Baykal neden konuşmuyor?-(TAMAMI)
Geçirdiğim üst solunum yolları enfeksiyonu ve arkasından başlayan nekahat döneminde doktorlarımdan - Prof. Kardiyolog ve İç hastalıkları Uzmanı Sn. Fikret Turan ve Genel Yayın Müdürümüz Dr. Serhan Bolluk’tan- izin çıktı ve sizlere yeniden seslenme olanağı buldum. Siz sevgili okuyucularımın telefon, e-posta yoluyla ilettiğiniz geçmiş olsun dileklerinize yürekten teşekkür ediyorum.
Ana muhalefet partisi YCHP’nin yönetim kadrosunun, akıl almaz bir sorumsuzlukla ana hatları önceden belli, amacı 88 yıllık Cumhuriyet’in bütün kazanımlarını yok etmek olan, Anadolu ihtilalini gerçekleştirmiş Atatürk’ün partisini yabancı güçlerin kucağına atmak için hazırlanan ve de “irticai hareketlerin odağı olduğu yargı kararıyla tespit edilmiş” bir parti tarafından sahiplenilen, ülkeyi bölme ve parçalama anayasasına ortak olması toplumun büyük kısmı tarafından dehşet, ibret ve iç acısıyla izleniyor. Tutsaklıklarla, TSK’nın en güzide subaylarını yok etme çalışmalarıyla devam eden karşı devrim başını almış gidiyor. Çok okurumdan mesaj alıyorum. Özeti “Deniz Baykal neden susuyor?” Anlamlı soru ve eleştirilerle dolu çok mesaj.
Baykal neyi bekliyor?
Dün Deniz Baykal ile 50 dakika süren bir telefon konuşması yaparak eski dostuma tüm bunları ilettim. Baykal’ın anlattıklarını sizlere tırnak içine alarak anlatmanın zamanı değil ama bir empati yaparak -kendimi Baykal’ın yerine koyarak- izlenimlerimi anlatmak istiyorum:
Öncelikle 40 yıllık arkadaşımı ülkesi için bu kadar üzgün hatta bu kadar çaresiz gördüğümü hatırlamıyorum. CHP’yi 1970’li yıllardan beri Ecevit’le beraber sırtında taşıyan bu bilge adam, CHP’yi 1973’te iktidara, merhum Ecevit’i Başbakanlığa taşıdı. 12 Eylül’de Zincirbozan’a kapatılan sonra 10 yıl siyaset yapması yasaklanan o Baykal’ın partiden gideceği 2008 yılında Silkroad Enstitüsü (İsveç) tarafından hazırlanan raporda yer alıyor. Raporda, “Baykal yakında gidecektir. Yerine bize daha iyi hizmet edecek ılımlı biri mesela şu sıralarda yıldızı parlayan Kılıçdaroğlu getirilirse bizim çıkarlarımız için daha yararlı olur” deniliyor. 2010 yılında o malum kaset olayıyla operasyon tamamlanıyor!
Baykal diyordu ki: “Kemal Bey’i oraya getirdiler. Getirenler belli o da görevini yapıyor. Şimdi bana soruyorlar; Baykal neden konuşmuyor? Peki Baykal konuşmuyor da tarihi CHP örgütü sesini çıkarıp tepki mi gösteriyor? Yoksa CHP grubunda kapalı toplantılarda çıkan cılız eleştirilerle mücadele ortamını mı hazırlıyorlar? Mustafa Kemal Atatürk 1919’da Samsun’a çıktığında gerisinde Müdafaai Hukuk Cemiyeti ve Kuvvayi Milliye, peşine takılan Türk Milleti vardı. Benim arkamda ne var? Kendi ilinde üst üste aday yoklamalarından geçerek Meclis’e giren ve kendi il kongresinde yuhalanan bir adam. Atatürk’ten bekleneni benden nasıl beklersiniz? Nerede Hakimiyeti Milliye? Nerede günümüzdeki gelene ‘paşam’ gidene ‘ağam’ diyen medya?”
Aldığım izlenim şu; Baykal bir siyaset bilimcisi olarak çok alt düzeyde siyaset yapanların, vatanı bölenlerin, ayırıcı güçlerin, özerklik yanlısı bölücülerin durumuna düşmek istemiyor. O gençlerin, işçilerin, emekçilerin, gerçek CHP’lilerin seslerini yükseltebildikleri, Meclis’teki CHP’li milletvekillerinin özgür kürsülerden bunları haykırabildikleri, kimsenin emireri olmayan bir CHP grubu özlemi içinde. Demokratik ve toplumsal ama her biri bir tarafta konuşan ya da sosyal iletişim sitelerine içlerini dökenlere saygı duyuyor ama “yetmez” diyor. Cumhuriyet’in ve CHP’nin geleneksel Kürt projeleri yerine, kukla devletler kurma yolunda atılan adımları ve bu yolda masalarda oturmakta ısrarlı fal bakan ilgisiz ve deneyimsiz ama ihtirası aklından dört parmak yukarıda olanları hiç ciddiye almıyor.
Sayın CHP’li vekiller...
Peki neyi bekliyor Baykal?
Kendi partisinin bu bölünme oyununda rol kapma çabasında olmamasını Atatürk’ün partisine bölücülerin, tarikat ve mezhep tartışmalarının sızmamasını... Tersine hukukun üstünlüğünü esas alan, hukukçuları ayağa kaldıran gençleri demokrasiye sahip çıkan bir büyük uzlaşmayı bekliyor.
Sayın CHP milletvekilleri sizler örgütünüzü ayağa kaldırabilir, bir aday yoklaması bile geçirmemiş hatta İstanbul Belediye Başkanı iken adresini değiştirmiş ve oy kullanamamış bir adama ve onun etrafında toplanan kimi tarikatçı kimi Kürtçü kimi de korkak bir ekibin AKP’leşmesini önleyebilir ve partinizi bu zilletten kurtarabilirsiniz. Baykal’a kızmayın, Baykal haklı.