Avrupa 'yaka'mızı bırakmıyor!

Cuma gecesi ülkenin önde gelen sanayicileri bir aradaydı. Ramazan bereketi ile yapılan sahur sohbetinde bu yıl ben de EGD Başkanı sıfatıyla konuşmacı olarak yer aldım. Artık geleneksel hale gelen ve Nakkaştepe'deki Bridge Restaurant'ta düzenlenen sahur programını Burak Önder, Talha Özger ve Oğuzhan Durmuş organize ediyor. Bu üç ismin ortak özelliği EVSİD (Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği) yönetiminde yer almaları ve Türkiye'nin ihracatı için ekip ruhuyla arı gibi çalışmaları. Ülkemizin en büyük iş dünyası örgütlerinden olan İstanbul Ticaret Odası (İTO), Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve İstanbul Sanayi Odası (İSO) başkanları da bu nedenle olacak sahur programına her sene katılarak önemli mesajlar veriyorlar. Dost sohbeti ortamında geçen programda ülkenin yakıcı meselelerine ilişkin görüşler dile getiriliyor.

Geçen yıl lojistiğin ele alındığı sahur programının bu yılki temel konusu verimlilikti. Yaptığım konuşmada verimlilik kavramının gerek iş dünyası gerekse iktisat camiasında yeterince içselleştirilemediğine işaret ettim. Verimliliğin esasen üretkenlik olarak kavranması gerektiğini ve Türkiye zaman içinde bir üretim ekonomisi olsa da üretken bir ekonomi olmaktan uzak kaldığımıza dikkat çektim.

265 MİLYAR DOLAR EVDE YATIYOR

Bundan sonra ikiz dönüşümün (yeşil dönüşüm ve dijital dönüşüm) hem bir fırsat hem de bir tehlike olarak karşımızda durduğuna değinerek, şu mesajları verdim: “Dijital dönüşüm bizi veriyi analiz etmeye zorlayarak verimliliği de beraberinde getirecek. Yeşil dönüşüm ise bugüne kadar sürümden kazanma mantığı ile dışsallıkların maliyetine katlanmayan işletmelere fatura çıkaracak bu da ek maliyet demek. Verimlilik konusuna bir de beşeri sermaye açısından bakmamız lazım. Bugün ülkemizde 1 milyon 79 bin yüksekokul mezunu resmi işsiz var. Bir de 2.8 milyonluk işgücüne dahil olmayan yüksek okul mezunu var. Bunların 1.6 milyonu (ev işi ile meşgul, iş bulma ümidi yok, ailevi nedenlerle çalışamıyor veya okula devam ediyor.) Bir de 2022 sonu itibarıyla 64 yaşından genç olup emekli olan 438 bin kişi var. Bu sayı geçen yıl sonunda 463 bine yükseldi. Özetle 3.1 milyonluk yüksekokul mezunu nüfus atıl. Bu neden önemli? TÜİK'e göre 2022 yılında öğrenci başına yapılan eğitim harcaması bin 515 dolar. 'Oysa BloombergHT Muhabiri Cemre Nur Karaca'nın haberine göre, özel okullarda okul, yemek, kırtasiye ve servis ücreti hesaba katıldığında ortalama tek bir öğrencinin yıllık masrafı 50-60 bin TL’den başlıyor, 180 bin TL'ye kadar çıkabiliyor.' OECD raporuna göre tüm eğitim kademelerinde öğrenci başına yapılan eğitim kurumları harcaması (2021-2022) Türkiye'de ortalama 5 bin 352 dolar. Özetle bir kişinin 16 yıllık eğitim hayatı dikkate alındığında 85.6 bin dolar harcanıyor. 3.1 milyon yüksekokullu işsizin bugünkü maliyeti kabaca 265 milyar dolardan fazla.”

ÖNCE MAVİLER ŞİMDİ BEYAZLAR

Nitekim İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan da sahur programındaki konuşmasında, “Türkiye'nin 1960'larda bir verimlilik merkezi varken daha sonra kapatılıyor. Milli Prodüktivite Merkezi.. Geçmişin hatalarını tekrarlamamakla verimlilik sağlanabilir. Önümüzdeki 25-30 yılda bizim nasıl bir insan kaynağına ihtiyacımız var; hem nitelik hem nicelik anlamında. Bunu da eğitimle planlayarak.. İnsan kaynağını doğru oluşturacak planlama ve programlama ile biz sanayicilerin de içinde yer alacağı bir şekilde kamu ile yapmamız lazım. Bugün yetiştiğini düşündüklerimizin ellerindeki diplomalar bir işe yaramıyor. Artık sadece birbirimizden eleman almıyoruz; artık Avrupa da bizden nüfus alıyor. Yaşlanan Avrupa'nın insan ihtiyacını giderme noktası oluyoruz. 60-70'lerde mavi yakaya hücum eden Avrupa şimdi nitelikli beyaz yakamıza hücum ediyor. En önemli inovasyon, insan kaynağını yetiştirmek. Birinci inovasyon alanı insan kaynağı departmanlarında olmalı.” ifadelerini kullandı.

AVRUPA VİZEYİ KALDIRMAK ZORUNDA

Yine İstanbul Ticaret Odası (İTO) ve Hizmet İhracatçıları Birliği Başkanı Şekib Avdagiç de bu konuya nitelikli insan kaynağı ve ülkenin ihtiyaç duyduğu beşeri sermayeye dikkat çekerek, şunları anlattı: “20 yıl önce 550 bin evleniyordu. 90 bin kişi boşanıyordu. Geçen yıllar itibarıyla boşanma sayısı ikiye katlandı. Evlenme sayısı nüfus artmasına rağmen aynı kaldı. Doğurganlık 2.38'di 2.1 olan beyaz ölüm çizgisinin altına 1.62'ye düştü. Böyle bir tablo varsa yabancıları ülkeye kabul edip onlarla barışık yaşamaya alışık olmak gerekiyor. Kaba doğum hızı da düştü. Alman parlamentocu odamıza geldi geçenlerde. 'Vize politikasını kaldırmayın fuarlarda size gelemeyen bize geliyor.' dedim. Biz Türkiye'ye vizeyi kaldırmak zorundayız. 'Bizim her yıl 400 bin kişiye ihtiyacımızı var. Doğu Avrupa'da insan kalmadı; sizden adam almak zorundayız. Merkel sizden '800 bin kişi göçmen alarak iki yılı kurtardı.' dedi. Bu mavi ve beyaz yaka göçü sadece bizim meselemiz değil. Afrika'da havalimanında bavul yükleyecek adam bulamıyorlar. 250 ülkenin hepsinde benzer sorunlar var. Ama bir de bizde 350 bin yabancı öğrenci de var. Giden var ama gelen de var.”

KURU DA ÜCRETİ DE DEVLET BELİRLİYOR

Programdaki konuşmasında maliyetlerdeki işçilik payının daha önce yüzde 20-25 iken zaman içinde yüzde 40'lara çıktığına dikkat çeken Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe ise, “Kâr ederken kimse hesaba bakmaz ama zarar ederken herkes eski defteri açar. Türkiye gittikçe pahalı hale geliyor. Mavi beyaz yaka ortalama bin 200 dolarla ülke malını satamayız. Mehmet Bakan (Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek) sürekli kurla ihracat olmaz diyor; bizim öyle beklentimiz yok. Maliyetler ne kadar artarsa kur da o kadar artmalı diyoruz. Kuru belirleyen Merkez Bankası ki devlet; ücretleri belirleyen de devlet, bize az bir alan kalıyor.” mesajı verdi.

HERKES İNCE HESAP YAPMALI

İstanbul Sanayi Odası Meclis Üyesi ve TİM'in önceki dönem başkanı İsmail Gülle, “Böyle bir dönemi daha görmedim.” diyerek söze başladı. Ticarette ilk defa elinde para gördüğünü ifade eden İsmail Gülle, sözlerini şöyle sürdürdü: “Talebin getirdiği etkiyle yüksek kapasiteyle çalıştık. Eskiden kağıt alıp verirdik. Ticaretin getirdiği büyüme ile yatırım yaptık ama sonraki dönemi pek hesap edemedik. 2021'de kimse verimliliği konuşmuyordu. O dönem tek sorun daha fazla üretim ve kapasiteyi artırmaktı. Kur avantajını kaybettik ve rekabette zorlanıyoruz. Bakan Şimşek kur artık bir argüman değil, verimli olmak zorundasınız dediği zaman bunu bir başlık haline getirdik. Geçenlerde bir sanayici arkadaş; 800 kişi çalışıyorduk 500'e düştük eskisinden daha iyi çalışıyoruz, dedi. Dönemler içinde başlıklar farklı oluyor ama iyi ki ihracat yapıyoruz. Türkiye'nin ihracatçı potansiyeline bakınca ilk 500 yüzde 60'ini ilk bin yüzde 80'ini yapıyor kalan 100 bine yüzde 20'lik pay düşüyor. Bu maliyet yapısında herkesin incehesap yapması gerekiyor. Mayıstan önce yüzde 9-10 ile borçlanırken bugün yüzde 50-60 ile borçlanıyoruz.”

FİNANS KONUŞMAKTAN İNSAN KONUŞMUYORUZ

Sahur sohbetinde TİM Başkan Vekili ve İKMİB Başkanı Adil Pelister, “Şirketler istediği nitelikte personel bulamıyor. Yeşil Mutabakatın öğelerini iyi anlamamız lazım.” mesajı verirken, TİM Başkan Yardımcısı ve İDDMİB Başkanı Çetin Tecdelioğlu da, “Kümelenmeye geçmek ve birlikte hareket etmemiz lazım. Bir ve beraberce fabrikalarımızı büyütmemiz gerekiyor.” çağrısı yaptı. Qlux İDEAS Genel Müdürü ve EVSİD'in Kurucu Başkanı Burak Önder, “Finansal sermayeyi konuşmaktan beşeri sermayeyi konuşmaya vakit bulunamıyor. Eğitim sorununu yüzeysel ele alıyoruz.” eleştirisi getirirken, EVSİD Başkanı ve İDDMİB Başkan Yardımcısı Talha Özger de, “Dünyada o kadar çok çalışılması gereken nokta var ki hep beraber koşmaya devam edersek başaramayacağımız iş yok. Ek vergiler engel olsa da...” dedi. EVSİD Başkan Yardımcısı Oğuzhan Durmuş ise, “Olay geliyor maliyette kilitleniyor. Satış fiyatı maliyetle başa baş gelirse kâr edemeyiz. Bazen satış fiyatının üstünde maliyet bile çıkıyor.” diye konuştu.

EN BÜYÜK RAKİBİMİZ KUMANDA

Ülkeye damgasını vuran yapımlara imza atan Türk senarist, yapımcı ve yönetmen Mehmet Bozdağ da gecenin konuşmacıları arasındaydı. Bozdağ, “Diğer sektörlerin de bizlerle işbirliği yapmasını bekliyoruz. Bizim en büyük rakibimiz kumanda. İzleyici TV başına oturduğunda kumandadan uzaklaşmaması lazım. Dizilerle işbirliği yapılsa orada sizlerin ürünleri kullanılsa...” görüşünü dile getirdi. Gecede ilahiyatçı yazar Dr. Erkan Aydın da Kureyş suresine atıfla ticaretin Müslümanlar için önemine değindi. Öte yandan programın yönetimini gazeteci yazar Şeref Oğuz üstlenirken, TRT Haber Ekonomi Müdürü Hasan Arslan, Ekonomi Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ, TC Lira Kurucusu Taylan Büyükşahin, Ekonomist Dergisi Yayın Yönetmeni Talip Yılmaz, DEİK Hong Kong İş Konseyi Başkanı Murat Kolbaşı, Hizmet İhracatçıları Birliği Genel Sekreteri Fatih Özer, MAPESAD Başkanı Tayfun Koçak, AK Parti Kadıköy Belediye Başkan Adayı Veli Arslan, EGD YİK Başkanı Celal Toprak, 5N1PR Kurucusu Kenan Kaffar ve Genel Koordinatörü Burak Coşan da sahur programında yer alan isimlerden oldu.