Avrupa solu (1)

Emperyalizmin yeni adı olan neoliberalizmin çemberinde boğulan devletler yeni arayışlar içinde. Neoliberalizm sermaye sahiplerinden başka hiç kimseye bir yarar sağlamadığı görüşü giderek yaygınlaşıyor. İngiltere’nin Muhafazakar Parti'sinin bayan başkanı bile sosyalizmden söz etmeye, sosyalizmin İngiltere'nin Brexit sonrası kurtuluşu için bir yol olabileceğini söylemesi çok çarpıcı idi. Asıl çarpıcı mesaj İngiliz İşçi Partisi'nin kongresinden geldi. Parti Başkanı Jeremy Corbyn başkanlığı sürecinde partinin üye sayısını ikiye katlamış ve 600.000’e çıkarmıştı. Kongrede sosyalizm sözcüğünü bundan böyle hiç utanmadan öğünerek, kıvançla söyleceğinin altını çizerek yeniden, hem de bir önceki kongrede aldığı oyu artırarak, genel başkanlığa seçildi.

SOSYALİZM EMEKÇİDEN YANADIR
Yunanistan’da Syriza, İspanya’da Podemos, sosyalizmi sınıf mücadelesi kavramından uzak tutatark popülist bir davranış segilemeye çalıştılar ve başarılı olamadılar. İngiliz İşçi Partisi ise klasik sosyal demokrasi geleneği üzerinden kendini yenilemeye kararlı söylemlerini bu son kongresinde cesurca dile getirdi. 3 Ekim tarihli Cumhuriyet’te Ergin Yıldızoğlu’nun verdiği bilgiye göre İngiliz İşçi Partisi yeni yatırımlarla ülkenin altyapısını yenilemeyi, ulusal sağlık sistemini, kamu taşımacılığını geliştirmeyi planlıyor. Toplu taşımcılıkta yeniden kamulaştırma, ulusal sağlık sisteminde özelleştirmeye son verme, eğitim sisteminde eşitlikçi, yalnızca ekonomik üretime değil, kültüre, sanata önem veren bir yaklaşım gündemde. Sendikalar yasası değiştirilecek, büyük servetlerin vergileri artacak ve sermaye hareketleri sıkıca denetlenecek ve parti bundan böyle orta ve düşük gelirlilerin çıkarlarını savunmaya odaklanacak. İşçi Partisi'ndeki bu gelişmeler Muhafazakar Parti'yi elbette etkiledi. Başkanı, yukarıda dediğimiz gibi, sosyalizmden, işçi haklarını genişletmekten söz etmeye başladı.
TÜRKİYE ÇIKMAZ BİR SOKAKTA

Ülkemiz, özellikle son 14 yıldır, çok uluslu şiketlerin kucağında neoliberalizmin acımasız kurallarına teslim olmuş durumda. Cumhuriyetin tüm kazanımları hoyratça yandaşlara, yabancı şirketlere peşkeş çekildi ve bu satışlardan elde dilen paralar savrulup yok edildi. Yapmak yerine satmak eylemi ülke ekonomisini çok yakında felç edecek. AKP hükümetinin adı konulamayan ekonomi politikaları bu ülkeye 600 milyar dolarlık bir dış borç yükünden başka bir şey getirmedi. Piyasaya kulak verin, “TL yakında pul olacak, paranızı dolara çevirin” sözlerini çok sık duyacaksınız.
AKP yalnız neoliberal politikaların şövalyeleri ve çok uluslu şirketlere teslim olmakla kalmadı, ülkede İslam cumhuriyeti kuracağım diye kırmadığı umut, yok etmediği demokratik değer kalmadı. Anlaşılmaz bir iktidar hırsı ile düşman yaratma konusunda çok başarılı oldu. Komşulara düşman bir ülke, birbirine kuşku ile bakan ve korkan yurttaşlar konumuna getirildik. Toplumun belli bir kesimi bu ülkenin geleceğinden umudunu yitirerek başka ülkelere göç etmenin yollarını arıyor.
KURTULUŞ SOSYALİZMDE

Ülkenin içine düşürüldüğü bu karanlık ortamdan ancak halktan yana, sınıf mücadelesine ağırlık veren, yoksulu koruyan, sermayenin halkı sömürmesini yok eden, emekçiyi ülke politikasında söz sahibi yapan sosyalist politikalar kurtarabilir. Üretmeden, sürekli borçlanarak bu ülke bir yere varamaz. Bu bağlamda CHP’ye ve Vatan Partisi'ne çok önemli görevler düşüyor. Tez elden ekonomimizin içler acısı durumunu raporlaştırmalı ve kamuoyu ile paylaşmalıdır. Bu kara tabloyu aydınlatacak politikaları, İngiliz İşçi Partisi'nin yaptığı gibi kalem kalem yazıya dökmelidir. Özelleştirilen bütün değerlerin geri alınacağını, özelleştirmenin değil halk yararına kamulaştırmanın başlatılacağını ilan etmelidir. Çağdaş Robin Hood olup sömürenlerden alıp sömürülenlere vereceğini ilan etmelidirler. Halkımız ne bu iktidarı ne de bu ekonomiyi hak etmiyor. Yeni bir dünya, yeni bir yaşam mümkün. “2017'de seçim” sözleri dolaştırılırken CHP’nin ve Vatan Partisi'nin geç kalmadan, ortak davranma yolları arananarak, solun iktidarı için davranmaları gerekmektedir.