Başlarken

21 Şubat 1973 yılında Filistin kampında İsrail askerlerinin saldırısı sonucu şehit edilen Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi Merkez Komite Üyesi Bora Gözen 32 yaşındaydı.
Onunla birlikte şehit olan TİİKP üyeleri Cafer Topçu 24, Kerim Öztürk 24, Gürol İlban 25, Şükrü Öktü 23, Yücel Özbek 25, Ali Kiraz 24 ve Ahmet Özdemir 27 yaşlarındaydı.
Deniz Gezmiş “Beni onun yanına gömün” demişti. Ece Ayhan’ın unutulmaz şiiri “Meçhul Öğrenci Anıtı”, onun için yazılmıştı. Yıldız Mühendislik ve Mimarlık Akademisi öğrencisi Battal Mehetoğlu Nurcuların yaptığı silahlı saldırı sonucu öldürüldüğünde 22 yaşındaydı.
Orman Fakültesi devrimci öğrencisi Mehmet Cantekin, Ülkücülerin saldırısıyla hayatını kaybettiğinde 21 yaşındaydı.
17 Temmuz 1968 gecesi polisin Gümüşsuyu öğrenci yurduna baskında yaşamını yitiren Vedat Demircioğlu 25 yaşındaydı.
Mehmet Fatih Öktülmüş, Türkiye İhtilalci Komünistler Birliği (TİKB) davasından cezaevindeyken 1984 ölüm orucunda hayatını kaybettiğinde 35 yaşındaydı.
TİKB kurucularından Osman Yaşar Yoldaşcan polis tarafından öldürüldüğünde 31 yaşındaydı.
Kanlı Pazar’da (1969) öldürülen Ali Turgut Aytaç 37 yaşındaydı…
Soner Yalçın, “Devrimci Portreler” kitabımızın “Önsöz”ünde şöyle yazmıştı:
“Taylan Özgür vurup öldürdüklerinde 21 yaşındaydı...
Deniz Gezmiş’i astıklarında 25 yaşındaydı...
Hüseyin İnan’ı astıklarında 23 yaşındaydı...
Yusuf Aslan asıldığında 25 yaşındaydı...
Mahir Çayan’ı vurup öldürdüklerinde 27 yaşındaydı...
Sinan Cemgil’i vurup öldürdüklerinde 27 yaşındaydı...
Kadir Manga vurulup öldürüldüğünde 24 yaşındaydı...
Cihan Alptekin’i vurup öldürdüklerinde 25 yaşındaydı...
Hüseyin Cevahir’i vurup öldürdüklerinde, 26 yaşındaydı...
Ulaş Bardakçı’yı vurup öldürdüklerinde 25 yaşındaydı...
Ömer Ayna’yı vurup öldürdüklerinde 24 yaşındaydı...
Koray Doğan’ı vurduklarında 25 yaşındaydı...
Alpaslan Özdoğan’ı vurduklarında 26 yaşındaydı...
İbrahim Kaypakkaya’yı işkencede öldürdüklerinde 24’ündeydi...”
Bu düzen, bağımsızlığa ve özgürlüğe âşık gençlerimizi hiç sevmedi.
Vurdular, kırdılar, öldürdüler.
“İnsan Manzaraları” onlar için yazıldı. Onları yakından tanıtmaya, çalışacağız. Onları tekrar hatırlayacağız.
Yalnızca onların değil.
Bir de karşı tarafın.
Bağımsızlık, devrim ve sosyalizme düşman gericilerin ve döneklerin kimliklerini de teşhir edeceğiz.
“İnsan Manzaraları” FETÖ ile mücadelenin merkezinde olacak.
“İnsan Manzaraları” ile her hafta Cumartesi ve Pazar günleri Aydınlık’ta buluşacağız.
“İnsan Manzaraları”na ilk haberimizle başlayalım.

KEDİCİK OPERASYONUNU YAPAN SEZER AKTARDI

Dönemin Mali Şube Müdürü Furkan Sezer, mağdurların avukatı Eser Çömlekçioğlu ve örgütün çökertilmesinde payı olan eski örgüt üyesi Özkan Mamati, Sözcü TV’de İpek Özbey’e çok konuşulacak açıklamalarda bulundular.
İpek Özbey’in Adnan Oktar suç örgütüne yönelik operasyonu yürüten Furkan Sezer ile yaptığı program çok ilgi çekti. Sezer, örgütle bağlantılı bir Dışişleri Bakanı’ndan söz etti. Ancak adını vermedi.
Dönemin Mali Şube Müdürü Furkan Sezer, “Böyle bir suç örgütü Cumhuriyet tarihinde yok. Adnan Oktar bugün cezaevinden çıksa, örgüt 24 saatte eskisinden daha güçlü olur." dedi.
Adnan Oktar Suç Örgütü'nün, bir örgütte bulunabilecek en fazla suç türüne sahip olduğunu belirten Sezer, “Cinsel istismar var, tehdit var, evrakta sahtecilik var, kara para aklama var, çocuğun cinsel istismarı var, 6136 sayılı kanununa muhalefet var, var da var… Böyle bir suç örgütü Cumhuriyet tarihinde yok.” ifadelerini kullandı.

ESKİ BİR BAKAN

Sezer, eski bir bakanın örgüte bilgi sızdırdığını söyledi.
“Dosyada var… ‘Adliyede sizinle ilgili bir hazırlık süreci var, süreç yürüyor, dikkatli olun, Hocamızı uyarın” diye bilgi veren bir Bakan.
Sezer’in adını vermediği bakanı biz açıklayalım: Eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış!
Yakış’ın adını ilk kez, Hakan Erol, Kırmızı Kedi Yayınları’ndan çıkan “Turnike” adlı kitabında yazmıştı.
“Turnike”de Yakış şöyle anlatılıyordu:
“Şimdi bu noktada çok kritik başka bir konuya değinelim…
“Polisin ele geçirdiği dijital verilerde 17-25 Aralık’a dair belgeler ortaya çıkıyordu.
“Bu belgelerde Ankara’da siyasi partiler arasında kulis yapmasıyla bilinen, milletvekili eşi Fatma Ceyda Ertüzün ile AKP’nin kurucuları arasında yer alan ve AKP hükümetinin ilk Dışişleri Bakanı olan Yaşar Yakış arasında bir e-posta alışverişi görülüyordu.
“İki kişinin e-posta alışverişinden doğal ne olabilir ki, diye sorulabilir…
“Evet, ancak bu e-posta trafiği hiç de göründüğü kadar masum değildi.
“Şöyle ki…
“17-25 Aralık operasyonundan yaklaşık üç ay önce…
“Tarih 5 Eylül 2013…
“Ceyda Ertüzün, Yaşar Yakış’a bir e-posta gönderiyordu. E-postada, Council on Foreign Relations (CFR) toplantısında Yakış’ın konuşmacı olması isteniyor ve bunun için uygun tarih aralıkları soruluyordu.”
CFR, ABD’nin küresel çapta hak ve çıkarlarını gözeten dünyaya ekonomi-politik ve yön vermeye yönelik faaliyetler gösteren örgüt.
Devam edelim…
“Yakış, Ertüzün’ün e-postasına verdiği yanıtta, başka toplantılarından bahsederek yoğunluğunu aktarıyordu. Bir süre devam eden bu yazışmalarda, tarih konusunda anlaşma sağlanamayınca, Yakış, ‘Beni bu program için mazur görmenizi rica ediyorum’ mesajını gönderiyordu. “Ertüzün tam da bu noktada çok kritik sözler sarf ediyordu:
“Ertüzün, ‘Sayın Bakanım acil cevap lütfen’ konu başlığını taşıyan e-postasında, “Sonbaharda Türkiye’de beklenen kalkışmadan evvel bu seri toplantıları yapmamız çok faydalı olacaktır” ifadelerini kullanıyordu.
Ceyda Ertüzün, 17-25 Aralık’tan 3 ay önce “kalkışma”dan söz ediyordu!

Yarın: Dingili Kırık Adam: Cengiz Çandar