Başrollerinde Pentagon’un oynadığı 100 yıllık bir film: Hollywood

Bugün okuduk haberlerde, Tom Cruise’nin başrolündeki Top Gun: Maverick; dünya çapında, 3 ayda 1.3 milyar dolar hasılat yapmış. Yani millet akın akın sinemalarda Top Gun ve Tom Cruise’yi izlemiş belli ki. Türkiye İhracaatçılar Meclisi’nin rakamlarına baktım ve ne buldum? Bu sene, 1 Ağustos 2022 gününe kadar yurtdışına gönderdiğimiz tüm sebze ve meyveler için Türkiye’ye ödenen para, sadece Top Gun filminin son 3 ayda yaptığı toplam hasılat ile aynı miktarda. Yani milyonlarca çiftçimizin alın teri, bir Tom Cruise filmi kadar etmekte!

Geçen haftalarda yayınladığımız bir yazımızda, Tom Cruise’nin yıldızlığını yaptığı, Top Gun: Maverick adlı filmin, Pentagon tarafından nasıl propoganda aracı olarak kullanıldığını anlatmaya çalışmıştık. Yazımızın sonunda da, bu propaganda faaliyetlerinin Hollywood eliyle yürütülmesinin tarihinin 1927’ye kadar gittiğini belirtip, bu tarihten kesitler vereceğimizi belirtmiştik. Bu yazımızda ise, Pentagon’un Hollywood gibi bir eğlence sektörünü nasıl tepe tepe kullandığını ve sadece ABD izleyicilerini değil, tüm dünyadaki insanları militarizm konusunda nasıl etkilediğine değineceğiz.

Kısaca Pentagon diye bilinen ABD ordusu, en iyi film dalında ilk Akademi Ödülü'nü kazanan Wings'i üretmeye yardım ettiği 1927'den beri, Hollywood film yapımcılarıyla çalışıyor. Pentagon'un Hollywood filmlerini kendi amacı doğrultusunda kullanmasının ilk aşaması, yirminci yüzyılın ilk üç çeyreğinde özellikle çocuklara yönelikti. Bununla, ileride askeri okullara ve savaş makinalarına asker adayı yetiştirmek hedeflenmekteydi. Örneğin, 1950'lerde ordu, Lassie ile yeni askeri teknolojiyi vurgulayan şovlarda çalıştı ve biri ilk nükleer denizaltıyı gezen çocukları gösteren Mickey Mouse Kulübü için “Fare temalı eşyalar dizisini” üretti. Araştırmacı gazeteci David Robb'un keşfettiği gibi, bir Pentagon notu, çocuk odaklı medyanın “nükleer donanmayı yepyeni bir nesile tanıtmak için mükemmel bir fırsat olduğunu" belirtmişti.

KOVBOY JOHN WAYNE, VİETNAM’A DA GİDER!

Çocukları hedefleyerek başlayan bu propoganda stratejisi, nihayetinde 1968'de Pentagon'un, John Wayne'in kovboy çekiciliğini yetişkinlere yönelik, Vietnam Savaşı yanlısı bir mesajla birleştiren bir film olan Yeşil Bereliler'e imza atmasıyla zirveye ulaştı.

1970'lere gelindiğinde, zaten her akşam haberlerinde, ya da sabah gazetelerinde sürekli olarak işlenen Vietnam savaşı hikayelerinden bıkmış olan halk ilgi göstermeyeceğinden dolayı, Pentagon’un Hollywood faaliyetleri çok azalacaktı. Ancak film dünyasının en önemli yayın organlarından biri olan Hollywood Reporter'a göre, Reagan başkanlığının artan militarizmine paralel olarak, 1980'ler “Hollywood yapımcılarının askeri tesislere erişim talebinde ve ordu hakkında yapılan film, TV programları ve ev videolarının sayısında istikrarlı bir büyüme gördü.”

Bu askeri tesislere ve araçlara film yapımcıların erişimi için, Pentagon giderek artan bir bedel istemeye başlamıştı. Elbette, Pentagon film ofisi, çekim için başvurulan senaryoları en ince ayrıntısına kadar inceleyip, mutlaka ABD askeri gücünün ve faaliyetlerinin olumlu ve çok güçlü gösterilmesinden emin olmak istemekteydi. Bunu sağlamak için de gerektiğinde filmdeki diyaloglara ve sahnelere müdahale etmek yetkisini de talep etmekteydi.

ORDUYU YÜCELTMEYEN SENARYOYA VEDA EDEBİLİRSİNİZ!

Bu, film endüstrisinde gerçek bir sır da değildi. Kanada’da yayınlanan MacLean dergisinin 1986’daki bir raporunda belirtildiği gibi, “Askeri yetkililer, film şirketi yöneticileri kendilerine izin istemek için geldiklerinde, silahlı kuvvetlerin filmde yeterince kahramanca tasvir edilmediğini hissetmeleri halinde, taleplerin reddedildiğini kabul etti.”

Yine Hollywood’un en önemli dergilerinden biri olan Variety’nin, 1994 tarihli bir hikayesinde, Pentagon'un resmi Hollywood bağlantısı olarak bilinen Phil Strub adlı yetkili, bunu daha da açık bir şekilde ifade etti: "Onay için kullandığımız ana kriterler ... önerilen üretim orduya nasıl fayda sağlayabilir ... orduya asker bulmakta yardımcı olabilir mi, ve mevcut askeri politika ile uyumlu mu?”

Pentagon-Hollywood komplosu, 1986'daki Top Gun ile “bir kilometre taşı” oluşturacaktı. Bu film, ordunun faaliyetleri hakkında en basit bir soruyu bile sormayı akıl edemeyen yeni-yetmelere yönelik, ABD Deniz Kuvvetleri'nin “en iyinin en iyisi” sloganı ile başarılı bir şekilde kitlelere sunuldu. Ünlü şarkıcı Kenny Loggins'in dayanılmaz derecede akılda kalıcı “Tehlike Bölgesi” şarkısına ayarlanmış olan filmin tek teması, Maverick'in babasının 1960'larda kaç tane Vietkong uçağını havaya uçurduğu ve Maverick'in ölen arkadaşının intikamını alıp alamayacağı idi.

BİR FİLM SETİ OLARAK PENTAGON

Filmin göz kamaştırıcı karakterleri ve hikayesi tesadüf değildi. Senaryo, her türlü donanıma tam erişim karşılığında, Pentagon yetkilileri tarafından şekillendirildi. Filmin Pentagon’a ödenen faturası, ABD’li vergi mükelleflerinin cebinden film şirketlerine mali bir destek sayılabilecek bir ucuzlukta idi. Maclean dergisine göre, Hollywood’un Paramount Pictures şirketi, Top Gun filminin askeri sahnelerini kendisinin finanse etmek zorunda kalması durumunda stüdyoya mal olacağından çok daha az bir miktarı, “savaş uçağı ve uçak gemisi kullanımı için 1.1 milyon dolar” ödedi.

Bu havuç-sopa dinamiği, hevesli film yapımcılarına yeterince zorlayıcı değilmiş gibi, 1980'lerde Pentagon, senaryolar daha başlangıçta hazırlanırken, yazımda birlikteliği içerecek şekilde “işbirliği” tanımını genişletti. Yeni süreci açıklayan bir askeri yetkili, ”böylece yazarlar bilmedikleri askeri konularda aptalca şeyler yazmaktan kurtulmuş oluyorlar" dedi.

Askeri yetkilinin bahsettiği "aptalca şeyler“, elbette ki ”ordunun sevmediği şeyler" için bir örtmeceydi ve kısa süre sonra Pentagon liderleri, donanmanın gereçlerinin Hollywood’da kullanılması konusunda açıkça tehdit mesajları da vermeye başlayacaklardı. Pentagon yetkilisi “Donanmadan tam işbirliği istiyorsanız, önemli miktarda gücümüz var, çünkü bu bizim gemilerimiz, bu bizim işbirliğimiz. Ayrıca senaryo bizim onaylayacağımız nitelikte olana kadar da üretime geçemezsiniz” gibi tehditler savurmaktaydı.

1980’LERDEKİ TOP GUN’DAN 2022’DEKİNE AYNI AMAÇ

Pentagon onaylı Top Gun'ın gişe başarısı ile birleşen bu cesaretli Pentagon tutumu, 1980'lerde stüdyoları askeri talepleri kabul etmenin ve dolayısıyla daha militarist filmler çekmenin, başarı için garantili bir formül olduğuna ikna etti. Sonuç olarak, Top Gun'ın piyasaya sürülmesi ile, Körfez Savaşı'nın başlangıcı arasındaki kısa sürede, Pentagon’un resmi yardımı ve onayı ile yapılan Hollywood filmlerinin sayısı dört katına çıkacaktı. Ve gerek bu filmler, gerekse bu filmlerin video-oyun ve kitap uzantılarının hemen hepsi yeni-yetme gençlere yönelik olacaktı.

Pek çok aile, bu kadar apaçık bir Pentagon-Hollywood komplosuna itiraz etmiş olsa da, çoğunun bunun gerçekleştiğinden haberi bile olmuyordu. İkinci Dünya Savaşı sırasında, Hollywood yönetmenleri tarafından yapılan, ve Pentagon tarafından finanse edilen savaş haberlerinin aksine, 1980'lerden sonraki film yapımcıları, neredeyse hiçbir zaman izleyicilere askeri sübvansiyonlu ve propoganda malzemesi olan film yaptıklarını söylemiyorlardı. İzleyiciler ise, sinema salonlarına oturduklarında, tamamen ticari bir ürün izlediklerini düşünmekteydiler.

“Hollywood Operasyonu” adlı çok önemli kitabında, filmler ve silahlı kuvvetler arasındaki bağları inceleyen gazeteci David Robb, “Pentagon belgeleri, bu filmlerle, çocukları gelecekteki askerler olmaya hedefledikleri ifadelerle doludur" diyor. “Bu filmleri izleyen çocuklar ve insanlar bunun ordu için bir reklam olduğunu bilmiyorlar.”

İLK TOP GUN FİLMİ, ASKERLİK BAŞVURULARINI YÜZDE 400 ARTIRMIŞTI!

Askeri-eğlence sektörünün kısa vadeli başarılı etkisi, 80’lerin gişe rekorları kıran filmler ile ilişkili askere başvuru artışlarında görülecekti. Sadece bir örnek olarak, ilk Top Gun filmi piyasaya sürüldüğünde, askerliğe başvuruda yüzde 400 artış oldu. Bunu farkeden ABD deniz kuvvetleri yetkilileri, sinema salonlarında askerliğe başvuru masaları kurmakta geç kalmadılar.

Bugün Pentagon, Hollywood'a militarizm için her zamanki kadar cazip destekler sağlarken anti-militarizme karşı her zamankinden de fazla ceza veriyor. Yeni neslin fazla sevmediği askeri filmlere alternatif olarak, eski militarist filmler, Pentagon’un da desteği ile kablolu TV’lerde ve alternatif medyalarda gösterime sokulup, bu militarizmin genç kuşaklara da ulaşabilmesi teşvik ediliyor.

Militarizmi destekleyen filmlerin yüksek sayısına karşılık, anti-militarist mesaj taşıyan filmlerin sayısı oldukça sınırlı kalmakta. Bunun sebebi, “Kızıl Ekim Avı” filminin yönetmeninin belirttiği gibi, bu yeni gerçeklik, seksenli yıllarda film stüdyoları senaryo yazarlarına ve yönetmenlere, “ordunun işbirliğini almalarını ya da film yapmayı unutmalarını" söylemesi ile ilgili. Elbette bunun sonucu olarak da, bu yönelim bütün bir senarist kuşağı içinde, militarizm yanlısı bir otosansür için sinsi bir baskı yarattı.

David Robb, Hollywood Operasyonu adlı eserinde, ”Ordunun yardımına ihtiyacınız olacağını ve senaryonuza bakacaklarını bildiğinizde, onları en baştan mutlu etmek için gerekeni yazıyorsunuz" diye belirtmekte bu oto sansür eğilimlerini.

BU FİLMLERDEN İLHAM ALAN GENÇLERİ SAVAŞA VE ÖLÜME GÖNDERMENİN KOLAYLIĞI

Pentagon'un son otuz yılda onayladığı filmlerin savaş yanlısı eğilimini ve aynı zamanda reddettiği savaş karşıtı filmleri örnek gösteren Robb, 1980'lerdeki Pentagon-Hollywood birlikteliğinin ölümcül mirasını özetleyen çok önemli bir insani soruyu ortaya atarak, özelllikle ABD halkının bu konuda iyi düşünmesi gerektiğini ifade etmektedir:

“Irak'ta öldürülenlerden kaç tanesi çocukken böyle bir film izledikleri için orduya katıldı acaba? Ölen Amerikalılardan kaç tanesi, ordunun gerçekte olduğundan daha iyi görünmesi için, Pentagon’un senaryonun içeriğini manipüle eden sahnelerin arkasında olduğunu bilmeden, gördükleri bir film yüzünden orduya katıldı? Irak’ta savaşa gittiklerinde ise, artık bunları düşünmek için çok geç olacaktı ve Irak’taki manzara hiç de filmlerdeki gibi muhteşem değildi”