Batı Asya'da yeni durum
Basında son günlerde ABD'nin Basra Körfezi'nde üslerini arttırdığına vurgu yapılıyor. Bu yığınağın hedefinin zengin petrol ve doğalgaz yataklarını denetim altında tutmak olduğu belirtiliyor. Tabii, hedefi bundan ibaret değil. Aynı zamanda tüm Batı Asya'yı kuşatma stratejisinin güneyden bir uygulaması.
Bu süreç yaşanırken, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Veliaht Prensi Türkiye'yi ziyaret ediyor, iki ülke arasında 9 maddelik ve 10 milyar dolarlık anlaşma yapılıyor. Kısa bir süre sonra Cumhurbaşkanı'mız Katar'ı ziyaret ediyor. Aynı gün BAE Ulusal Güvenlik Danışmanı Şeyh Tahnun bin Zayed Al Nahyan Tahran'da ve Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile görüşüyor. BAE Dışişleri Bakanı da 9 Kasım'da Suriye'yi ziyaret etmiş ve Beşar Esad'la görüşmüştü.
Bu arada, bugüne kadar BAE ile aynı ABD saflarında yer alan Suudi Arabistan da, Irak arabuluculuğunda İran'la temas halinde bulunuyor. Suudi Arabistan yetkililerinin önümüzdeki günlerde Katar'ı ziyaret edecekleri de açıklandı. Suudi Arabistan, BAE, Mısır ve Bahreyn'in dört yıl önce Katar'la ilişkilerini kestiklerini de hatırlatalım.
Bu tablo, Batı Asya'daki ABD Cephesi'nin dağıldığının somut ifadesi. Çünkü, bütün tehditlerine rağmen, ABD Emperyalizmi çöküyor. Gelişen ve gelişmekte olan ülkelerin Atlantik Sistemi'ne karşı Asya merkezli işbirliği ihtiyacı Batı Asya'da da güçlü bir şekilde kendini gösteriyor.
Aynı günlerde İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Yönetimi liderleri Kudüs'te bir araya geldiler ve Türkiye'ye karşı açıklama yaptılar. Artık Doğu Akdeniz ve Batı Asya'nın tamamında ABD adına sadece İsrail, Yunanistan, GKRY ortaklığının kaldığını söyleyebiliriz. Bölge ülkelerinin tamamı Asya merkezli işbirliğinde buluşuyor.
Şimdi bu işbirliği ortamını, ABD Emperyalizmi'ne karşı, Karadeniz'den Akdeniz'e ve Basra Körfezi'ne kadar, O'nun tehdidi altındaki tüm ülkelerle güçlü bir ittifaka dönüştürmenin tam zamanı. Burada da Türkiye'ye çok önemli öncü görev düşüyor.