Avrupa, Roosevelt'in oyununa yine düşer mi?
Washington birkaç gündür kaynağı karanlık bazı fake görüntüleri Batı medyasına yayarak, Ukrayna`nın Buça kentinde katliam yaptığını iddia ediyor. Yarım yüzyıldır insan haklarını ihlal ettiği ülke sayısı 100`ü aşan ABD`nin `insan hakları ve savaş suçları` propagandasına sarılması, en başta şu üç amacı hedefliyor:
Birincisi, Avrupa`nın Rusya`dan enerji ithalini engellemek.
İkincisi, Çin ile Rusya`nın arasını açmak.
Üçüncüsü, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi`nden Rusya`yı attırmak.
Bu üçüncü amacı dün büyük ölçüde gerçekleştirdiler; 47 üyeli BM İnsan Hakları Konseyi`nde Rusya`nın üyeliği askıya alındı. Böylece Rusya, Kaddafi Libya`sından sonra üyeliği askıya alınan ikinci ülke oldu. Oylamada az bir farkla çoğunluğu sağladılar. İran, Suriye ve Azerbaycan gibi komşularının aksine Türkiye Rusya aleyhine oy kullandı.
Çin ve Rusya`nın arasını açmak için ise Ukrayna savaşının ilk günlerinde Çin`in BM oylamalarındaki `çekimser` tavrını ve Pekin`in resmî açıklamalarındaki `tarafsızlık` sözünü kullanmışlardı. Bundan yararlanarak `Çin Rusya`ya karşı` dedikodusunu yaymaya kalktılar Batı medyasında. Başarılı olamayınca bu defa iki haftadır Çin`i tehdit taktiğine sarıldılar, şimdi şöyle diyorlar: “Tarafsızlık tavrından vazgeç, insan hakları ve devletlerin bağımsızlık haklarında samimiysen gel o zaman oylamalarda bizim yanımızda yer al.” Buça iddialarıyla şimdi Pekin`i köşeye sıkıştırmaya çalışıyorlar ama tutmuyor. Aksine Çin, BM oylamasında bu defa çekimser de kalmayıp `Hayır` dedi.
RUS GAZINI ENGELLEME PEŞİNDE OLANLAR
Fake Buça görüntülerinin asıl amacı, yani Avrupa`nın Rusya`dan enerji ithalatını torpidolamak, son günlerde Brüksel`in gündemine şöyle yansıdı; Rusya`dan gaz ve petrol ithalatımızı durduralım mı, durdurmayalım mı?
Doğal gaz ve petrol alımını kesmeden bile enerji fiyatları tavan yapan, yüksek enflasyona ve ekonomik krize sürüklenen AB`nin Brüksel`de bunu tartışması şaşırtıcı gelebilir. Ama Washington`un onlarca yıldır Avrupa`da ördüğü bir de Neocon ağ var. Ve bu ağ hala bir hayli etkili, Buça propagandasına sırtını dayayarak gerçekten Rus gaz ve petrolünü durdurmaya uğraşıyor Avrupa`ya. Son günlerde tartışmayı ve baskıyı çok yoğunlaştırdılar, bir kısım ön başarılar da sağladılar. Ama ne olacak.
Diyorlar ki: “Rus gazı ve petrolünü kesersek petrol satışına dayalı Rus ekonomisi iflas eder ve Kremlin diz çöker. Avrupa ise alternatif enerji kaynaklarına yönelerek krizden kendisini ufak tefek kazalarla atlatabilir.” Örneğin Deusche Welle: “Rusya devlet bütçesinin yüzde 45`i gaz ve petrol ihracatından geliyor. 2021 sonunda Rus enerji gelirinin yüzde 49`u Avrupa`dandı. US Energy Information Administration (EIA) verilerine göre gaz geliri daha da fazla Avrupa`ya bağlıdır, üçte ikisi AB`den gelmektedir. Ama Rusya`nın Ukrayna`da işlediği, Buça gibi savaş suçları, bu durumun değişmesi gerektiğini söylüyor. Her ne kadar Almanya ve İtalya`nın bu konuda ne kadar hızlı ve uygun tavır alacağı tartışmalı olsa da, Avrupa Komisyonu`ndaki Rus gaz ve petrolünü bloke etme planları gerçekleşirse, Rusya`nın bulabileceği yeni müşteri sayısı oldukça sınırlı olacaktır: Çin ve Hindistan. Ama bu ülkeler zaten Suudi Arabistan, Irak ve İran`dan ihtiyaçlarını karşılıyorlar ve ayrıca Avrupa`nın boşluğunu kapatamazlar. Rus gaz ve petrolünün boşluğu Asya`yla kapatması, uzun yılları alacak altyapı inşası gerektirdiğinden, kısa vadede sorunu çözmeyecektir. Bu da uzun vadede Rusya`yı dünya üzerinde enerji tekeli konumundan çıkartır.”
“Kelin merhemi olsa önce kendi başına sürer” demişler. ABD hegemonyası amaçlı bu iddialar doğru olsaydı, enerji piyasasındaki son 40 yılın zaman zaman kanlılaşan kavgasında, Batı enerji tekelini zaten çoktan ele geçirmiş olurdu. Bu iddiaların bir amacı da ABD`nin bol miktarda ürettiği kendi `kaya petrolü ve gazını` AB`ye pazarlamaktır. Yıllardır bunun peşindeler ama pahalı ve kalitesiz o petrolü Brüksel`e 10 yıldır kabul ettiremediler.
Enflasyonun şimdiden yüzde 12`ye ulaştığı, petrolün varil fiyatının şimdiden 30 dolardan 150 dolara fırladığı, yeşil enerjinin marjinal kaldığı ve AB`nin Çin ekonomisine daha fazla entegre olduğu yeni dünya koşullarında, Rusya'yı bloke etmekten doğacak yüzde 50'lik enerji kaybını altyapı ve savaşsız olarak, kısa vadede hiçbir yerden karşılayamaz Avrupa.
BUÇA KAMPANYASI, SAVAŞI UZATMAK İÇİN
Ve Washington`a yakınlığıyla bilinen Polonya da zaten işte tam da bundan dolayı yıllardır Berlin`i Rusya`ya karşı konulabilecek etkili amborgaların önündeki `bariyer` olarak adlandırıyor. Çünkü Alman iş dünyası uzun süredir, Rusya`dan gaz ve petrolü durdurmanın, Almanya`yı İkinci Dünya Savaşı sonundaki, yani 1945`te düştüğü açlık felaketi günlerine geri götüreceğini söylüyor. Alman iş dünyası, Rus gazı boşluğunu gemilerle taşınacak aşırı pahalı Amerikan petrol ve gazıyla doldurmaya kalkmanın, Avrupa'da süper enflasyona yol açacağını biliyor. Bunun yanı sıra, bu durumun Rusya'yı zor duruma düşüreceği kadar, Washington'un artık, 'adı resmen konulmamış ekonomik rakip' diye tanımladığı AB`yi de çökerteceğini ve sadece ABD`nin işine yarayacağını da görüyor. Kaldı ki zaten AB ülkeleri içinde Rus gaz ve petrolünü durdurma konusunda konsensüs oluşması zordur.
Ama hepsinden de önemlisi, fake Buça dezinformasyon kampanyası ve Rus gazının durdurulması çabaları Washington`un şu niyetini daha da gözler önüne sermiştir: Washinton Ukrayna`da barışçı çözüm istemiyor. Uzun süreli savaş istiyor.
Avrupa ve Avrasya`da savaş ve ikisini birbirine kırdırmak ne kadar uzarsa, o kadar Beyaz Saray`ın işine yarar.
Önceki iki dünya savasında, yani Wilson ve Roosevelt dönemlerinde, ABD işte bu politikayı başarıyla uygulayabildiği için dünyanın jandarması olabilmişti.
Ve bu gerçeği görebilen sadece bir Putin değil ki. Brüksel`de de çok.
Bir zamanlar bir Roma İmparatorluğu vardı. Onlar tarihe şu sözü de bıraktılar:
“DIVIDA ET IMPERA”
Yani: Böl ve yönet!