Avrasya Çağı: Yeni İpekyolu

700 yıl önce Marco Polo'yu Uzak Asya'ya çeken o muhteşem İpekyolu, bir refah ve uygarlık şaheseriydi.
17 yaşında uzun yolculuğa çıkan Polo, tam 24 yıl sonra Venedik'e döndü.
Asya'dan Avrupa'ya uzanan yaklaşık 15 bin kilometrelik aynı enlem üzerindeki bu yol bin yıldan fazla dünyaya mührünü vurdu.
Ünlü Sosyal Antropolog Jared Diamond'un "Tüfek Mikrop ve Çelik" isimli kitabında, insan uygarlığının bu muhteşem yol sayesinde büyük sıçrama kaydettiği yazılıdır.
Bu uzun ticaret yolu sayesinde o dönem dahi, her hangi bir keşif ya da icat en geç 50 yıl içinde tüm Avrasya coğrafyasına yayılıyordu.
Çin'in uygarlığa hediyesi olan kağıt, pusula ve barut bunlardan bir kaçıydı.

Eylül 2013'te, Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Şi Cinping, Kazakistan ziyaretinde ilk kez "Yeni İpekyolu Projesini" açıkladı.
Buna göre Çin'den Avrupa ve Afrika başta olmak üzere uzanan yeni ticaret rotaları oluşturulacaktı.
Eski İpekyolu güzergahını izleyen Orta Asya kara hattı ise projenin temel direği olacaktı.
Ayrıca deniz ve hava yolu rotaları da yeni İpekyolu'nda yerini alacaktı.
2008 Amerika kökenli küresel yapısal kriz, Batı'nın sömürgeci kapitalist emperyalist çağının sonunu haber veriyordu.
Çin Halk Cumhuriyeti'nin kurucucusu Mao Zedong'dan sonra yönetime gelen Deng Ziaoping ile başlayan Çin'in Batı'ya dayalı büyük kalkınma hamlesi de böylece sona geliyordu.
Batı kapitalizmine entegre olarak onun istediği ucuz işgücü ve muazzam kalabalık organizasyon yeteneğiyle dünyanın fabrikası haline gelen Çin için artık yeni bir sayfa açmanın zamanı gelmişti.
Sovyetler Birliği döneminde jeostratejiyi yanlış okuyan Rus yöneticiler Çin ile adeta soğuk savaş yapmıştı.
2000'de Rusya'da iktidara gelen Vladimir Putin, bu hataya düşmedi.
Putin tehdidin her zaman Batı'dan geldiğini bilen bir devlet adamı olarak, Doğu'daki komşusu Çin ile hep iyi ilişkiler yürüttü.
Stratejik Rusya-Çin işbirliği başta Ortadoğu olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki Amerikan hegemonyasını kırmayı başardı.
İşte bu işbirliği sayesinde de Çin, bırakın 2. Dünya Savaşı sonrasındaki Marshall Planı'nı, belki yeni bir kıtanın keşfi kadar önemli ve tarihsel olan "21. Yüzyılın Yeni İpekyolu, Kuşak ve Yol" projesini hayata geçirdi.
Pekin'deki zirve ileride tarihin kilometre taşlarından biri olarak hatırlanacaktır.
Çin elinde ticaret fazlası olarak bulundurduğu 2 trilyon dolardan fazla parayı, önce içinde sonra da bu yeni yol güzergahındaki ülkelerin kalkınması için harcama kararı aldı.
Bunu da hemen hayata geçirdi.
Halihazırda 200 milyar dolardan fazla altyapı, enerji ve ulaştırma yatırımları yaptı. Kazakistan, Rusya, Özbekistan, Türkmenistan, Pakistan gibi Asya ülkelerinde dev yatırımlar yapılıyor.
"ÇİN TARAFINDAN YAPILMIŞTIR"
Çin Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Başkanı Prof. Wang Yiwei, 2016'da yayınlanan "Kuşak ve Yol İnisiyatifi" başlıklı kitabında, Yeni İpekyolu'nu şu sözlerle tarif ediyor: "Artık Made in China (Çin'de yapılmıştır) ibaresinin yerine 'Built by China' (Çin tarafından inşa edilmiştir) dönemine giriyoruz"
Asya ve Afrika'nın bir bütün olarak yükselişi ve ortak refahın Batı seviyesine (çağdaş uygarlık düzeyine) çıkarılmasını hedefleyen bu sosyalizan fikir, Wang'ın kitabında söz ettiği, güce dayalı sürdürülemez Amerikan hegemonyası yerine,
halkların entegrasyonunu sağlayacak dev bir kalkınma projesi.
Geçtiği 65 ülke ile dünya nüfusunun yüzde 63'ünü kapsıyor.
Ancak bu yüzde 63, dünya üretiminin ancak yüzde 29'unu yapabiliyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Pekin'deki zirvede dediği gibi, bu tam bir kazan-kazan projesi.
Çinliler bu projeyi, ülkelerinin "Dışa açılma" dönemi olarak niteliyor.
TÜRKİYE ANAHTAR ÜLKE
Yeni İpekyolu'nun güzergahı tarihteki ilki gibi yine Anadolu'dan, Türkiye'den geçiyor. Orta güzergahın Avrupa ve Akdeniz'e kara ve denizden çıkış noktası güzel ülkemiz.
O yüzden Pekin'deki tarihi zirvede, Çin lideri Şi, bir yanına Putin, diğer yanına Erdoğan'ı alarak resim verdi.
Çinliler Türkiye'ye çok özel önem veriyor bu noktada.
Çünkü İpekyoluyla yeşeren devletleri kuranlar da hep Türk, İpekyolu'nu keserek Avrupa'nın denizlerde yükselmesine yol açan Osmanlı İmparatorluğu da Türk'tü.
Osmanlı'yı önceki Türk devletlerinden ayıran belki de temel nitelik buydu.
Tarihin civesi midir bilinmez, Çin'den pusula ve barutu alan Avrupalılar, bu sayede sömürgeci deniz gücü haline geldi.
Yani bir anlamda tarihteki kan ve zulüm dolu acımasız Batı emperyalizmine, pusula ve barutu bulan Çin ile İpekyolunu kesen Osmanlı yol verdi.
Şimdi bu sayfayı asıl kapatacak olan da yine aynı ikili olabilir.
Dirayetli olma zamanıdır.