Bakanlar da hapis yatar

Bir dönemin parlak siyasetçisi, şimdi cezaevi bekliyor. Gür saçları ve boylu poslu haliyle dikkatleri üzerine çeken Karl Heinz Grasser, genç yaşta Avusturya Özgürlükçü Partisi (FPÖ) lideri Dr. Jörg Haider’in yanında yer alıyordu. Zeki ve ekonomi alanında yetkin biri olarak, siyasette parlak bir gelecek vaat ediyordu.

Avusturya’da o dönemde siyasetçilerin dış görünüşleri, seçimlerde önemli bir avantaj sağlıyordu. Bu duruma örnek, 2008’de bir trafik kazasında hayatını kaybeden FPÖ Eski Genel Başkanı Jörg Haider’dir. Sportif, şık giyimli ve zeki bir hukukçu olan Haider, konuşmalarında büyük etki yaratıyor ve toplumun geniş kesimlerinde dalgalanmalara neden oluyordu. Onun güçlü retoriği ve skandalları gün yüzüne çıkarması, partisinin büyük bir oy patlaması yaşamasını sağlıyordu. Haider, genç ve yakışıklı ekonomist Karl Heinz Krasser’i de yanına almıştı. Artık, FPÖ’nün yolu açık gibiydi.

Fakat işler beklediği gibi gitmedi. Grasser, Avusturya Halk Partisi (ÖVP) tarafından fark edildi ve bu partiye katıldı. O dönemde koalisyon hükümetinin büyük ortağı olan ÖVP, Grasser’i Maliye Bakanı olarak görevlendirdi. FPÖ’den ÖVP’ye geçen Grasser, hükümetin en güçlü bakanı haline geldi. Ekonomi politikalarını anlatırken bakımlı uzun saçlarını savurarak dikkat çekiyordu.

RÜŞVET VE GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA İDDİALARI

Ancak, bakanlık görevini tamamladıktan sonra Grasser’in adı, görevini kötüye kullanma, rüşvet alma ve haksız kazanç sağlama suçlarıyla anılmaya başlandı. Özellikle, BUWOG adlı şirketin evlerinin satışı sırasında haksız kazanç sağladığı iddiaları gündeme geldi. BUWOG evlerindeki rüşvet ve haksız kazanç suçlamaları üzerine Grasser hakkında dava açıldı.

Bu dava, Avusturya devletinin en yüksek makamlarında yer alan bir siyasetçi hakkında açılan ilk dava değildi. Daha önce ve sonra da bakanlık yapmış, hatta başbakanlık yapmış birçok siyasetçi hakkında benzer davalar açılmıştı. Önümüzdeki dönemde bir başbakan aleyhine de benzer bir dava açılmasının an meselesi olduğu tahmin ediliyor. Ancak, bu dava özellikle dikkat çekiciydi, çünkü bir dönemin parlak siyaset yıldızına karşı açılmıştı. Yıllar süren mahkemelerin ardından, eski Maliye Bakanı Grasser, alt mahkeme tarafından 8 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Dünyaca ünlü bir pırlanta işletmesinin sahiplerinin damadı olan eski bakan hakkında ceza verilmesi durumunda, işletme sahiplerinin gerekeni yapacaklarını açıklamıştı. Ancak, bu açıklamanın dava sürecini etkileyip etkilemediği bilinmemektedir. Ayrıca, damatlarının ceza alması halinde işletme sahiplerinin firmalarını başka bir ülkeye taşıyacaklarını yıllar önce dile getirerek, ekonomik baskı yapmaya çalıştıkları da iddia edilmişti.

16 YILLIK HUKUKİ SÜREÇ

Grasser, alt mahkemenin verdiği 8 yıl hapis cezasına itiraz etti. Mart ayının son haftasında, yüksek mahkeme verdiği kararla 8 yıl hapis cezasını 4 yıla indirdi. Böylece eski maliye bakanının hapis yatma yolu açıldı.

Davanın açılmasından, yüksek mahkemenin verdiği karara kadar tam 16 yıl geçmişti. Karl Heinz Grasser, Avusturya mahkemelerinin verdiği karara karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuracağını açıkladı.

Ülkenin iki güçlü partisinde de siyaset yapmış ve maliye bakanlığı gibi önemli bir görevde bulunmuş Grasser hakkında verilen karar öncesi ve sonrasında Türkiye’deki protesto eylemleri dikkat çekiciydi. Gazetelerde Grasser’in durumu işlenirken, bazı siyasi partilerin yerel temsilcileri de Ekrem İmamoğlu ile dayanışma içinde olduklarını belirttiler. Dayanışmanın ortak noktası ise "Seçilmiş bir belediye başkanı nasıl olur da görevden alınabilir?" şeklinde özetlenebilir. Bu eleştirileri okuduktan sonra, insanın aklına şu soru geliyor: Krasser seçilmiş bir bakan değil miydi?

Grasser, seçilmiş bir bakan olarak ceza almaması gerektiğini savunan ya da bunu tartışmaya açan kimse olmadı. Ancak, Grasser hakkındaki kararla ilgili siyasi partilerden herhangi bir itiraz gelmedi. Gazetelerdeki okuyucu mektuplarında ise, hukuk devleti ilkeleri gereği, ülkenin en önemli görevlerinde bulunan bir siyasetçi hakkında açılan bir davanın 16 yıl sürmesinin kabul edilemez olduğu ifade edildi. Fakat, başka bir eleştiri göze çarpmadı.