Babacan’dan ekonomik itiraflar

AKP’nin uyguladığı ekonomik politikaların borçlanmaya dayandığını, büyümenin sıcak para ile finanse edildiğini, bunun sonu olmayacağını, tüketerek bir yere varılamayacağını, üretim ekonomisine dönmek gerektiğini, büyümeden herkesin pay alması gerektiğini yıllardır gerçekçi ekonomistler söyleyip durdu.

Buna karşı AKP hep cari açığın milli gelire oranı tehlikeli değil, Amerika da borçlu, sizi gidi felâket telalları gibi bir sürü gerekçeleri gerçekler saptırılarak ortaya koydu. Ama son zamanlarda Ali Babacan sanki bizim tercümanlığımızı yapıyor. Bakın Atlantik Konseyi Enerji ve Ekonomi Zirvesi’nde neler demiş neler...

UYKUDAN UYANDI!

Babacan, bu sene yüzde 3.3’lük bir büyüme beklediklerini hatırlatarak, “Aslında bu büyüme bilerek düşürülmüştür. Geçtiğimiz sene pek çok tedbirler aldık çünkü... ‘İç talebi biraz sınırlayalım dedik’, çünkü bankalarımız o kadar zengin kaynaklara sahipler, o kadar hevesliler ki kredi vermeye, tüketicilerimiz de harcamaya o kadar eğimli ki, çok hızlı gidiyordu bu borçlanarak harcama meselesi.

Tedbirler almak zorunda kaldık” diye konuştu.

Tercümesi: Ülke borçlanarak büyüdü.nFarkına vardık ki bu yanlış olmuş...

OTOMOTİVCİLERİ KIZDIRACAK!

Bu yıl Türkiye’deki araba satışlarının yüzde 20 düştüğünü, bunun iyi bir şey olduğunu, çünkü otomobillerin yüzde 80’inin ithal olduğunu anlatan Babacan, “Bu sene ne kadar büyürüz değil, 5 sene, 10 sene sonra ne kadar büyüyeceğiz? Bunlar en önemli perspektiflerdir” diye öngörüde bulundu.

Tercümesi: İthalata bağımlı ülkeyiz. Bunun sonu yok. Ne bu herkes kredi ile sıfır araba alıyor?İstanbul yolları gidilmez oldu. Biz birkaç yıl düşük büyümeye razı olmak zorundayız. Bugüne kadar hormonlu büyüdük. Bu büyüme şeklini değiştirmemiz lazım.

Babacan, devletin dış borcunu ödediğini ancak özel sektörün döviz borcunun arttığını hatırlatarak, “Sonuçta cari açığımıza bakacak olursak bu bankalardan ve şirketlerden kaynaklanıyor. Çünkü dışarıdan borç alıyor” dedi.

Tercümesi: Biz RTE’nun ballandıra ballandıra söylediği IMF’ye borcun bittiği hususunun hoş bir şey olduğunu, ama dış borcun azalmaması ve artması nedeniyle önemli olmadığını söylediğimizde özel sektörün borcu devletin borcu değil ki, saçma bir gerekçe ile savunma yapılıyordu. Babacan şimdi bu durumu teyit ediyor.

‘İTHALATA BAĞIMLI OLMAMALIYIZ!’

Babacan, petrol fiyatlarındaki her 10 dolarlık düşüşün gayri safi yurt içi hasılanın ve enflasyonun yüzde 25’ine tekabül ettiğini petrol fiyatlarındaki düşüşün iyi bir şey olduğunu ama buna güvenemeyeceklerini ve bu nedenle ithalat bağımlılığını azaltmaları gerektiğini belirtti.

Tercümesi: Biz ithalata bağımlı ülkesiyiz. bu iyi bir şey değil. Petrol fiyatlarının düşmesi ile bu sorun çözülmez.

İYİ EKONOMİ İYİ HUKUKLA OLUR

Babacan “Türkiye’nin bir hukuk devleti olması büyük bir önem taşıyor, eğer ileri düzeye gelmiş bir ekonomi olmak, birinci sınıf bir demokrasi olmak istiyorsak bunlar çok önemli. Biliyorum bu çalışma gerektiriyor ve bu reformlar da zaman alıcı” derken 12 yıldır hukuk sistemini ve demokrasiyi iyi kurmadık diye itiraf ediyor.

Ülkeyi çılgın tüketim ekonomisi ile yönettiler. Ne varsa özelleştirdiler. Yılda yaklaşık 40 milyar dolar dışardan para geldi; bu toplam 500 milyar dolar demek. Hukuk sistemini çökerttiler. Ülkeyi yangın yerine çevirdiler. Ülkemiz rant ve yolsuzluk cenneti oldu. Şimdi seçimlere az kala itiraflar ve bunları düzelteceğiz vaatleri başladı. Bütün bu duruma rağmen AKP’nin seçimlerde en az yüzde 40 olacağı söyleniyor. Biz nerde yanlış yapıyoruz, bilen var mı?