yılında önceki dört yılın toplamından daha fazla yatırım finansmanı sağladı. İstanbul'un dijital bir kuluçka merkezi olarak büyüyen statüsünden yararlanmak isteyen yeni nesil geliştiriciler geliyor…”

“Tıp bilimi start-up'ları Türkiye'de de gelişiyor. Biyoteknoloji start-up'ı Enbiosis, Kasım 2022'de Dijital Sağlık alanında Birleşik Krallık Hükümeti Tech Rocketship ödüllerini kazandı. Merkezi İstanbul'da bulunan firma, tedavileri kişiselleştirmek için insan bağırsak biyomunun yapay zekâ analizini kullanıyor…” gibi…

Elbette Türkiye, genç ve dinamik nüfusuyla, güçlü bir orta sınıfıyla, yaratıcı girişimcileriyle, yenilikçi hizmetlere yüksek talebiyle; yaşlanan ve uyuşturucudan, LGBT’ye, umutsuzluktan sistemin çıkışsızlığına kadar nefesi her bakımdan tıkanan Atlantik sisteminin iştahını kabartıyor.

TEK SEÇENEK

Önemli olan Türkiye, barındırdığı bu “potansiyeli” kendi milletinin geleceği açısından nasıl değerlendirecek, bu süreci nasıl yönetecek?

Çok basit, Goldman Sachs davetlerinde dans etmekle olmayacağı mutlak!

Bu kabaran iştaha yem olarak kendini sunup kasaba tüccarlığı pazarlığı mı yapacak? Bu mudur çare! Tek seçenek var önümüzde. Türkiye’yi tutarlı, güçlü ve kararlı millî bir hükümet; üretim devrimine götürecek! İngiltere’yle de ekonomik ilişkilerini bu temelde inşa edecek. Bu gerçekçi mi? Çaresizlik içinde çırpınan İngiltere’nin kılavuzluğuna bile gerek yok. Koşullar geldi dayattı. Bir zorunluk. Bütün ilişkilerimiz bu özgüvenle tasarlayacağız. Başaracağız.

SAVAŞ BİTTİ! RUSYA KAZANDI!

Ünlü Amerikalı araştırmacı gazeteci Seymour Hersh, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın bir dönüm noktasında olduğunu yazdı. Üst düzey bir ABD istihbarat yetkilisi Hersh’e, “Savaş bitti. Rusya kazandı. Artık Ukrayna karşı saldırısı yok. Ancak Beyaz Saray ve Amerikan medyası yalanı sürdürmek zorunda. Gerçek şu ki, Ukrayna ordusuna saldırıya devam etmesi emri verilirse ordu isyan eder. Askerler artık ölmeye niyetli değil ama bu Biden Beyaz Sarayı tarafından yazılan saçmalıklara uymuyor.” diyor. Yetkili, Ukrayna ordusunun haftada -metre cinsinden ölçülebilen- birkaç dağınık bölgede toprak kazanırken, ağır kayıplar verdiğini söylemiş.

Açıklamaların "Hepsi yalan" diyormuş. Bazı erken Ukrayna saldırıları olmuş. Ruslar onları içlerine çekmek için geri çekilmiş ve hepsi yok edilmiş. İstihbarat yetkilisi, haftalarca süren yüksek kayıplar ve çok az ilerlemenin yanı sıra tank ve zırhlı araçlarda yaşanan korkunç kayıpların ardından Ukrayna ordusunun, bunu beyan etmeden saldırıyı neredeyse iptal ettiğini aktarmış. Yakın zamanda ele geçirildiğini iddia edilen iki köy "o kadar küçük ki iki Burma-Shave tabelasının arasına sığamıyorlar" diye de dalga geçiyor… İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra her Amerikan otoyolunda görünen reklam panolarına gönderme yapıyor.

‘AMERİKAN TARZINIZ BATSIN’

Stefanos Kasselakis ve Amerikalı “eşi” Tyler McBeth

Eski komünistlerin, ekolojistlerin ve sosyal demokratların bir araya geldiği Yunan ana muhalefet Partisi Siriza’nın başkanlığına Stefanos Kasselakis yüzde 57 oyla seçildi. “Ailesinde siyasetçi yok; genel başkanlığını yapacağı Partinin milletvekili bile değil. Seçimlere katılmış seçilememiş. Sadece altı ay önce Siriza üyesi olmuş. Eski Goldman Sachs çalışanı. Joe Biden’ın seçim kampanyasında görev almış. Bir armatörün oğlu ve bir gemicilik şirketinin CEO’su. Hem yakışıklı hem de zeki; 13 yaşında Yunan Matematik Derneği’nin yarışmasında gümüş madalya kazanmış, ABD’de hep tam burslu okumuş. Ortodoks Kilisesi’nin ‘günah buyurmasına’ aldırmadan eşcinsel olduğunu da gizlemiyor. Bütün kampanyası boyunca Amerikalı “eşi” Tyler McBeth’i yanından ayırmadı. ‘Bugün ışık ve kolektif umut kazandı, gelecek için umut’ dediği zafer konuşmasında da ona teşekkür etmeyi de ihmal etmedi.” Bizim “kirli sol”, biliyorsunuz ben onlara artık emperyalizm çamuruna bulandıkları için “sahte sol” bile demiyorum, Siriza’nın ABD’de damından zembille inen yeni başkanını böyle tanımlıyor. Kalemlerinden bal damlıyor yani. Geleceği görecekmişiz!! Umuda bakınız!! Goldman Sachs’ın da artık bu özel ilgisi nedense… Unuttukları bir şey var. Burası ABD’nin kucağındaki Yunanistan çocuğu ülkesi değil. Burası yetişkin ve başı diklerin ülkesi Türkiye!

AYNI REÇETEYİ KOYUYORLAR

Kasselakis, “Siriza’yı farklı görüş ve ideolojilerden türlü çeşit seçmeni bir araya getirecek Amerikan tarzı büyük bir ‘çadır parti’ haline getirecekmiş. “Miçotakis’i ilk seçimde yenerim. Amerikancam ondan iyi. Finans ve ticareti de ondan daha iyi bilirim” diyor. Ve yorum da arkasından kızım sana söylüyorum hesabı geliyor:

“Nitekim destekçilerine göre parlamentoda mutlak çoğunluğa sahip, medyayı büyük ölçüde kontrol edebilen, siyasi ve kültürel bir hegemonya kurmaya hevesli Miçotakis’i devirmek için, ona meydan okuyabilecek bir tür ‘solcu’ Miçotakis’e ihtiyaç vardı, Kesselakis bu açığı kapattı.” Ha şimdi anladım. Bu ABD’liler zaten böyledir. Çok yaratıcı değildir. Gelenlerin cebine fotokopi yapıp aynı reçeteyi koyuyorlar. Miçotakis gitsin de… İşte şimdi iğne batırma zamanı. Uyanın. Rüyanızda bile göremezsiniz. Bir kez daha tekrarlayalım. Burası Türkiye! O kadar. Başka söze gerek yok.

SANKİ NETFLİX DEVREYE GİRDİ

Guardian’a konuşan yazar Dimitris Psarras:

“Sanki Netflix devreye girdi, partiyi ele geçirdi ve şimdi bunu bir diziye dönüştürüyor. İnsanların onun neyin siyasetini yaptığı ya da doğru-dürüst bir programı olup olmadığı hakkında hiçbir fikri yok. Tabii ki şoktalar.” Syrizalı milletvekillerinden Stelios Kologlu: “Bildiğimiz solcu Siriza’nın sonu. O parti bu gece öldü. Kasselakis çok büyük değişiklikler yapacak ve gelecekte akademik çalışmalara konu olacak, çünkü başardığı şey çok etkileyici, çok acayip. Neredeyse yoktan var oldu ve Partinin başına geldi. Bu çılgınca, birkaç ay önce kimsenin inanmayacağı bir senaryo.”

KİM DAHA İYİ AMERİKANCA KONUŞUYOR HADİ BAKALIM YARIŞ VAR

Sosyal medyada yazılanlardan seçmeler:

-Aklıma Ukrayna geldi
-Micotakis artık hiç kaybetmez. Aradığı KK bulmuş:)
-Goldman tarafından Komünist Parti’ye mi atandı?
-Zelenski'nin Yunan muadili yani
-Anlaşılan ABD'nin Rusya'dan sonraki hedefi ülkemiz....
- CHP için örnek olur mu?
-Yunanistan bir işgal yaşıyor bitmiş durumda denebilir.
-Yunanistan ABD’ye hayırlı olsun.
-ABD micotkis’ten daha iyi bir vali bulmuş, ilk seçimde arayacaktır.
-Evet Yunanistan sonraki aşamaya geçmiş. Hangimiz daha çok Amerikalı?

ABD DÜKKÂNI KAPATACAK MI

1 Ekim'de başlayacak mali yıl için fon sağlayamaması halinde ABD hükümet hizmetleri kesintiye uğrayacak. Amerikan kanunlarına göre, Kongre’nin her yıl 1 Ekim'de başlayıp 30 Eylül'de sona eren mali yılın bütçesini onaylaması gerekiyor. Eğer zamanında onaylanmazsa geçici bütçelerle idare ediliyor.

Bu ne demek? Federal hükümetin hayati hizmetler dışındaki tüm faaliyetlerine ara vermek zorunda kalacak, yüz binlerce hayati hizmetler dışındaki federal çalışan ücretsiz izne çıkarılacak. Bir tek ABD ordusu, istihbarat kurumları, kamu hastanelerinde çalışan doktor ve hemşireler, havaalanları ve hapishanelerdeki güvenlik görevlileri gibi kamu çalışanları görevlerine devam ediyor.

“Federal hükümetin kapanması” halinde, politika yapıcılar ve yatırımcılar için kritik öneme sahip önemli ABD ekonomik verilerinin yayınlanması da süresiz olarak askıya alınacak.

Kredi derecelendirme kuruluşu Moody's "Uzun süreli bir kapanma hem ABD ekonomisi hem de finans piyasaları için muhtemelen yıkıcı olacaktır" dedi ve ABD’nin notunu düşüreceğini açıkladı. Notun ne önemi var, dükkân gidiyor elden… Etme bulma dünyası.