Belediye seçimlerinde adaylarda hangi özellikler bulunmalı

MUSTAFA İLKER YÜCEL

Ceyhan Bey yerel seçimlere gidiyoruz. Siz de belediye yönettiniz. Kaç yılındaydı?

1973 – 1980 arasında Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Yardımcısı olarak görev yaptım. Vedat Dalokay’la birlikte çalıştım.

Dalokay’ı genç arkadaşlarımıza tanıtabilir misiniz?

Şehir plancısıydı. Uluslararası ödülleri vardı. Yüzde 64 oyla seçilmişti. Çok yüksek bir oran. Sevilen bir insandı. Çalışkandı. Tahran İmar Planı yarışması gibi bazı önemli çalışmalarda jüri başkanıydı. Uluslararası bir tanınırlığı vardı.

O zaman adaylarda hangi ölçülerin olması gerektiğini soralım?

Çok önemli bu sorunuz. Ölçü koymadan oy verilmemeli. Genelde yüzeysel, basit algılarla oylar veriliyor. Halbuki adaylar bir programı temsil ediyor. Bir programın adayları aslında. Seçmen titiz olacak. Her önüne gelene oy veren kişiye seçmen denilemez. Seçmen iyisini seçmek için irdeleme yapmalı.

Bir de Belediye Başkanlığına aday olup başka makamlara sıçrama çalışması yapanlar var…

Evet. Ekrem İmamoğlu bu konuda marka gibi oldu. Seçildiği günden itibaren Cumhurbaşkanlığı adaylığı için uğraştı. En son Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yardımcısı olarak kamuoyuna çıktı. O da bitti bu sefer de CHP Genel Başkanı adaylığı tartışmalarına daldı. Divan Başkanı oldu, Genel Başkanı değiştirdi. Şimdi de döndü yeniden İstanbul Belediye Başkanlığı için oy istiyor. Ama bu sırada da diğer illerin adaylarını belirlemeye çalışarak Özgür Özel’i rahatsız etmeye başladı. Bir belediye başkanının yapmaması gereken her şeyi yaptı. Mesela ben bu süreçte İmamoğlu’nun sıkı bir şekilde savunduğu ne programı var anlayamadım. İmamoğlu her an herkesi memnun edecek bir mesaj veriyor.

Vedat Dalokay’ın da CHP içindeki tartışmalara karıştığı olmuyor muydu?

Oluyordu ama tabi İmamoğlu belediye başkanlığı yapmadı. Vedat Bey iyi bir başkanlık dönemi geçirmişti. Fakat Ecevit’le çeşitli tartışmalara girdi. Tandoğan’da bir mitinge katılım sayısı üzerinden bile polemiğe girdiğini anımsıyorum. CHP Kurultay’ında 1976’daydı galiba çıktı Ecevit’e yönelik ‘Bu program Ecevit’in son uzun şiiriydi’ demişti. Espri yapan, gülümseyen, sevilen bir başkandı. İyi bir başkan olmasına rağmen Vedat Bey bu tip tartışmalara girdiği için ikinci dönem aday gösterilmedi.

Adayların niteliklerine dönersek…

Ekrem İmamoğlu’nu şundan hatırlattım. Adaylar Belediye Başkanlığı yapacaksa aday olsun. Gözü başka yerdeyse aday olmamalı. Adayların mevzuata hakim olması gerekiyor. Ceza hukukunu iyi bilmesi gerekiyor. Belediye kanunu bilmesi gerekiyor. Yasaları bilmezse bürokrasinin elinde oyuncak olur. Vergi kanunu önemli. Bu işi bilen adam diye beni bulmuşlardı. Belediye Başkan Yardımcısı yapmışlardı. Sayıştay neye bakacak iyi bilmesi gerekir. Şimdi bunlar bilinmediği için Sayıştay kanunsuzlukları tespit ediyor ama belediyelerin umurunda olmuyor. Hem övüneceğim hem üzüleceğim bir şey söyleyeyim. 1980’den sonra Sayıştay beni hükmen akladı. Askeri yönetim 1402’lik yaptı. Beş sene sonra sakıncamı kaldırdı. Sayıştay Başkanı beni aradı tebrik etti. ‘Bir tek sen çıktın tüm kurallara uyan’ diye. Bir bakıma buna memnun oldum ama diğer bakımdan durum bu kadar mı kötü diye düşündüm. Adaylar 4 yıllık plan ve program yapmıyor genelde.

Vaatler yeterli değil mi?

Vaatler hangi plana hangi bütçeye bağlı bununla ilgili bir açıklama olmuyor genelde. Bütçesi yoksa neden vaat ediyorsun ki… Söylediklerini yapamıyorlar zaten. Adayların programları olmuyor genelde. Akıllarına geldiği gibi konuşuyorlar. Dönem sonunda da bir daha seçilemeyecekmiş gibi hareket ederek o dönem sonunda kadar işlerini tamamlamalı bitirmelidirler. Ankara iyi belediye başkanları gördü.

Kim mesela?

Nevzat Tandoğan’ı genç nesillerin bilgisine sunayım. Çok girişken, icracı, çalışkan bir başkandı. Gençlik Parkı, Hisar Parkı, Çubuk Barajı çevresindeki çalışmaları, Bahçelievler, Uydukent. Ankara’yı suyla buluşturma çalışmaları ilk aklıma gelenler. Viyana Üniversitesi’nden iki asistan bu proje için özel getirtmişti.

Esenboğa Havalimanı tartışması da o dönem miydi?

O proje kamuoyunda gerçi bir tartışma yaratmıştı. Dağdan gelen sis çok sık çöker oraya. Dağ eteğinde çünkü. Esenboğa yapılırken babam direniyordu, ‘Burada olmaz diye.’ babam da komisyon üyesiydi. Birkaç uçak kazası olmuştu.

Babanızın mesleği neydi?

Tapu Kadastro Genel Müdür Muaviniydi. Harita mühendisliği yaptı. Babamla Adnan Menderes tartışması olmuştu. Bir harita albayıyla babamın sabaha kadar süren doğru yerin Etimesgut olduğu yönündeki çalışmasını hatırlıyorum. Muhalefet şerhi yazmıştı. Atatürk haritalar konusunda hassastı. İlle haritacı yetiştirin’ dermiş. Yabancıların hazırladığı haritalarla çalışmak istemezmiş. Bazı kişiler İsmet Paşa’ya bu konuda çok sık telkinde bulunduğunu aktarır. Bu konuda yüksek okul açılıyor. Saadettin Kaynak vardır ünlü bestekar. O bile gidiyor bu okulda harita öğreniyor. Babamın sınıf arkadaşı. Haritacılık cumhuriyet devrimcilerinin önem verdiği özel alanlardan biriydi. Kaynak’ın bir elbisesi vardı. Gitmiş kumaş almış elbise yaptırmış, artan kumaştan kravat yaptırmış. Yine artmış ‘Bir de bere yapın’ demiş. Aynı kumaştan takkesi, elbisesi, kravatı hala gözümün önündedir. (Gülüyor)

Oy kullanacağınız bölgedeki adayları sonra ayrıntılarıyla konuşacağız ama yine de şimdi bahsetmenizi rica edeceğim.

Evet seçim temposu artınca daha uzun konuşalım. Bizim partinin, Vatan Partisi’nin Ankara Adayı Utku Reyhan çalışkan ve fikir geliştiriyor. Sen de İstanbul adayı olduğunda sürekli çözüm içeren açıklamalar yaptın. Programın güçlüydü. Bugün de Murat Demirbaş ziyaretime gelecek. Kahve içeceğiz. Bir sanatçı olarak toplumsal sorunlara eğilen, neşeli, güler yüzlü ve nitelikli bir aday. Pek tanımıyordum kendisini. Şimdi yakından tanımaya başladım.