Batı dayattı faiz 500 baz puan arttı
Ekonomide kırılganlık yüksek.
Seçim sonrası ne olacak kaygısı yaşanıyor.
Bu da vatandaşı altın ve dolara yöneltti.
Döviz kurları hareketlendi.
Alım satım arası fark büyüdü.
Merkez Bankasının müdahaleleri…
Ciddi rakamlar konuşuluyor.
Ama çok etkili olamadı.
İşte bu koşullarda “faiz silahı” (!) çekildi.
GELİŞMELER
Türkiye faiz artışını tartışıyor.
Seçim sonrası bekleniyordu.
Ancak dayanılamadı.
Bu noktaya nasıl gelindi?
Kısaca özetleyelim:
Beklenti anketinde çıkan eğilim…
Faizler sabit kalacaktı.
Ama yabancılar bastırıyordu.
Uluslararası finans kuruluşları…
Açıkça faiz artışı istiyordu.
Bazıları rakam bile verdiler:
Deutsche Bank: 500 baz puan.
JPMorgan: 500 baz puan.
Bank of America: 300-500 baz puan.
Morgan Stanley MB’nin faiz indirimini ana senaryodan çıkardı.
HSBC: Riskler arttı.
LONDRA
Londra finans kuruluşları da devredeydi.
“500 baz puan yetmez.
700-1000 baz puanlık artış olmalı” dedi.
İş giderek ciddileşiyordu.
Merkez Bankası “nas” dinlemedi.
Uluslararası mafyalaşmış finans kuruluşlarının taleplerine boyun eğdi.
Faizleri onların istekleri doğrultusunda yükseltti.
500 baz puanlık artış yaptı.
Ayrıca önünü de açık tuttu.
Artı-eksi 300 baz puan.
Artış 800 baz puana kadar yükseltilebilecek.
Londra finans çevrelerinin talebi…
O da dikkate alındı.
VERİLEN MESAJ
Faiz artışı ekonomiyi kurtarır mı?
Çok zor…
Neoliberal politikaların sonucu ortada.
İçinde bulunduğumuz krizin nedeni…
Alınan karar “günü kurtarma” çabası.
Bu arada yabancılara şu mesaj veriliyor:
“Seçim etkilemez.
Biz buradayız.
İstediğiniz politikaları kararlılıkla uygulayacağız.”
Tek dert sıcak para.
Ama unutmayalım…
Sıcak para dolar bazında yüzde 25-30 kazanma garantisi görmezse gelmez.
FAİZİ KİM ÖDEYECEK?
MB politika faizi yüzde 50+3 oldu.
Bileşik faiz yıllık yüzde 65’lere geliyor.
Peki bu yüksek faizi kim ödeyecek?
Belli değil mi?
Vatandaşın sırtına yıkılacak.
Geçmişte yaşadıklarımız…
Aynı filmi yeniden izliyoruz.
SEÇİM SONRASI
Bu daha başlangıç.
İstenilenlerin arkası da gelecek.
Seçim sonrası beklenenler…
Birçok üründe vergilerin artırılması.
Vergi muafiyetlerinin kaldırılması…
Diğer bir ifade ile krizin halkın sırtına yüklenmesi…
Sonuç:
Büyümenin düşmesi, işsizliğin artması.
Halkın alım gücünün iyice zayıflaması.
SİYASİ TALEPLER
Sadece bunlar mı?
Batı’nın talepleri bitmeyecek.
Sırada swapların açılması var.
Türkiye dış müdahalelere açık hale getirilecek.
Arkasından siyasi talepler…
“PKK’ma, FETÖ’me dokunma.”
“Suriye’de PKK devletçiğini kabul et.”
“Kıbrıs’ta iki devletten vazgeç.”
“Rusya, Çin, İran’la, … ilişkini kes.”
“Doğu Akdeniz’i bize bırak.
…”
SİSTEM İÇİ ÇÖZÜM
Tüketim kısılmaya çalışılıyor.
Harcamalar engellenmek isteniyor.
Dar gelirlilerin taksitleri…
Onlar da hedefte.
Bunun sonucu belli.
Kredi kartları şişecek.
Asgari limitten ödemeler…
Geri kalanına ayda şimdilik yüzde 5 faiz.
Yıllık yüzde 70-80’i bulur.
Yoksullar bankaların tuzağına düşecek.
İktidar sistem içi çözüm arıyor.
“Çatal kazık” durumu var.
Oysaki krizi yaratan sistemin kendisi.
Üretim devrimi dışında çıkış yok.