Başkanlık, krize davetiye çıkaracak

Türkiye 2014 Ağustos ayından bu yana fiili başkanlık sistemi ile yönetilir hale geldi.

O tarihten sonra Türkiye'nin makro ekonomik dengeleri de bozuldu.

FİİLİ BAŞKANLIK BİLANÇOSU

*Türk lirası, dolar ve avro karşısında yüzde 50'ye varan oranlarda değer kaybetti.

*İmalat sanayi yatırımlarının milli gelir içerisindeki payı geriledi.

*Gerçek işsizlik sürekli artarak tarihi seviye olan 6 milyonu aştı.

*Türkiye'nin döviz açığı milli gelirinin yüzde 45'ine yükseldi.

*Türkiye'nin dış yükümlülükleri milli gelirinin yüzde 70'ine vardı.

*Devletin resmi verilerine göre nüfusun yüzde 70'inin kredi borcu var.

*Ekonominin güvencesi sayılan Merkez Bankası rezevleri 135 milyar dolardan 90 milyar dolara geriledi. Net rezervler 35 milyar dolara indi.

*Enflasyon hedeflenen oranın üstünde kaldı. Bu yıl itibarıyla çift hane gündeme geldi.

*Resmi bütçe açığı yüzde 1-2 olarak açıklansa da bütçe dışı harcamalar yüzde 7'yi buldu.

*Fiili başkanlık döneminde kuvetler ayrılığı zedelenerek hukuk sistemi felç edildiğinden son yıllarda Türkiye'ye konut alımı dışında, istihdam sağlayan doğrudan yabancı yatırım gelmedi.

*Öyle ki son dönemde Türkiye'nin büyük sermayedarları yurt dışı ortaklıklar ve satın almalarla ya kendi sermayelerini garanti altına aldılar ya da medya ve bankacılık gibi siyasetin hedefindeki sektörlerden çıkarak yurt dışına açıldılar.

*Cari açık finansmanı sıcak para girişine bağlı olan Türkiye piyasaları, yabancı spekülatörlerin oyun sahası haline geldi.

*Son olarak krize kısa vadeli çözüm olarak dış kaynak bulabilmek için kamu varlıkları Varlık Fonu ile ipotek altına alındı.

'EVET'İN ACI MEYVELERİ

16 Nisan'da yapılacak Anayasa değişikliği ile Türkiye resmen başkanlık rejimine geçmiş olacak. Ekonomistlere göre, yeni anayasa ile kuvvetler ayrılığı ortadan kalkacağı için Türkiye'nin ekonomisi de şimdiki halinden daha kırılgan hale gelecek, krizden çıkmak yerine yeni krizler tetiklenecek.

*Başkanlık sisteminde yayımlanacak tek bir kararnameyle, kamu kurumlarının KHK ile Varlık Fonu'na bir gecede devredilmesi gibi; vergi borcu olan yurttaşların evi haczedilebilecek, taşıt kredisi olanların aracına el konulabilecek; henüz öğrenci kredisini ödemeyen kişiler bir kararname ile zorunlu işlerde çalıştırılabilecek, kentsel dönüşümde yargı kararları dikkate alınmayarak yurttaşlar evlerinden atılabilecek...

*Doğrudan yatırımcılar, geldikleri ülkelerde kurallar kesin olsun istiyor. Bir günde kural ve kanunların değiştiği ülkelere gitmiyor. Başkanlık sisteminde kararnamelerle sabahtan akşama kanun değişiklikleri yapılabilecek. Bu nedenle Türkiye doğrudan yatırımcının değil, spekülatif sermayenin radarına girecek. Bu da piyasalarda daha çok dalgalanma ve dolar, borsa vurgunlarını artıracak.

*Merkez Bankası'nın ihracat reeskont kredilerinin geri ödemesini sınırlı bir süre TL ile kabul etmesinde olduğu gibi, devlet kurumları aracılığıyla bir takım sermaye çevreleri zengin edilebilecek veya yükleri hafifletilebilecek.

*Millet adına yapılan bütçe geçersiz kalacak. Başkanın yaptığı bütçeyi, milletin meclisi onaylamadığında, bir yıl önceki bütçe devreye girecek. Millete hizmet etmesi gereken bütçe, başkan ve kabinesi tarafından keyfi olarak kullanılacak.

*OHAL döneminde yapıldığı gibi tek bir kararname ile emekçi kesimlerin grev hakkı elinden alınacak. İşçiler haklarını savunamaz hale gelecek. Sendikalar işlevsizleştirilecek.

*Tarım topraklarının toplulaştırılması adı altında tek bir kararname ile köylünün toprağı elinden alınıp, büyük tarım şirketerine verilebilecek.