Başında bulunduğu devleti yıkan ilk başkan: Gorbaçov öldü!

Mihail Sergeyeviç Gorbaçov ölmüş! Türk kültüründe ve geleneğinde, ölünün arkasından konuşulmaz. Biz de aziz atalarımızın öğütlerini tutup, Gorbaçov’un arkasından konuşmayacağız. Yani bir insan olarak Gorbaçov herkes gibi yaşadı, yapacaklarını yaptı ve hayata veda etti deyip, konuyu kapatabiliriz ve böylece Türk geleneğini de kırmamış oluruz.

Ama söz konusu olan kişi, tarihin ilk sosyalist devletinin hem de devlet yıkan son cumhurbaşkanı olunca, en azından kişiliğinden değil de, siyasetinden bahsedip anmak gerekiyor. Böylece dünya tarihinin en önemli yüzyılı sayılan yirminci yüzyıldaki her türlü mücadelenin nasıl sonuç verdiğini, Gorbaçov’un bu sonuçtaki tayin edici rolünü de hatırlamış oluruz.

Lenin ve Stalin’in, Sovyetler Birliği Komünist Partisinde yer alan diğer yoldaşları ile birlikte, el emeği ve göz nuru ile kurduğu bir “ilk sosyalist” devlet idi Sovyetler Birliği.  Çarlık Rusya’sının zalim istihbarat örgütlerinin baskısı altında bölgenin tüm ilericilerini birleştirebilmiş ve Çarlık Rusya’sını alt edebilmişti. Böylece de, 1917 senesinde yeryüzünde ilk defa proletaryanın da kendine ait bir devleti olmuştu. Devrimi yapan kişilerin kişiliklerini beğenip beğenmeme, onların insanlık davasına yaptıkları katkıyı hiç etkilememekte.  Zaten, ilk defa yapılan her şeyin, biraz da “denemelik” bir tarafı olduğunu da düşününce, büyük fotoğrafta Sovyet Devrimi olağanüstü bir deneme olmuştur insanlık için.

EZİLEN DÜNYAYA BİR UMUT IŞIĞIYDI

Son yüz senedir, halklarının refahı, mutluluğu ve baskıdan kurtulmasını isteyen her kişi, Sovyet Devrimi’nin ilk önderliğine baktı, onların yolunu izlemeye çalıştı. Ve dünyanın dört bir köşesinde halklar biraz da olsa baskıdan kurtulabilecekleri yeni yönelimlere ve alternatiflere sahip oldular. Küba, Angola, Vietnam, Kamboçya, Doğu Avrupa ve hatta rahmetli Yugoslavya bile belli ölçüde Sovyet tecrübesinin verdiği umut ışığı ile yolunu bulabilmişti.

İkinci Dünya Savaşında, SBKP’nin en cesur, en bilinçli ve en fedai unsurları, Hitler Nazizmine karşı savaşta vatanları için canlarını verdiklerinde, SB toplam yirmi milyon evladını kaybetmişti.  Ve Partinin öncü unsurları yurt savunmasında yok oldukları için, parti yönetimi Sovyetler Birliğinin şanlı geçmişine hiç de yakışmayacak nitelikte yeni kadroların eline geçmişti.  Ve bu da, Stalin’in ölümünden sonra SB’nin sağa kaymasına, büyük devlet politikalarına geçmesine neden oldu. Kruşçev, Brejnev ve nihayet de Gorbaçov’un önünün açılmasına sebep olan, bizce de SBKP’nin kadrolarının kalitesindeki bu aşınmaydı. Buna benzer bir durumu, Kurtuluş Savaşı sırasında önderlerinden önemli bir kısmını kaybeden Türk devrimi de yaşamıştı zaten.

BATI’NIN YARATTIĞI GORBAÇOV PROGRAMI: PERESTROİKA

İşte Gorbaçov böyle çalkantılı bir Sovyetler Birliği’nin başına gelmiş oldu. Ve gerek ABD ve gerekse Avrupa, ellerini ovuşturarak, planlar yapmaya başladılar hemen. Soğuk Savaşın ateşi içinde ekonomik sorunlarla boğuşan SB için, Gorbaçov’un planı çok popüler olmuştu Batı’da. Ve birdenbire onu bir “barış meleği” gibi parlattılar.

Bilumum Batı gizli servisleri, akıllara gelebilecek her konudaki problem noktalarını kullanıp, SB’nin her alanda bir kaos içine düşmesini sağladılar. Ve Sovyet halkına dayatılan çözüm de, “perestroyka” adı altında Batı’ya toptan teslimiyet oldu. Batı medyası, hem Gorbaçov’u hem de onun çözümünü bir “mucize” gibi sunup dünyayı uyuttular.

Bu noktada, Gorbaçov’un kişisel niyetinin ne olduğunun zerre kadar önemi bulunmamaktadır.  Önemli olan sonuçtur. Ve bu sonucu, Gorbaçov’un Sovyetler Birliğinin dağıldığını açıklamasından sonra kendisine verilen Nobel Barış Ödülü ile çok açık olarak gördü dünya. O yetmedi, konferans başına büyük paralar vererek bir “barış elçisi” pozlarında, büyük Avrupa şehirlerinde dolaştırıp poz verdirdiler. Eğer siz Batılıların suyuna giderseniz, hele de Batı sistemini tehdit eden bir alternatif sistemi kendi elinizle çökertirseniz, bir değil onlarca ödül verirler size.

George H. W. Bush - Mihail Gorbaçov

ESKİ SOVYET VATANDAŞLARININ ESKİYE ÖZLEMİ HER YERDE

Bugün, ziyaret etmek olanağını bulduğumuz Ukrayna, Gürcistan, Letonya, Estonya, Bulgaristan, Hırvatistan, Makedonya, Bosna-Hersek gibi eski Sovyet dönemi ülkelerin halklarından yaşı elliyi aşmış olan hemen herkes, büyük bir özlem ile Sovyet döneminin kendilerine sağladığı, mükemmel olmayan, ama bugünle karşılaştırılınca oldukça tatminkâr bir hayat seviyesini hatırlamaktalar.

Eğer dünya altı aydır Ukrayna-Rusya savaşı ile uğraşıyorsa bugün, bu da Gorbaçov’un dünyaya bıraktığı miraslardan biridir. Sıradan bir evliliğin bile sonuçlanması için, mahkemelerde hakim altı ay bekleme veya uzlaşma dönemi verirken, Gorbaçov, verdiği kararlarla seksen senelik devasa bir ülke olan Sovyetler Birliğinin boşanma sürecini, ağzından çıkan bir sözle sonuçlandırmış ve bölge insanlarının düşman kamplara bölünmesine de sebep olmuştur.

Gorbaçov, Rusya’da genel olarak hiç sevilmezken ve bir kısım Rus siyasetçi tarafından “yabancı ajanı” olarak suçlanırken, Batıda dünyaya barışı getiren adam olarak el üstünde tutuldu. Putin’in politikaları konusunda da, onu diktatörlükle suçlayacak kadar Batı ile aynı eleştirileri yapmaktaydı. Buna rağmen, Sovyetler Birliğinin dağıtılması sonrasındaki ABD üstünlüğünden de, sürpriz olarak bahsedip şöyle demişti: “Amerikalıların çoğu, Soğuk Savaşın bitmesinden sonra bir zafer kazanmış duygusuna kapıldılar ve bu, savaşı bitirmemizle kazandığımız her şeyin yok olması anlamına gelmişti”.

CENAZENİZİN ARKASINDAN AĞIT YAKANLAR, SİZİN KİM OLDUĞUNUZU DA BELİRLER!

Gorbaçov’un dünyamıza bıraktığı mirası, ölümünün ardından kendisi hakkında ağlamaklı övgüler düzen, dünyadaki savaşlardan ve ölümlerden en fazla sorumlu olan bazı politikacıların söylediklerine bakarak anlayabiliriz:

George Bush’un Dışişleri Bakanı olan ve Orta Doğu’daki saldırgan politikaların mimarı olan Condelezza Rice: “O halkına daha iyi bir hayat sağlamaya çalışan bir liderdi”.

ABD’nin eski Moskova Büyükelçisi Michael McFaul: “Gorbaçov fikirlerin ve kişilerin gücüne inanan bir idealisti. Kendisinden öğrenmemiz gereken şeyler var”

İngiliz Başbakanı Boris Johnson: “Putin’in Ukrayna’daki saldırısının olduğu bugünlerde, Gorbaçov’un yorulmadan Sovyet toplumunu açmaya çalışması hepimize bir örnek olmalıdır”.

Tüm bu Batılıların Gorbaçov övgülerine karşılık, Rusya Başkanı Putin, Gorbaçov’un mimarı olduğu Sovyet sisteminin dağıtılmasının, yirminci yüzyılın en büyük felaketi olduğunu ve böylece Rusya’nın dünya üzerindeki büyük güçler arasında haklı olarak alacağı yeri kaybetmesine sebep olduğunu belirterek, Gorbaçov’a olan eleştirisini ifade etmekteydi.

Sonuç olarak, Mihail Gorbaçov, bu dünyayı terk etti. Ama “öteki tarafta”, özellikle de Joseph Stalin’in karşısında ne diyeceğini ve ne hallere düşmüş olacağını hayal etmek bile, insanı dehşete düşürebilir!