Barış
Son aylarda terör gene can almaya devam ederken, kitlesel olarak terörü lanetlemek aklımıza gelmiyor ama herkesin ağzında bir “barış”, “eller tetikten çekilsin” gibi söylemler var. Nedir bu barıştan birilerinin muradı. Başı sonu nedir? Nedir istenen?Özerklik mi? Bağımsızlık mı? Bireysel kültürel haklar mı? Kolektif kültürel haklar mı?“Eller tetikten çekilsin”, “Silahlar sussun” demek, yalnızca fiili bir durumu saptayan, sorunların çözümünü bir barış antlaşmasına bırakan askeri nitelikli bir davranıştır. PKK bir terör örgütüdür ve devlete karşı başkaldırının küçük provasını yapmaktadır.Çift taraflı olarak “silahların susması”, “ellerin tetikten çekilmesi” lafları PKK’yı meşrulaştırmaya yönelik bir algı operasyonudur. PKK terör örgütünün siyasal uzantısının mensupları çok kışkırtıcı bir şekilde kaç yüz kilometrekarede egemen olduklarını bile açıklamak cesaretini göstermeye başlamışlardır.
ULUSLARARASI HUKUKNormal vatandaşların uluslararası hukuku bilmeleri beklenemez, böyle bir zorunlulukları da yoktur. Türkiye için artık bıçak kemiğe dayanmış, ülke bütünlüğü tehlikeye girmiştir. Kuzey Irak’ta yuvalanan PKK terör örgütü vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğine yönelik saldırıları iyice artırmıştır. Ne Irak devlet yönetimi ve ne de bölgesel Kürt yönetimi bu terör örgütüne karşı gerek kendi iç hukuklarından ve gerekse uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmedikleri için Türkiye doğrudan bir mücadele başlatmıştır. Bu mücadelede çok geç kalınmış, PKK’nın 12 yıl boyunca silahlanmasına göz yumulmuştur. Türkiye, Kuzey Irak’a yönelik hava operasyonlarında uluslararası hukuktan kaynaklanan hakkını kullanmaktadır.Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 2625 sayılı dostça ilişkiler bildirisi “Bir başka devlet ülkesinde iç savaş ya da terörist eylemleri örgütleme, kışkırtma, yardım etme ya da bunlara katılma ya da ülkesinde bu gibi eylemlerin yapılanmasına yönelik örgütlenmiş faaliyetlere rıza göstermeyi” yasaklamıştır. Bu nedenle Türkiye’nin PKK terörünün Kandil’deki merkezine yönelik hava operasyonları uluslararası hukuktan kaynaklanan hakkıdır. Nitekim, Türkiye’nin Kandil’e yaptığı hava saldırıları meşru olduğu için Barzani bile PKK’nın Irak’ı terk etmesini istemiştir. Batılı müttefiklerimizin de aynı çağrıda bulunması gerekir. Bunu 1997’de İspanya’da, çok yakın zamanda Fransa’da yapmışlardı. Hatırlanacağı üzere, ETA terör örgütü İspanyol İçişleri Bakanı’nı kaçırıp öldürmüş, bunun üzerine 6 milyon İspanyol Temmuz 1997’de terörü telin mitingi yapmıştı. Papa ve ABD, olayı telin etmişti.Çok yakın bir dönemde Fransa’da öldürülen 12 günahsız insan için dünya ayağa kalkmıştı. Bizde benzer olaylar nerede ise her gün oluyor sözde dost ülkelerin kılı bile kıpırdamıyor. Onun için dost olduğunu söyleyen, Türkiye’ye tekrar masaya oturmayı telkin eden ülkeleri artık ciddiye almamak gerekiyor.
KENDİMİZ ÇÖZECEĞİZŞimdi toplum olarak yapmamız gereken tek şey, PKK’nın bir terör örgütü olduğunu kabullenerek tavır almamızdır.Demek ki biz sorunu kendimiz çözeceğiz.Devletin silah bırakması düşünülemeyeceğine göre, teröre karşı etkin bir mücadeleyi artık topyekûn yapmalıyız. Akan kan ancak böyle durdurulur. Terör tek başına güvenlikçi politikalarla bitirilemez. Bu nedenle ülkeyi yönetenler de bu arada, tüm ülkedeki demokrasi ve insan hakları konusundaki eksiklikleri gidermelidirler. Bu çerçevede demokrasimize çağdaş boyutlarıyla işlerlik kazandırmaya ve işsizliği önleyecek ekonomik ve sosyal önlemleri alarak terörün beslendiği tüm olumsuz unsurları ortadan kaldırmayı ve terörü toplumsal gündemimizden çıkartmayı hedef almalıdır.Türkiye bundan böyle dış politikasını Brüksel, Berlin, Washington eksenli düzenlememeli, bağımsız bir dış politika uygulamalıdır.Dost olduğunu iddia edip PKK ile tekrar masaya oturmamızı telkin edenlere verilmesi gereken cevap tektir.PKK’ya, IRA’nın yaptığı gibi silahlarını imha ve silahlı militanlarını yargıya teslim etmek yönünde baskı yapmalarını istemeliyiz.