Aziz Yıldırım, baştaki için ne düşünüyor?

Ne pilavmış ama... 3 Temmuz süreci için, “bu pilav daha çok su kaldırır” demiştik aylar önce, yanılmadık. Tekrar aynı şeyi söylüyorum; bu pilav, hâlâ su kaldırır.

İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesi, Aziz Yıldırım ve 5 kişi hakkında, geçen hafta yeni bir karar aldı. Buna göre, mahkûmiyetleri kesinleşmiş olan bu kişilerin, infazlarının geri bırakılmasına ve yeniden yargılanma taleplerinin kabule değer olduğuna hükmedildi.

Bu karar üzerine, Fenerbahçe Spor Kulübü üzerinden açıklama yapan Yıldırım, Cumhurbaşkanı’ndan Başbakan’a, milletvekillerine, savcı ve yargıçlara dek, karara destek olanlara teşekkür ederken, şu ifadeyi kullandı: “...Fenerbahçe özeli dışında, Türkiye’de hukukun üstünlüğü ilkesine bağlı olarak, bu güzel ve bağımsız ülkenin normalleşmesine katkı sağlayan...”

İPİN ÖBÜR UCU KİMDEYDİ?

“Normalleşme”... Demek bir anormallik var. Ne zaman anormalleşmişti ki bu ülke?.. Teşekkür ettiği insanların döneminde olabilir mi? Ya da onların, şimdi “günah keçisi” ilan ettiği “kumpasçılara” verdikleri sınırsız destekle, “anormalleşmiş” olmasın ülke?.. Cumhuriyetin, 90 yılda ilmek ilmek biriktirdiklerini hoyratça yok eden, gözünü kırpmadan dinamitleyen “anormaller” kimdi örneğin?

Aziz Başkan’ı anlamak mümkün, böyle konuşmak zorunda çünkü. Gerçek düşüncelerinin bu olması, söz konusu bile olamaz; o bilmiyor mu, bizim bildiğimizi... İpin öbür ucunu kimin tuttuğunu?.. “Kumpas” hazırlanırken, devreye sokulurken, yürütülürken el ele, gönül gönüle olan “ortak”ların, 17 Aralık’ta “öküz geberince” değişen rollerini.

BAKTI Kİ, PABUÇ PAHALI...

Hatta ondan önce; Fenerbahçe Camiası, kaya gibi karşısına dikildiğinde, hiç alışık olmadığı bu muhalefet biçimi karşısında, tepedekinin paçasının nasıl tutuştuğunu... Saf değiştirme, vaziyeti toparlama çabasına, Eskort Rıdvan’ın dediği nedenle, yani “sıkı Fenerlilik” gerekçesiyle değil, “eyvah, ucu iktidarıma dokunacak” paniğiyle giriştiğini...

İşin; UEFA’yı başa bela etmek, Galatasaraylı’yı, Trabzonsporlu’yu, Ankaragüçlü’yü, Göztepeli’yi, Bolusporlu’yu falan karşısına almak gibi riskleri olmasaydı, bu anons işini, Rıdvan’a-mıdvana bırakır mıydı?.. Hemen bir Kadıköy mitingi organize edilir ve bizzat kendisi açıklardı: “CHP’nin genel müdürü, Fenerbahçe’yi destekliyormuş... Yav, sen kimsin be! Hiç topa vurdun mu hayatında? Önce bi’ defa haddini bileceksin! Fenerli olan benim, ben! Şike belasından az zararla kurtulmasını da ben sağladım! Beeeeennn beeeeennnnn!!!”

YEMEZLER!..

İpliğin pazarda artık; bunları yemezler bayım! Yurtseverler, demokratlar, sosyalistler yemediği gibi, Fenerliler de yemez! Aziz Yıldırım, hiç yemez, tahmin edersin ki... Yese yese; yandaş-aymaz takımı, “yetmez ama evet”çi şaşkınlar, kimi soldan dönmeler falan yer belki böyle ucuz manevralarını. Onlar da, seni keser mi acaba?

Son mahkeme kararının, beraat anlamı taşımadığı açık. Bundan sonraki gelişmeler, vicdanlarda nasıl karşılık bulur bilemem. Önümüzdeki süreç; algılarıyla oynanan, algıları şekillendirilen yüz binlerce Fenerbahçe karşıtı için, pek inandırıcı olmayacaktır muhtemelen. Kamu vicdanı önemlidir elbette ancak belirleyici değildir, hukuk devleti egemense. Başkanın, suçsuz olduğunu söylemesinin yeterli olmaması gibi...

DİK DURMAK DA NEYMİŞ?

Yeniden ve adil yargılamadan çıkacak sonuçtan bağımsız olarak, şu tespitte yarar var. Aziz Başkan, 3 yıldır, sadece kumpasçılar, egemenler ve rakipleri tarafından değil, kendi camiasından da epeyce haksızlığa uğradı. Fenerbahçe’ye başkanlık, kaptanlık yapmış olanlar dahi, şaşılası bir acelecilikle ipini çekmeyi yeğlediler. “Rezil ettin bizi, sokağa çıkamıyoruz” diyenlerden, “Defol git derhal” diyenlere kadar, oluşan koro demediğini bırakmadı.

Taşınamaz gibi görünen bu yükü, taşıdı Yıldırım. Bedelini ödedi ama dik durdu. Milletin bir bölümünde hiç olmayan, hatta anlayamayacakları bir şeydi bu. Kişiliği elvermese, arkasındaki desteğe rağmen beceremeyebilirdi bunu. Ancak aynı kişilik, onu demokrat insan görüntüsünden de uzak tutuyor. Bunun için, kulübün kongrelerine mercek tutmak yeterli. Belki de, “demokrat” olmamak gerekiyor kulüpleri yönetirken(!)

UEFA AÇIĞA DÜŞTÜ

Aslında, son mahkeme kararı en çok UEFA’yı zora sokacak gibi görünüyor. Fenerbahçe’ye verdiği cezaları, polis-savcılık belgelerine dayandırdığı bilinen UEFA, açığa düşmüş durumda. Şimdi koz, Fenerbahçe’nin eline geçti. Başvurduğu İsviçre Federal Mahkemesi, dosyayı kabul etti. UEFA, işi örtbas etmeyi başaramazsa, Fenerbahçe’nin men cezasını kaldırmak veya tazminatı göze almak gibi olasılıklar var ufukta. Pazarlık sıkı geçeceğe benziyor.

İlk cezayı verdiğinde, yanlış yola girmişti belki de Uluslararası Federasyon. Türkiye’de, demokrasinin ve hukukun, evrensel standartlarda olduğunu varsayarak... Oysa, burnunun dibindeki uluslararası kuruluşların, Türkiye raporlarına bir göz atsa, daha temkinli olması gerektiğini fark ederdi. AİHM kararlarını, Af Örgütü’nün, Çalışma Örgütü’nün, Gazeteci örgütlerinin, Türkiye hakkında yazıp söylediklerini dikkate almamanın cezasıdır UEFA’nın bugünkü açmazı...