Azılı CHP düşmanları

Türk siyasi hayatına girdiği günden beri tek görevi, Batı emperyalizminin menfaatlerini korumak olan “karıştırıcı” Kemal Derviş, CHP’nin “Merkez solda liberal toplumu savunan bir parti” olmasını isterken ve buradan hareketle “CHP’de etnik şovenizme yer olmaz” buyurmuş.

Bu söylem bana, CHP’yi statükocu, laikçi, askerci, darbeci, Atatürkçü nitelikleri nedeniyle oylarını artıramadığı tezini savunan, pari içinden ve dışından, sözde CHP dostu ama aslında azılı CHP düşmanı olanları anımsattı.

Bunlar; CHP’yi ve CHP tarihini bilmeyen, bilse bile menfaatlerini kovaladıkları güçlerin emirlerini yerine getirerek, güçsüz ve kişiliksiz bir CHP şekillendirip ülkenin bölünmesinin yolunu açmaya çalışanlardır.

Bunlar; ABD’nin eski Dışişleri Bakanı Henry Kissenger’ın söylemiyle, ABD’de oldukları zaman muhakkak ortadan kaldırılan ve fakat başka ülkelerde oldukları zaman övülen, sırtı sıvazlanan, hatta insan hakları savunucuları olarak gösterilen tiplerdir.

CHP halktan yanadır

CHP, antiemperyalist, halktan yana siyaset güden, sol damarı güçlü bir kitle partisidir.

CHP, bu nitelikleri itibarıyla zaten merkez sol bir partidir. Daha 1960’lı yıllarda İsmet Paşa’nın “Ortanın solu” söylemi de bunun açık ifadesidir.

Anayasa tarihimizde kişiyi ön plana çıkartan 1961 Anayasası ile hayata geçirilen, bütün değerler, 1959 yılında CHP’nin yapılan 11. Kurultayı’nda “İlk Hedefler Beyannamesi” olarak Türk halkına sunulmuştur.

Bu beyannamede dile getirilen hususlara baktığınız zaman, CHP’nin merkezin solunda ve ilerici bir parti olduğunu görürsünüz.

Bu beyannamede “çalışma ve girişim özgürlüğü” dile getirilirken, “sendika ve grev hakkından”, “hukuk devletinden”, sosyal adaletten” söz edilmektedir.

Nitekim, sendika kurma ve grev hakkı da bir CHP iktidarı döneminde hayata geçirilmiştir. Bir başka nokta, azılı CHP düşmanlarının söylediği gibi CHP hiçbir zaman darbeci olmamıştır.

1960 darbesinin yandaşı olduğu iddiası da mantıken de doğru değildir.

O günkü seçim sistemi içinde tek başına iktidara geleceği herkes tarafından kabul edilirken ve böyle bir kendi iktidarında ve o günkü anayasa ile tek başına yapabileceği bir anayasa değişikliğiyle “ilk hedefler beyannamesindeki” ideallerini hayata geçirebilecek güç ve konumda olan, bu ülkeye demokrasiyi kendi iradesiyle getiren bir siyasi parti askeri darbeden yana olabilir mi?

Amaçları, ulus devleti ortadan kaldırmak

Ayrıca CHP, tarihinin hiçbir aşamasında kod numaralı ABD görevlilerinin söylediği gibi şovenist olmamıştır.

“Savunma için yapılmayan savaş cinayettir” diyen bir anlayıştan gelen milliyetçilik anlayışının ırkçı olması mümkün müdür?

CHP hiçbir zaman ırk, kan ve kafatası esasını benimseyen bir parti olmamıştır; devlet de zaten hiç böyle yönetilmemiştir.

CHP’nin milliyetçilik anlayışı “Ne mutlu Türk olana” değil, “Ne mutlu TÜRKÜM diyene” anlayışıdır.

Bin yıldır süregelen beraber yaşamanın getirdiği bir kültür ve dil birlikteliğidir. Tasada, kıvançta ortak duygu birlikteliğidir. Yani bir tarih bilincidir.

Bunun hiçbir yerinde şovenizm yoktur.

Şoven bir parti, Alman faşizminden kaçan insanlara kapılarını sonuna kadar açar mıydı?

Tek parti döneminin yurtdışında görevli diplomatları Alman faşizminin yok ettiği Yahudi ırkına yardım için çırpınır mıydı? Bunların anlayışında şoven olmamanın tek şartı; bu ülke bölünürken, buna yardımcı olmaktır.

CHP’nin demokrasi anlayışının öznesi insandır, kişinin etnik kimliği ya da inancı değildir.

CHP’nin dostu görünümlü bu amansız CHP düşmanlarının çabası, etnik kimliklere siyasal ya da anayasal bir statü kazandırmanın, demokrasilerin gereği imiş gibi bir anlayışı CHP’ye benimsetmeye çalışmaktır.

Bunu benimseterek ulus devleti ortadan kaldırmanın yolunu, önünü açmaktır.

Bu, CHP’ye dayatılmak istenirken, gerçekleri çarpıtarak sanki ulus devlet artık dünyada ortadan kalkıyormuş gibi bir algı yaratılmak isteniyor. Bu arada Birleşmiş Milletler’e üye iki yüzden fazla ülkenin çok büyük bir çoğunluğu ulus devlettir.

Özetlersek; CHP’lilerin bu tür kişilerden öğrenecekleri hiçbir şey yoktur.