Avrupa’dan ders alsınlar
Avrupa çok önemli işçi eylemlerine tanık oldu. Fransa’da, Belçika’da yaşananlar bizim sendikacılarımıza ders olacak nitelikte. Bu iki ülkenin dışında başka Avrupa ülkelerinde de işçi haklarına karşı hükümetlerin yapacağı olumsuz girişimler karşısında sendikacılığın nasıl yapılması gerektiğinin kitabı yazdılar sanki. Çok merak ediyorum acaba bizim sendikacılar Avrupa’daki işçi eylemlerini izleyip bugüne kadar sürdürdükleri biat sendikacılığından ve sergiledikleri eylemsiz sendikacılıktan utandılar mı?
FRANSA’DA NELER OLUYOR?
Fransa Başbakanı Valls, bir yasa tasarısını Meclis’te oylamadan yasalaştırma yetkisini kullanarak çalışma yaşamında işçinin kazanılmış haklarını elinden alan ve işverenlere çalışanlar aleyhine kullanılabilecek yeni haklar veren bir tasarıyı yasalaştırdı. Yasaya göre haftalık 35 saatlik çalışma ortalama çalışma süresi olarak kalıyor ama işverenlere bunun üzerine çıkma hakkı tanınıyor. Şirketler, azami haftada 46 saate kadar çalışma süresini uzatma hakkına sahip olabilecekler. Şirketlere ücretlerde indirim yapma hakkı tanınıyor ve ücrette kazanılmış hak kavramı ortadan kaldırılıyor. İşten çıkarmalar kolaylaştırılarak işçi feshe karşı korunma hakkından yoksun bırakılıyor. Çalışanların izin tarihlerinde işverenler tek yanlı söz sahibi oluyor, çalışmanın düzenlenmesi ağırlıklı olarak işverenlerin takdirine bırakılıyor.
HAKLARIN KIYIMINA İŞÇİNİN TEPKİSİ ÇOK SERT OLDU
Fransız işçisi hükümetin bu kabul edilemez girişimine karşı tarih boyunca sergilediği geleneksel direniş hakkını derhal kullanmaya başlayarak tüm dünyaya eylemsel sendikacılığın nasıl yapılacağı konusunda çok somut örnekler verdi. İş yasasının protestosu kısa zamanda genel greve dönüştü. Önce petrol rafinerileri ve yakıt depolarının, ardından nükleer santrallerin çalışanları sendikalarının yaptığı çağrıya uyarak bu işyerlerinde çalışanlar eksiksiz genel greve katıldı. Fransa’nın en büyük işçi sendikaları konfederasyonu CGT, yalakalık yapmadan, biat sendikacılığını şiddetle reddederek, Cumhurbaşkanı’nın ‘mahalle arkadaşıyım’ gibi ucuz ve işçiyi satan söylemleri elinin tersiyle iterek onurlu sendikacılık örneği verdi, genel grev çağrısı yaptı ve saydığımız işkollarında tam bir katılım sağlandı. Liman işçileri, gazete çalışanları genel greve destek verdi ve gazeteler basılamadı. Valls, “Fransa’da yasaları sendikalar yapmaz” diye CGT’yi demokratik davranmamakla suçladı. Sendikalar bu suçlamaya karşı cevabı sokaklarda verdi ve işçinin zulme karşı direnme hakkı olduğunu, ILO’nun ekonomik konularda genel grev yapılabilir tespitini yaşama geçirerek işçi haklarını siyasi iradeye çiğnetmeyeceğini, siyasetin çarklarının işveren çıkarlarından yana dönmesine izin vermeyeceğini yiğitçe haykırdı.
SENDİKACILARIMIZ OLANLARI DOĞRU OKUMALIDIR
Avrupa işçilerinin eylemleri bizim sendikacılığımıza kapak olacak niteliktedir. Sendikacılarımız işçi haklarını tırpanlayan siyasi iradeye karşı nasıl davranılması gerektiğini, eğer gerçek anlamda sendikacılık yapmak istiyorlarsa, Avrupa’da yaşananları doğru okumak zorundadırlar. Siyasi iktidarın etekleri altına saklanarak sendikacılık yapılamayacağını, toplu sözleşme yetkisi alabilmek için siyasi iktidara şirin görünme yarışının işçi haklarının salam politikasına kurban edilmesinden başka bir işe yaramayacağını artık öğrensinler.
Bizim sendikacılık anlayışımız ile Avrupa’nın sendikacılık anlayışı arasında dağlar kadar fark olduğunu görmek ve sendika yöneticilerimizin gaflet uykusundan uyanmaya niyetlerinin olmadığını anlamak insanı tarifsiz kederler içine gömüyor.