Banka iflasları ve derinleşen kriz -1
Borsalar bugün (21 Mart’ta) yeniden yükselişe geçti. Görünüşe göre finansal yatırımcılar, para otoritelerinin ve bankacılık denetçilerinin bankacılık krizini kontrol altına aldığını düşünüyor. Bu bir hüsnükuruntu gibi görünüyor. Zira 2023’ün bankacılık krizi hiç de sona ermiş değil. Geçen hafta iflas eden Kaliforniyalı ‘teknoloji’ bankası Silicon Valley (SVB) ABD bankacılık yetkilileri tarafından devralındı. Kripto para bankası Signature da aynı kaderi paylaştı. Yerel şirketler ve zengin New Yorklular tarafından kullanılan First Republic Bank, bir grup büyük bankadan likidite fonu almasına rağmen mevduat sahipleri kaçmayı sürdürdükçe hala uçurumun kenarında sallanıyor.
CREDIT SUISSE’İN TASFİYESİ
Avrupa’da ise en büyük ve en eski bankalardan biri olan Credit Suisse (CS), 167 yıl sonra teknik tabirle “tasfiye edildi”. Rakibi İsviçre bankası UBS, CS’yi defter değerinin çok altında, 3,2 milyar dolar gibi bir miktara devraldı. İsviçreli yetkililer, CS hissedarlarının öz sermaye yatırımlarının çoğunu korumalarını sağlamak için bunu zorladılar. Ancak CS’nin tahvil sahipleri 17 milyar dolar tutarında silindi ki bu benzeri görülmemiş bir adımdı.
İsviçre Merkez Bankası ayrıca UBS’ye tatlı niyetine mevduat çekilişlerini karşılamak üzere 100 milyar dolarlık likidite fonu da sağladı. Buna karşın binlerce düşük dereceli banka çalışanı işini kaybedeceği açıklandı. Hükümet bunun yegâne çözüm olduğunda ısrar etti. Aksi takdirde CS’nin kamulaştırılması gerekecekti. Buna elbette izin verilemezdi! Böylece güçlü olan (UBS) zayıf olanı (CS) yutmuş oldu.
2008 KADAR BÜYÜK BİR KRİZE DOĞRU
Bazıları tüm bunların, kamunun parası ve kredisiyle oluşturulan bir kurtarma paketi olmadan yapıldığını söylüyor. Bu palavradan ibaret. İsviçreli yetkililer tarafından sağlanan likidite çok büyüktür. ABD Merkez Bankası (Fed), mevduat sahiplerinin çekilmesiyle karşı karşıya kalan bankaların, ellerindeki devlet tahvillerini ya da ipotekli tahvilleri teminat olarak kullanarak, tahvil piyasasında bugünkü değerlerinden değil, “başabaş” fiyattan (yani bunlar için ödedikleri fiyattan) bir yıllığına borçlanmalarını sağlayan bir Banka Vadeli Fonlama Programı oluşturmuştur. Böylece hükümet temerrüt riskini üstlenmiş oluyor. Ayrıca ABD makamları bankalardaki tüm mevduatları garanti altına almıştır, sadece önceki eşik olan 250 bin dolara kadar değil. Böylece daha iyi durumda olanlar paralarını kaybetmeyecekler çünkü hükümet herhangi bir banka çöküşünü kamu parasını kullanarak karşılayacak.
Bu şimdiden büyük bir krizdir. Hızla 2008’deki erimeyle karşılaştırılabilir hale gelmektedir. Üstelik bu kriz, 2008’deki gibi spekülatif ‘yatırım’ bankalarında değil, standart mevduat bankalarında gerçekleşmektedir.
TEHLİKE ALTINDAKİ BÖLGE BANKALARI
Aynı “likidite” sorunlarıyla karşı karşıya olan, yani bankalarına bir hücum olması halinde mevduat sahiplerinin para çekme taleplerini karşılayamayacak durumda olan başka pek çok ABD bankası da var. Federal Mevduat Sigorta Kurumu’nun yakın tarihli bir raporu, SVB’nin kayıtlarında büyük ‘gerçekleşmemiş zararlar’ (satın alınan tahvilin fiyatı ile şu anda piyasadaki fiyatı arasındaki fark) konusunda yalnız olmadığını göstermektedir. Gerçekten de bankaların yüzde 10’unun muhasebeleştirilmemiş zararları SVB’ninkilerden daha büyüktür. SVB en kötü sermayeye (özkaynak) sahip banka da değildir. Bankaların yüzde 10’u SVB’den daha düşük sermayeye sahiptir. Tüm bankaların kayıtlarında yer alan gerçekleşmemiş zararların toplamı şu anda 620 milyar dolar ya da ABD GSYH’sinin yüzde 2,7’sidir. Bu zararların gerçekleşmesi halinde bankalar ve ekonomi için büyük bir darbe alacaktır.
LİKİDİTE EKSİKLİĞİ SARMALI
Daha da kötüsü, Fed faiz oranlarını artırmaya devam ederse, tahvil fiyatları daha da düşecek ve gerçekleşmemiş zararlar artacak ve daha fazla banka ‘likidite eksikliği’ ile karşı karşıya kalacaktır. ABD bankalarının Fed’den “iskonto penceresi” ve Federal Konut Kredileri Bankası provizyonu yoluyla fon sağlamasına şaşmamak gerekir. Mevduat sahiplerinin çekilmesinden zarar görecek olanlar daha küçük ve zayıf bölgesel bankalardır. Bölgesel banka hisse senedi endeksi çökmüştür.
Ancak gerçekleşmemiş zararlar sorunu ABD’deki bölgesel bankalarla da sınırlı değildir. Örneğin, Bank of America’nın vadeye kadar elde tutulacak tahvil portföyünün piyasa değeri 2022 yılında yüzde 16 düşmüştür. JP Morgan’a göre bu, Silicon Valley Bank’taki gerçekleşmemiş zararla aynı büyüklükte ve First Republic’in yüzde 22’sinden çok da az değil.
EKONOMİNİN BELKEMİĞİ TOPUN AĞZINDA
Tüm bunlar ABD ekonomisi için kötü haber. Çünkü bölgesel bankalar son yıllarda ABD’de ‘Main Street’e verilen kredilerde daha büyük bir paya sahip oldu. Goldman Sachs ekonomistlerine göre 250 milyar doların altında varlığa sahip bankalar ticari gayrimenkul kredilerinin yaklaşık yüzde 80’ini, konut kredilerinin yüzde 60’ını ve ticari ve endüstriyel kredilerin yarısını vermektedir. Baskı altına girerlerse, çok fazla kredi vermeyecekler ve ABD ekonomisi daha önce düşünülenden daha yavaş büyüyecektir. Goldman Sachs ekonomistleri, krizin bu yıl için reel GSYH büyüme tahminlerini şimdiden 0,3 puan düşürerek yüzde 1,2’ye indirdiğini düşünüyor.
‘BANKALAR BATMAK ÜZERE TASARLANMIŞTIR’
Ne yapılabilir? Banka çöküşlerinin ‘bulaşıcılığının’ yayılmasını durdurmak ve gelecekte bunları hafifletmek için çeşitli çözümler önerilmektedir. Financial Times’tan Martin Wolf banka çöküşlerinin kaçınılmaz olduğunu ve önlenemeyeceğini belirtiyor: “Bankalar batmak üzere tasarlanmıştır. Hükümetler onların hem halkın parasını saklayabileceği güvenli yerler hem de kâr amaçlı risk alıcıları olmalarını istiyor. Bankalar aynı anda hem düzenlenmiş kamu hizmetleri hem de risk alan işletmelerdir. Yönetimin teşvikleri onları risk almaya yöneltir, aynı şekilde devletlerin teşvikleri de onları risk aldıklarında kurumu kurtarmaya yöneltir. Sonuç ise maliyetli bir istikrarsızlıktır.”
Bunu bilmek güzel! Marx bunu daha iyi açıklamıştı. Kapitalizm parasaldır. Kapitalizmde üretim, kullanım noktasında doğrudan tüketim için yapılmaz. Meta üretimi, para karşılığında değiştirilmek üzere bir pazarda satılmak içindir. Ve metaları satın almak için para gereklidir.
MARX HAKLIYDI!
Ancak para ve metalar aynı şey değildir, bu nedenle para ve metaların dolaşımı doğası gereği bozulmaya tabidir. Metaların üretiminin, satın alınmaları için eşit talebi garanti ettiği (Say yasasına aykırı) bir yanılgıdır. Herhangi bir zamanda, nakit para sahipleri, metaları geçerli fiyatlardan satın almamaya ve bunun yerine nakit parayı “istiflemeye” karar verebilirler. O zaman meta satanlar fiyatları düşürmek, hatta iflas etmek zorunda kalırlar: “Metanın meta ve para olarak ikiye ayrılması ve meta değerinin para biçiminde bağımsız hale gelmesiyle birlikte, ürünlerin doğrudan mübadelesi, içsel olarak karşılıklı bağımlı ve dışsal olarak karşılıklı bağımsız olan satış ve satın alma süreçlerine ayrılır. Ve burada aynı zamanda en genel ve en soyut kriz olasılığı ortaya çıkar.”
Para ile metaların ya da tahvil veya hisse senedi gibi finansal varlıklarla paranın (Marx buna “hayali sermaye” diyordu) değişimindeki bu kırılmayı pek çok şey tetikleyebilir. Ve bu aniden de gerçekleşebilir.
NEOLİBERAL REÇETE KABUL GÖRMÜYOR
Peki ne yapmalı? Önerilen ilk çözüm, piyasanın kendi hükmünü sürmesine izin vermektir. Başı derde giren, mevduat sahiplerine ve alacaklılarına ödeme yapamayan bankaların batmasına, tasfiye edilmesine izin verilmelidir. Bu çözüm, siyasi tepkilerden korkan hükümetlerden ve tasfiyenin 1930’larda olduğu gibi çöküş ve depresyona yol açacağından korkan ekonomistlerden çok az destek görüyor. Bu yüzden geriye kalan çözüm, daha fazla ve daha sıkı “düzenleme”dir.