Başkomutan’a yazılan rapor (2)-(TAMAMI)
İsmet Paşa anlatıyor ki:
“-Düşmanın Filistin- Suriye cephemize karşı kati taarruzunu yapıncaya kadar, 1918 Mart’ından itibaren 6 aylık bir hazırlık bekleme devri geçmiştir. O devir Falkenhayn ile bitmiş son hazırlık Liman Paşa’yla başlamıştır.” Harbin son senesi, cephelerde muharebe eden askerlerin ve orduların ikmalini sağlamak güçleşmiştir... Tarihimizde görülmemiş bir asker firarı devri başlamıştır. Son 6 ay zarfında üç orduya 15 bin tümeni ikmal etmek için belki 10 bin kişi gelmemiştir. (A.g.e.- S. 123) Yıldırım karargâhı esir olmaktan zor kurtulmuştur. Ağustos’ta Fevzi Paşa’nın hastalanması üzerine Mustafa Kemal 7. Ordu’ya komutan tayin edilir. İşte rapor ondan sonra Enver Paşa’ya yazıldı. İsmet Paşa anılarında şöyle anlatır:
“-1918 Ekim nihayetinde Mondros mütarekesi imzalandı... Mütarekeye rağmen Suriye ve Irak’taki düşman hareketleri durmadı (İ.İ Anıları.- s-130-133). Mütareke hükümleriyle bir taraftan memleket içinde devamı olarak silahsız bir halde ateş içine atılmış bulunuyordu. İstiklal Harbi ve Milli Mücadele dediğimiz ölüm kalım savaşında askeri bakımdan Suriye’deki zayiat ile gerçekten güç duruma düşmüş bulunuyorduk. (a.g.e.-132- 133)
‘Hükümetin aczi’
7.Ordu komutanı Mustafa Kemal Paşa ve Gazze, Suriye Cephesi Kolordu Komutanı İsmet Paşa’nın ortak kaleme aldıkları rapor bugün Türkiye’yi ateşin içine atmak isteyenler için bir uyarı niteliğinde. Rapor Halep’ten gönderiliyor. 7 Eylül 1333- (1917) tarihini taşıyan rapor, Başkomutan Vekili Enver Paşa’ya 7. Ordu Komutanı Mustafa Kemal Paşa imzasıyla gönderilmiş:
“-Savaş her milletten olan ahali ve idare arasındaki bağlantı ile sarılmıştır. Evlerinde kalan ahali her noktayı nazardan hükümetten uzak kalmayı yararlı görür bir hale gelmiştir. Çünkü kalan ahali ya kadınlardan, ya acizlerden veya firarilerden ibaret olup çalışma ve iş ürünlerini kendi yaşamalarına yeterli değilken hükümetin emrine ve askeriyeye, onlardan açlık ve ölüm mukabilinde mal ve mülklerini almak ve istemekte daha ziyade ısrarlı ve inatçı olmak mecburiyetindedir.”
Mustafa Kemal Paşa şöyle devam etmektedir: “Ülkeyi idare eden hükümetin aczini ve bir zabıta kuvvetinin mutlak yokluğunu dile getirmekte ve gereksinim derdi ile bütün memurlara ihtikâr ve suistimalden ve memurların keyfine düşkün bir hale gelmesinden ve adliye işlerinin mutlak surette işlememekte olmasından ileriye gelmektedir.”
“-Askeri genel durum savaşın yakın bir gelecekte sona ereceğine işaret etmektedir. Müttefiklerimizin askeri darbelerle düşmanlarımızı barışa zorunlu kılacakları artık bahis konusu değildir. Almanlar özellikle askeri harekâtlarıyla ‘geliniz bizi mağlup ediniz’ esasına bağlanmışlardır.”
‘Gerekenin beşte biri’
“-Ordu savaşın ilk devrelerine nispetle fevkalade zayıftır. Birçok orduların mevcudu lazım olan miktarın beşte biri kadardır. Memleket içinde ikmal ve desteklenmesine çalışılan yegâne orduyu dahi, daha düşmanla bir tek kurşun atmadan, kuvvetli tutmaya imkan bulamıyoruz... Cephelerimizin talep ettikleri gereksinim şudur: Batı’da düşmanla karşı karşıya temas mevcut değildir. Ancak başkentimiz cihan ile olan deniz yolları dolayısıyla en zengin kentimiz bulunduğundan batı cephelerimize düşman tarafından hayati darbelere teşebbüs edilmesi ihtimali mevcuttur... Suriye heyeti umumiyesinin Falkenhayn’a verilemeyeceği meselesinde Almanları kırmak ve onların kuvvet ve gereklerini bir kenara bırakmak gibi kısa bir düşünceye tabii olmadığıma inanmalısınız. İçinde bulunduğumuz bataklıktan Almanlarla beraber kurtulmak zorunlu ise de Almanların bu zaruretten ve savaştan istifade ederek bizi müstemleke şekline sokmak ve memleketimizin bütün imkanlarını kendi ellerine almak siyasetine karşıyım ve devlet ricalinin bu hususta hiç olmazsa Bulgarlar kadar bağımsız ve kıskanç olmalarını lüzumlu görürüm.”
Gazi Mustafa Kemal’in bu tarihi mektubu uzun ama çok önemli ve Suriye’ye karşı yapılacak bir hareketin sonuçlarının ne olacağını ortaya koymakta.
(Kaynak: İ.İnönü’nün Hatıraları, Ek-5 Sayfa: 596-97-98-99-60)