Batı Türk kebabı değil de Kürt kebabı yiyecekmiş!!

“İsveç ve Finlandiya, önemli üye devletlerin 'son derece güçlü' desteğine sahip ve bu ülkelerle iyi ilişkileri sürdürmek Türkiye'nin çıkarına olur”...
Bu İsveç'ten Türkiye'ye mesaj.
Ayağını denk al, sonun fena olur diyor.
Finlandiyalı milletvekili, Türkiye Finlandiya'nın NATO teklifini onaylayana kadar Türk kebaplarını yemeyelim, Kürt kebaplarını yiyelim önerisinde bulunmuş.
Komik mi?
Acıklı.
Batı çok acıklı durumda.
ABD'de çok da olmasa bazı bağımsız, eleştirel medya kuruluşları vardır. Yalnız içerikleri sansürlenmez. PayPal, ABD emperyalizmine karşı haberler yapan Consortium News'in hesabını herhangi bir ön bildirimde bulunmadan, yasal süreç başlatmadan ve hiçbir açıklama yapmadan iptal etmiş.
Ana sayfalarındaki sarı PayPal bağış düğmesine tıklayınca artık şu mesajı veriyor:
PayPal, CN'ye şöyle bir e-posta gönderiyor:
“Artık PayPal kullanamazsınız… Hesabınızda Kullanıcı Sözleşmemizle tutarsız bir etkinlik fark ettik ve artık size PayPal hizmetleri sunmuyoruz… Potansiyel riske maruz kalma nedeniyle hesabınızı kalıcı olarak sınırladık. Artık hesabı herhangi bir işlem için kullanamayacaksınız.”
Mesajda "PayPal bakiyenizdeki tüm para 180 güne kadar tutulacak" ve ardından "varsa, kalan parayı nasıl çekeceğiniz konusunda size e-posta göndereceğiz" yazıyor.
Rusya'ya yaptırımlar elbette daha berbat.
Kafalarına estiği gibi o “demokrasinin beşiği” ülkeler mallara el koyuyorlar.
Tam baş kesen.
Ne yasa var ne kural.
Yaptım oldu.
Eskiden kitabına uydurup haydutluk yaparlardı. Şimdi açık açık.
Nereye varacak...
Filmin sonunu merak ediyorum.
İzliyoruz.

Atatürk Havalimanı'nın yeşil alan olmasına bütün entel-danteller de dahil muhalefet kendi çalınan projeleri olmasına karşın şiddetle karşı çıkıyorlar....

Yok böyle olmayacak.
Yazma keyfimi bile kaçırıyorlar.
Az daha bırakıyordum.
Oysa bizde hayat var.
Geçen hafta Çanakkale'de Üretim Kurultayı'ndaydım. O yetmedi. Yeni Ufuklar'da Çanakkaleli Ziraat Mühendisi ve üretici Musa Uzun'la konuştuk.
Çiftçilerimizle konuştuk.

ÇİFTÇİYE KIZ VERMEZ OLDULAR

“Genç bir kızımız nişanlanmış” diye söze başladım.
Soruyorlar “hayırlı olsun... damat ne işi yapıyor??”
-Çiftçi!
-Ha aa işsiz yani...
Eskiden meraklı teyzeler hemen atılırdı
-Hmmm kaç baş hayvanı var... küçük baş mı... büyük baş mı... kaç dönüm arazisi var...
E eee toprak bu. Bakarsan bağ olur... baktırmazsan böyle.
Ne oldu bize?
Çiftçimize... üreticimize... sanayicimize... ne oldu? Türkiyemize ne oldu.
Türkiye 87’lere kadar kendi kendine yeten ülkelerden biriydi.
Şanslı ülkeyiz. Her yerden bereket fışkırıyor.
Çanakkale domatesi.
Çanakkale'nin sardalyası... böreği... çöreği...
Sütü... peyniri...
Çanakkale’nin turizmi de bir başka.
Kongre turizminden sağlık, gurme, tarih, kültür, sanat turizmine kadar daha ne istersiniz!
Bilim insanı, aydını, sanatçısı...
Öğrenciler diyor ki “Çanakkale’yi yazdım... yaşamak çok kolay...”
Öyleydi...
Sorunları nasıl çözeceğiz.

Geldik Vatan Partisi'nin Ekonomi Siyasetleri Bürosu toplantısında konuştuk.
Zor değil. İki aylık, bir yıllık, üç yıllık plan ve program.
Ama koşulu var.
Türkiye Yükselen Asya’nın lider ülkesi. Genç, dinamik, üretici.
Kararlar bundan sonra Ankara'dan verilir!
İşte o kadar.
İşte öyle bir Ankara. İlacından.. gıdasına.. gübresine... enerjisine... komşusuna kadar!
İşte bundan bu kadar üzerimize geliyor.
Dengeler değişti. Dünya ekonomisinin kalbi artık Asya'da atıyor. Bir de bunlar birleşirse bizi kapıdan bacadan sokmazlar diyorlar.
İsveç NATO'ya girecekmiş de, bizi tehdit ediyor..
Finliler, artık neyse o... buralarda yatıp kalkıyorum bilmiyorum... “Kürt kebabı” yiyeceklermiş...
Kürtler ve Türkler onlara hadlerini bildirecek.
Üretecekler.
Hem de ne kebaplar!
Bakın onu çok iyi biliyorum.
Bugün Adana'da, üretimin başkentlerinden birindeyim.
Pazar akşamı İstanbul'da çek mağdurlarıyla program yapacağım.
Zorlukları aşa aşa geleceğiz.
Onlarda çanlar daha hızlı çalıyor.
Yürekleri ağızlarında.
Büyüklük bizde kalsın.
Bizi izlesinler.
Çare var.