Avrupa sermayesini kurtarmak: Varoluşsal bir meydan okuma – 2

Avrupa Yatırım Bankası, AB'nin yatırım açığının büyük ölçüde 'maddi olmayan varlıklar' yani patentler, fikri mülkiyet ve yazılım vb. alanlarda olduğunu tespit etmiştir. Bu alanlarda ABD oldukça ilerideydi. AB şirketleri, "çığır açma potansiyelinin sınırlı olduğu olgun teknolojilerde uzmanlaşmakta, araştırma ve inovasyona (AR&GE) daha az harcama yapmaktadır (2021'de ABD'li meslektaşlarından 270 milyar avro daha az). Avrupa'da Ar-Ge'ye en çok yatırım yapan ilk üç şirket son yirmi yıldır otomotiv şirketlerinin egemenliğinde. ABD'de de 2000'li yılların başında durum aynıydı, otomotiv ve ilaç sektörü öndeydi, ancak şimdi ilk üçün hepsi teknoloji sektöründe."

Draghi'nin Avrupa'da özellikle teknoloji alanındaki düşük üretken yatırım seviyelerine ilişkin açıklamaları nelerdir? İyi bir bankacı olan Draghi, suçu 'finansman eksikliğine' ve şirketlerin ABD ile rekabet edebilecek büyük ölçekli çok uluslu şirketlere dönüşememesine atıyor. "Avrupa statik bir sanayi yapısına sıkışmış durumda ve mevcut sanayileri bozacak ya da yeni büyüme motorları geliştirecek çok az yeni şirket ortaya çıkıyor. Aslında, son elli yılda sıfırdan kurulan ve piyasa değeri 100 milyar avronun üzerinde olan hiçbir AB şirketi bulunmazken, 1 trilyon avronun üzerinde değere sahip altı ABD şirketinin tamamı bu dönemde kurulmuştur."

TASARRUFLAR YÖNLENDİRİLEMİYOR

Draghi, Avrupa'da 'finansal aracılığın' daha az etkin olmasının temel nedenlerinden birinin sermaye piyasalarının parçalı kalması ve tasarrufların sermaye piyasalarına akışının daha düşük olması olduğunu söylüyor. AB çapında bir sermaye piyasasına ve ABD'ye bağımlı olmayan AB merkezli bir girişim sermayesine ihtiyaç var. Gördüğünüz gibi: "Birçok Avrupalı girişimci ABD'li risk sermayedarlarından finansman almayı ve ABD pazarında ölçek büyütmeyi tercih ediyor. 2008 ve 2021 yılları arasında Avrupa'da kurulan "tek boynuzlu atların" (1 milyar ABD dolarının üzerinde değer kazanan girişimler) yaklaşık yüzde 30'u merkezlerini yurtdışına taşıdı ve bunların büyük çoğunluğu ABD'ye taşındı." "Özel sermayenin önünü açmak" için çok fazla bürokratik düzenleme ve verimsiz kredi piyasaları var. Draghi'ye göre "AB hane halkı daha yüksek yatırımları finanse etmek için bol miktarda tasarruf sağlıyor ancak şu anda bu tasarruflar verimli bir şekilde üretken yatırımlara yönlendirilmiyor. ABD'de 840 milyar avro olan hane halkı tasarrufları 2022 yılında AB'de 1 milyar 390 milyon avro olmuştur."

DÜŞÜK DİNAMİZM, İNOVASYON, YATIRIM VE VERİMLİLİK

Peki Avrupa'da üretken yatırımların azalmasının nedeni verimsiz AB sermaye piyasaları mı? Rapor, özel finansman maliyetlerinin, AB'nin kapitalist sektörünün gayrimenkul veya finansal varlıklara yatırım yapmak yerine üretken yatırımları arttırmak için ihtiyaç duyduğu getirilere kıyasla çok yüksek olduğunu söylerken gerçek nedenin ipuçlarını veriyor. Gerçek neden, Avrupa sermayesinin ABD'ye kıyasla daha düşük karlılık oranında yatmaktadır. Bu durum özellikle 2017'den bu yana geçerlidir. Raporda yer almayan ancak belki de konuyla ilgili olan husus, AB'de karlılığın düşük olduğu çok daha fazla sayıda küçük şirket varken, ABD'de daha yüksek sermaye yoğunluğunun tepedeki birkaç mega teknoloji şirketinin karlarını artırmış olmasıdır. 2000 yılından bu yana Amerika Birleşik Devletleri'nde brüt kar oranları yükselmiş ve sektörel yoğunlaşma artmıştır, ancak bu eğilimler Avrupa Birliği'nde görülmemektedir.

Draghi şu sonuca varıyor: "Avrupa'da düşük endüstriyel dinamizm, düşük inovasyon, düşük yatırım ve düşük verimlilik artışı döngüsü "orta teknoloji tuzağı" olarak nitelendirilebilir. Ancak benim görüşüme göre bu, 'karlılık açığının' bir ürünüdür. Verimlilik ve yatırım açıkları konusunda ne yapılmalıdır? Draghi, "2023 yılında AB GSYİH'sinin yüzde 4.4-4.7'sine tekabül edecek şekilde yıllık asgari 750 ila 800 milyar Avro ek yatırıma ihtiyaç olduğunu" söylüyor. Karşılaştırma yapmak gerekirse, 1948-51 yılları arasında Marshall Planı kapsamında yapılan yatırımlar AB GSYH'sinin sadece yüzde 1-2'sine denk geliyordu. Bu artışı sağlamak için AB'nin yatırım payının bugün GSYH'nin yaklaşık yüzde 22'sinden yaklaşık yüzde 27'sine sıçraması ve çoğu büyük AB ekonomisinde on yıllardır devam eden düşüşün tersine çevrilmesi gerekmektedir. " Bu, Avrupa'nın savaştan sonra hızla genişlediği 1950'li ve 1960'lı yılların Altın Çağı'ndan bu yana görülmemiş bir yatırım/GSYİH artışı anlamına gelmektedir.

İŞ DÜNYASI YANLISI ÇÖZÜM

Avrupa sermayesinin 50 yıl sonra bu altın yatırım yıllarını geri getirebileceğini ya da getirmeye istekli olacağını beklemek mümkün mü? Raporun da kabul ettiği gibi "Tarihsel olarak Avrupa'da üretken yatırımların yaklaşık beşte dördü özel sektör tarafından, kalan beşte biri ise kamu sektörü tarafından gerçekleştirilmiştir." Dolayısıyla kapitalist bir Avrupa'da, kilit alanlarda ihtiyaç duyulan daha yüksek üretkenliği sağlamak için daha fazla yatırım yapmak kapitalistlere bağlıdır. Kamu sektörü bunu yapamaz ve AB Komisyonu ve Draghi kesinlikle kamu yatırımlarının, kamu mülkiyeti ve Avrupa ekonomilerinin 'komuta tepelerinin' planlanması yoluyla kapitalist sektörün yerini almasını istememektedir.

Dolayısıyla Draghi'nin cevabı her zamanki iş dünyası yanlısı çözüm. Kapitalistleri yatırım yapmaya 'teşvik etmek' için hükümetler tarafından parasal ve mali teşvikler sağlanmalıdır. Öncelikle finansman maliyetleri düşürülmelidir ancak “sadece piyasa finansmanı yoluyla GSYH'nin yaklaşık yüzde 4'ü oranında özel yatırım sağlamak, Avrupa Komisyonu modelinde özel sermaye maliyetinde yaklaşık 250 baz puanlık bir düşüş gerektirecektir.” Mevcut enflasyonist ortamda bu pek mümkün değil. “Sermaye piyasası verimliliğinin artmasının (örneğin Sermaye Piyasaları Birliği'nin tamamlanması yoluyla) özel finansman maliyetlerini azaltması beklense de bu azalma muhtemelen önemli ölçüde daha küçük olacaktır. Bu nedenle yatırım planının finansmanı için doğrudan devlet yatırımlarının yanı sıra özel yatırımların önünü açacak mali teşvikler de gerekli görünmektedir." Yani AB çapında hükümetler daha fazla kamu fonu sağlamalıdır. Ancak bu başka bir soruna yol açmaktadır. AB hükümetleri, özellikle de çekirdek Avrupa'da, kamu borcunu arttırmamak ya da çok fazla vergi almamak için 'bütçeyi dengeleme' ihtiyacı ile hareket etmektedir. AB'nin çiğnenemez mali kuralları vardır!

ORTAK BORÇLANMA TABUSU

Draghi daha fazla 'ortak borçlanma', yani AB'nin projeleri finanse etmek için daha fazla AB destekli borç ihraç etmesini istiyor. Ancak bu AB'de büyük bir tabu. Almanya ve Hollanda'nın kamu borcu düşük seviyelerde ve daha borçlu komşularını desteklemekten çekiniyorlar. Draghi'nin sunumunu tamamlamasının üzerinden üç saat geçmeden Almanya Maliye Bakanı Christian Lindner "Almanya'nın 'ortak borçlanmayı' kabul etmeyeceğini" çünkü ortak borçlanmanın "kısaca özetlenebileceğini" söyledi: Almanya başkaları için ödeme yapmalı. Ancak bu bir ana plan olamaz." Draghi, çok küçük olan ve harcamalarını 'üretken yatırımlar' yerine 'sosyal uyum', bölgesel sübvansiyonlar ve tarıma yoğunlaştıran AB Komisyonu'nun büyüklüğünü artırmak için AB çapında daha fazla vergi öneriyor.

Draghi AB'nin kamu harcamalarını mevcut alanlarda kısarak teknolojiye kaydırmak istiyor. "Yatırımla ilgili kamu harcamaları başka alanlardaki bütçe tasarruflarıyla telafi edilmezse, yatırım planı çıktı üzerindeki olumlu etkisini tam olarak göstermeden önce birincil mali dengeler geçici olarak bozulabilir." Özetle Draghi raporu, Avrupa sermayesinin 21. yüzyılda ABD ve Asya'ya kıyasla rekabetçi performansında ciddi bir düşüş olduğunu ortaya koymaktadır. Bu, ancak başta yeni teknolojiler olmak üzere yatırımlarda büyük bir artışla üstesinden gelinebilecek 'varoluşsal bir zorluktur'. Bu da ancak kapitalist sektörün daha fazla yatırım yapmasıyla sağlanabilir. Kamu yatırımları çok az ve zaten AB'nin iş dünyası yanlısı hükümetleri büyük özel şirketleri devralmak istemiyor ve bunun yerine kamu yatırımları planlıyor. Bu da kapitalist Avrupa'nın sonu olur. Bu nedenle Draghi, yapmaları gerekenin Avrupa'nın büyük şirketlerini daha ucuz kredi, serbestleştirilmiş piyasalar ve "özel yatırımın kilidini açmak" için artan devlet mali teşvikleri ile daha fazla yatırım yapmaya teşvik etmek olduğunu söylüyor. Ancak, AB üyesi ülkelerin hükümetlerinin AB işletmelerine yeterince yardımcı olmak için daha fazla harcama yapmayı kabul etme şansı zayıf.

Üretken yatırımlarda gerekli devasa artışın gerçekleşmesinin tek yolu, Avrupa sermayesinin karlılığının sıçrama yapmasıdır. Ancak bu, kredi maliyetlerini ucuzlatarak değil, Avrupa'da emek sömürüsünün keskin bir şekilde artması ve maliyetleri düşürmek için 'orta teknolojinin' 'yaratıcı yıkımı' ile sağlanacaktır. Eğer bu gerçekleşmezse, AB'nin küresel olarak göreceli düşüşü devam edecek ve hatta hızlanacaktır.