Baykal, Başbakan’ı mektupla uyarmıştı-(TAMAMI)

Hemen hergün şehit haberleriyle içimiz yanarken, AKP ve CHP Meclis’te yeni açılımlar için kapı aralama telaşında. Daha iki gün önce Dağlıca’da 8 askerimiz şehit oldu, 16 askerimizi yaralandı. İçimiz yanıyor, ama hala bu Kürt açılımının ne meret şey olduğunu anlamakta güçlük çekiyoruz.

PKK’nın ikinci adamı Karayılan Kandil’den “Muhatap İmralı’dır. Onunla müzakereye başlayın. Bizim elimizde bir şey yok!”, PKK’nın Meclis’teki siyasal uzantısı da Meclis kürsüsünden “Özerklik de yetmez. Biz Anayasada kimlik isteklerimizin yerine getirileceğine dair söz aldık” demedi mi?

Bu tarafta ise Bay Kılıçdaroğlu işi “Akil Adamları toplayarak çözeceğini söylerken, ortağı Sayın Başbakan da, “Silahlı terörle mücadele onun silahsız uzantısıyla müzakere” diyor. Yeni açılımlar başlarsa sakın şaşırmayın. Belli ki; Askerin yapamadığı yumuşak inişi siviller yapacak. Şimdi tasa MHP, o ikna edilirse sorun çözülecek. Ortada yol haritası yok. BDP Genel Başkanı: “Oslo’da bunlar yapıldı diye biliyorduk” diyerek boyun kıvırıyor. Leyla Zana, ABD’lilerle konuştuktan sonra Jean D’arc gibi ortalara çıktı: “Öcalan’a ev hapsi. Kürt halkına özgürlük. Bunları ise sadece Sayın Başbakan gibi karizmatik bir insan yapabilir!” Bazı AKP’liler zil takıp oynadı, Zana’ya alkış tuttu.

Demedim mi nazlı yarim ben sana?

2009 yılında eski CHP Genel Başkanı bugünleri öngörerek Başbakan’a Kürt açılımları konusunda uzunca bir uyarı mektubu yazmış. Açılımların muğlak olduğunu anlatmış: CHP Eski G. Başkan Yard. Onur Öymen o mektubu açıkladı. Mektubun sadece bir özetini verelim ve soralım: Demedim mi nazlı yarim ben sana?

Mektubun her paragrafı Sayın Başbakan diye başlamakta; İşte o kapsamlı mektuptan can alıcı bir kısım: “Biz, açılım politikanızı, etnik ayrımcılığı teşvik eden, toplumda etnik sorgulamayı tahrik eden, insanların yaftalanmasına yol açan, ayrıştırıcı, sakıncalı bir politika olarak değerlendiriyoruz. “Açılım Politikası”nın terör örgütünü muhatap haline getirdiğini, bölgedeki etkisini ve gücünü arttırdığını görüyoruz. Gene bu politikaların, yurdun dört bir köşesinde çevresiyle uyum içinde yaşayan Kürt kökenli vatandaşlarımızı huzursuz etmeye başladığını hissediyoruz. Bu politikanızın etnik ayrımcılığı milli eğitime taşıyarak çok tehlikeli bir süreci harekete geçireceğini görüyoruz. Bütün bunların çağdaş demokrasi anlayışı ile bir ilişkisi olmadığını da biliyoruz. “Anaların gözyaşını dindireceğiz” söylemiyle bu milleti etnik bölünmeye tabi tutma politikasının haklı kılınamayacağının da farkındayız. Bu nedenlerle çok önemli tutarsızlıklar, çelişkiler, belirsizlikler içeren, tehlikeli tuzaklar barındıran bu “Açılım Politikası”nda hiçbir şekilde sizinle birlikte olmayacağımız çok açıktır.”

Görüşmemiz kayda geçirilsin

Baykal Başbakan’a görüşme çağrısında da bulunuyor; “Bununla beraber mektubunuzdaki isteminiz doğrultusunda bu konuları daha kapsamlı ve daha ayrıntılı bir değerlendirmeye tabi tutabilmek amacıyla, sizinle CHP Genel Merkezinde, baş başa, ikili bir görüşme yapmaya hazırım. Ülkemizde bundan sonra yaşanacak gelişmeler açısından belki de bu değerlendirmelerimiz tarihi bir belge niteliğini de taşıyabilecektir. Milletimizin geleceği ile ilgili bu temel konuda, vatandaşlarımızın, bizim değerlendirmelerimizi birlikte dinleyerek, doğru bilgilenme ve doğru karar alabilme hakkına da saygı göstermeliyiz. Bu nedenlerle ne zaman ve nerede yayınlanacağına birlikte karar vermek üzere, görüşmemizin bir televizyon ekibi tarafından kayda geçirilmesinin yararlı olacağını sizin de takdir edeceğinizi umuyorum. Önümüzdeki bir hafta içinde, bir gün önceden bildirmeniz halinde, uygun göreceğiniz herhangi bir saatte CHP Genel Merkezinde sizi ağırlamaktan mutluluk duyacağım.

Görüşmek umuduyla ve saygılarımla.”

Deniz Baykal- CHP Genel Başkanı

Şimdiki Genel Başkan ne yapıyor? Onun marifetleri artık bini aştı. Baykal deneyimiyle haklı çıkarken, Kılıçdaroğlu AKP’leşmekte berdevam!