Bedelliye karşı evlad-ı vatan

İktidarın yaptığı yeni askerlik düzenlemesi tam bir hayal kırıklığı oldu. Ülkenin gençleri bıçak gibi ortadan ikiye bölündü. Askerlik yükümlülükleri olanlar, bedelliler ve zorunlu askerler olarak ikiye ayrıldı. Böylece Türk gençleri arasında sosyolojik bir ayrım yapıldı. Kapitalist dünyanın para hırsına, ne yazık ki iktidar da teslim oldu. En kutsal vatan hizmeti paraya tahvil edildi. Bu toprakların yaratmış olduğu en büyük değerlerden birisi olan “Mehmetçik” kavramı sulandırıldı.

ASKERİMİZ FAKİRDENDİR...
Osmanlı’da bir dönem uygulanan bedelli askerlik toplumun vicdanında kabul görmedi! Halkın duygu ve düşüncelerini yansıtan türkülere bile yansıdı: “Yemen yolu çukurdandır, Karavana bakırdandır, zenginimiz bedel verir, askerimiz fakirdendir...” Sivas dolaylarının bu türküsü kanayan toplum vicdanının bir tezahürü oldu. Bu konuda çok bilenler (!) başka ülkeleri örnek göstereceklerdir. Ama yanılgı da burada başlar. Çünkü hiçbir ülke diğerine benzemez. Her ülke geçmişten gelip geleceğe uzanan kendine özgü değerler yaratır. Türkler asker bir millettir. Bütün dünya onları ordu kurma yetenekleri ile tanır. Yer kürede, çocuklarını davul zurna ile askere gönderen başka bir millet var mıdır?

İKTİDAR İŞİN CİDDİYETİ KAVRAMADI!
Siyasi iktidar, ne yazık ki Türk tarihi, Türk örf ve adetleri, Türk gelenek ve görenekleri ile bağdaşmayan kararlar almaktadır. Nedeni ideolojik alt yapısı, milli savunmanın doğasını kavrayamaması ve küresel rüzgârlarla savrulmasıdır. Düzenin dayattığı ekonomik sisteme teslim olmuş, kaynakları ve aldığı borçları betona gömmüştür. Üretimi artıracak, teknolojik yetkinliği artıracak yatırımlar yerine risk unsurları yüksek olan alanlarda kaynakları heba etmiştir.
Bunun doğal sonucu olarak büyük bir borç yükü Damokles’in kılıcı gibi üstümüzde sallanıyor. Aslında iktidarın ekonomik alandaki karnesini şu rakamlar gözümüzün içine sokuyor: “Türkiye’nin dış borcu 2002 sonunda 130 milyar dolar civarındaydı. Bu rakam 2018 yılında 470 milyar dolara yükselmiştir.” İşte bu nedenle iktidar ülkenin bütün maddi ve manevi değerlerini paraya tahvil ederek ayakta kalmaya çalışmaktadır. Bedelli uygulamasının nedenlerinden birisi de budur! Tabii ki “Mehmetçik” ruhunun önemi de anlaşılmamıştır.

MİLLİ GÜVENLİĞİN EN BÜYÜK DAYANAĞI
Fuzuli’nin dediği gibi, söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil! Dilimizde tüy bitti. Bu kavramı anlatmaya çalışıyoruz. Ama iktidar bildiğini okumaya devam ediyor. Mehmetçik düşman dişini gösterdiğinde buna silahla karşı koyan halktır. Bu dün böyleydi; bugün böyledir. Yarın da böyle olmasını istiyorsak bedelli uygulamalarını derhal rafa kaldırmalıyız. Mehmetçik sadece savaşta göğsünü siper eden asker değil, Anadolu’nun savaşma azim ve iradesini temsil eden ilahi bir ruhtur. İşte o ruh Türkler için milli güvenlik ve bekanın en büyük dayanağıdır. O ruh olmasaydı, İstiklal Harbi’ni kazanabilir miydik? Profesyonel ordu Türkiye’ye karşı kurulan tuzaktır. Bu topraklarda Mehmetçik ruhunu mutlaka yaşatmalıyız.
Floransalı düşünür Niccolo Machiavelli (1469-1527), 1513’de yazmış olduğu, bugün de başvuru kaynağı olan “Prens” adlı eserinde profesyonel orduyu anlatıyor: “Paralı ordular yararsız ve tehlikelidir. İtalya’nın yıkımının tek nedeni, yıllardır paralı ordulara dayanmış olmasıdır. Roma İmparatorluğu’nun çöküşünün ana nedeni araştırılacak olursa, bu çöküşün, Gotların paralı asker olarak tutulduğu an başladığı görülecektir.”

MEHMETÇİK RUHU
Devasa silah sistemlerine, görkemli harp platformlarına gerçek anlamda muharebe yeteneği kazandıran askerdir. O askerin manevi dünyasına hitap edemezseniz, sadece demir ve çelik yığınları vardır. Demir ve çelik yığınlarını savaş makinesine çeviren askerdir. Türkler için bu manevi dünyaya giriş anahtarı Mehmetçik ruhudur. Bu ruh bizim kültürümüzün, genetik kodlarımızın bir parçasıdır. Bu ruh mutlaka yaşatılmalıdır. Bu ruh kaybolursa, milli güvenlik sistemi en büyük itici gücünü kaybeder. Bu ruhu hamaset dolu söylemlerle yaşatamayız. Eylem ve söylem birliği olmazsa toplumun duygu dünyasında kuşkular başlar. Bu kuşkular orta vadede ayrımcılık nedeniyle kuşkuya dönüşürse çanlar çalmaya başlar.
Yeni sistemin Türk gençliğini bedel ödeyenler ve askerlik yapanlar olarak, en azından gönül dünyasında bölmesi son kerte sakıncalıdır. “Bedelliye karşı evlad-ı vatan” söylemi başlar. Kısa zamanda ülkenin en ücra köşelerinde bile yankılanır. Her Türk vatandaşının askerlik hak ve ödevini yerine getirmesi toplumu birleştirir ve kaynaştırır. Bu alandaki eşitlik toplumun dayanışma duygularını güçlendirir. Hatadan dönmek erdemdir.