Baykal’ın konuşmasının özü -(TAMAMI)
Baykal kapalı CHP toplantısında konuşmakta.
CHP Genel Başkanı ne sebeple olursa olsun orada bulunmuyorsa bu eski Genel Başkanı’na saygısızlıktan öte bir anlam taşır. Neden gerçekleri dinlemekten kaçar ki?
O konuşma dün de yazdığımız gibi bir siyaset bilimi dersiydi. Bu dersten CHP başta önce siyaset yerine zerzevat fiyatları üzerinde konuşmayı seven sığ Genel Başkan olmak üzere herkes yararlanmalıydı. Olmadı. Baykal kapalı toplantıda konuştu ve Allahlık medya bu dersten yararlanamadı! O nedenle 15 yıl CHP’nin başında kalan Baykal’ın konuşmasının ana başlıklarını tarihi bir belge olarak sizlere sunuyorum. İşte o ana başlıklar. Okuyun ve CHP yönetimi hakkında gecikmeden karar verin.
Direnç noktası CHP
“Gidişata baktığımız da belki de bir kurguya uygun olarak yeni bir Türkiye’nin kalıba döküldüğünü ve partimizin bu süreç karşısında etkin olmaktan çıkarılmaya çalışıldığını görmekteyiz. Türkiye’ye sahip çıkmamız gerekmektedir.
- Türkiye’yi savunmak, CHP’yi savunmaktan geçer. Türkiye’yi değiştirmenin ilk aşaması CHP’yi değiştirmekti.
- Birbirimizi yaftalamamalıyız. Birbirimizin ulusalcılığı ve yenilikçiliğine saygı göstermeliyiz. Bu tehditler karşısında ki direnç noktası CHP’dir. Kendi elimizle ayrıştırırsak ulusalcı yenilikçi olarak, amaçladığımız hedeflerden mahrum oluruz. Biz birbirimize mecburuz.
- CHP’ye karşı haksızlıkları göğüslemek lazım. İleri demokrasi modeline baksınlar! Bütün demokratikleşme adımlarını CHP parlamentoda desteklemiştir. Bugün işbasına gelen iktidarın döneminde dünyadaki gazetecilerin en fazla tutuklu olduğu, fikir ve vicdan hürriyetinin baskı altında olduğu, yargının bir enstrüman gibi kullanıldığı bir tablo ortaya çıkmıştır. Bunlar ileri demokrasi anlayışına sahipken, CHP demokrasi karşıtı, insaf!
- CHP solcudur buna kuşku yoktur, çağdaş bir partidir. CHP kendi solunu süreç içinde şekillendirmiştir.CHP emeğin yanındadır, ezilenin mağdurun yanındadır. Büyük sermayenin elinde değildir. Kendisini ticari egemen güç haline dönüştürmek isteyenlerin partisi değildir.
- CHP olarak din konusunda haksızlığa uğramaktayız. Tarihsel süreç içerisinde, Türkiye’nin laik yapılı topluma dönüştürülmesi sürecinde yer, yer ve zaman, zaman inançlı kesimleri üzüntüye uğratan uygulamalar olmuştur. Ama bu CHP’nin inanca karşı bakış açısından örnek alınacak bir durum değildir. CHP’nin inanç karşısında ki tavrı demokratik anlayışından sosyal demokrat kimliğinden çıkar.
- CHP gözbebeğimizdir. Bakınız Tunus’a, Suriye’ye, Irak’a bakın görürsünüz. CHP ilke ve değerlerinden dolayı, CHP var olduğundan dolayı Türkiye bu durumdadır.
- Türkiye Cumhuriyeti ilerici bir projedir, CHP’nin projesidir. Eskimiş bir projedir diyorlar yok öyle şey! Büyük yalanlar söyleniyor, ne yazık ki topluma da kabul ettiriyorlar.
Silivri yalanı, kimlik tartışması
- Silivri yalanı artık herkes tarafından görünmektedir. Ortada bir kurgu, planlama ve bunlara uygun gereklilikleri yaratma ihtiyacı vardır. Silivri bir siyasi mimarlığın sonucudur. Kanada’da ki haham ortaya çıktı ve dedi ki “bu işi ben başlattım ama şimdi diyorum ki işkence altında bu iddiaları gündeme getirdim.”
- Başka bir yalan da Avrupa Birliği’ydi. 2004 yılında Ankara Antlaşması’nı sakın imzalamayın geri gelin ve niye imza atılmadığını birlikte anlatalım dedik. Ama dönmediler ve imzaladılar. Alkışlar, kıyametler, öğle vakti atılan havai fişekler, gazetelerin mavi çıkmasıyla yalana ortak olundu. Büyük AB yalanı herkesi kandırdı. Artık Şangay Beşlisi’ne geldik.
- Başkanlık düzenlemesi geliyor. Türkiye’ye özgü başkanlık modeli olduğu ifade ediliyor, başkanlık sisteminin tüm özellikleri kaldırılıyor, parlamentoyu fesih dahil uydurma, hukukla demokrasiyle bağdaşmayacak keyfi bir hegomanya düzenlemesi kuruluyor.
- Anayasa değişikliği kapsamında sessiz kalmamız mümkün değildir. Çok büyük tepki göstermek hepimizin en büyük sorumluluğudur.
- Getirilen anayasanın üzerinde durmamız gereken temel noktadan biride Anayasadaki siyasi kimliktir. Yeni bir siyasi kimlik getirilmekte. Türkiye Cumhuriyeti devletinin siyasi kimliği konusunda toplum sessiz kalmaya çağrılıyor. 1924 Anayasası’ndan başlayarak, devletin kimliği ile ilgili maddelerde “Türk milletini ancak TBMM temsil eder, millet adına egemenlik hakkını yalnız o kullanır. Türkiye’de din ve ırk ayırt edilmeksizin vatandaşlık bakımından herkese Türk denir.
Bu tarihi konuşma 12 Şubat 2013’te kapalı oturumda yapıldı.
Dikkat etmişsinizdir: Bu konuşmadaki sözler Sayın Cindoruk Başkanlığında Milli Anayasa Plaformu savlarının aynısı.
Solda birlik çağrılarının tam zamanı.