Bereketli hilalin yıldızı: Kıbrıs (2)

Bir meseleyi irdelerken duygudaşlık (empati) yani onun nasıl ve neden böyle hissettiğini anlama, kendini onun yerine koyabilme sanatını icra etme kabiliyetidir. Kıbrıs’ın bağımsız ve kendi kaderini özgürce tayin hakkını tanıyan, ada nüfusunun yüzde 85’ni oluşturan Rum halkının isterlerse Yunanistan ile birleşebileceği “Enosis” fikriyatına karşı olmayan İngiltere ne oldu da birden aklına Türkiye’nin adaya müdahil olmasına yeşil ışık yaktı? Henüz Rum ahali ile Türk toplumu arasında ciddi bir adli vukuat bile yaşanmamış iken neyi kim adına taksim ediyorduk, kimi kimin için öldürmeye hazırdık?

İngilizler, Amerikalılar, Siyonist Yahudiler, Menderes hükümeti ve adadaki çapulcuları, maceracıları, ipsizleri, cahilleri ve Londra hayali ile yaşayan, kapağı İngiltere’ye ABD’ye atarım bencil çıkarları uğruna İngiltere’nin tüm kirli işlerinde kullanılan piyonlar, tetikçiler ve milliyetçi kisvesi altında faşist, ırkçı söylem ve eylemlerle meseleyi bir İngiliz meselesi olmaktan çıkartıp bir Rum-Türk meselesine dönüştürmeye çalışan azınlık bir İngiliz muhibbi Rum ve Türk grubu.   

BAŞPAPAZIN CUMHURBAŞKANI OLMASI

Batı barbarlığının ve elbiselerinde Haç taşıyan yağmacı katil sürüsü “şövalyelerin” savaşına Haçlı Savaşları diyerek, Hz. İsa’nın kutsal değerlerine ve insan merkezli ilahi sınırsız barış ve muhabbet temsilcisi Hz. İsa’nın varlığına kast eden, onun adıyla barbarlığın sınırsız zulmünü icra eden Batının algılarımızda Haç olana karşı yarattığı önyargı, rahmetli sanatçımız Cüneyt Arkın’ın başrol oynadığı, Bizans’a kök söktüren, kahraman kurgusunda algılarımıza sokulan filmlerde “her kötülüğün, zulmün, talanın, tecavüzün ve katliamın altında Haç giyimli şer odakları var” algısı sayesinde Kıbrıs’ta bir Başpapazın (Makarios) adadaki Milli Mücadelenin lideri olması en nihayet seçimle iş başına gelen Kıbrıs’ın ilk Cumhurbaşkanı olması Türkiye’de anlaşılabilecek ve kabul edilebilecek kolay bir durum değildir.

Bundan mütevellit Türkiye’de Makarios’un İngiliz emperyalizmine karşı ortaya koyduğu mücadele tarihi az bilinir. Zürih ve Londra’da İngilizlerin, “ya şartlı bağımsızlık önerimizi, tarafımızca hazırlanan anayasayı, adadaki İngiliz askeri üslerimizin özerkliğini, kabul etmezseniz adayı iki toplum arasına taksim ederim” dayatma ve tehditlerini çok az kişi bilir.

RAFA KALDIRILAN PROJE

İngiliz emperyalizmi, özellikle 1954’te Mısır’daki askeri üsleri Cemal Abdülnasır tarafından kapatılıp ülkeden çıkarılınca Kıbrıs halkına vaat ettiği “bağımsızlık” ve “kendi kaderini özgürce tayin hakkı” sözünden cayar. Mısır’daki üsleri de adaya taşır. Anti-emperyalist Rum ve Türk efradı İngilizlere karşı önce siyasi, ardından silahlı milli kurtuluş mücadelesi verir. Bu sebeple Kilisenin ve mücadelenin başındaki Makarios Hint Okyanusunda yer alan Seyşeller adasına sürgün edilir. İlk başlarda EOKA örgütü veya Makarios’un “anavatan Yunanistan ile birleşme”, “Kıbrıs Rum halkı ile Yunan Rum halkının birlikte yaşaması” talepleri vardı. Bu hülyası bizdeki “Büyük Turan”, komşu ülkelerde yaşayan Türk kardeşlerimizi “Anavatana katma”, “Musul, Kerkük, Hatay Türk’tür Türkiye’nin olmalıdır” zihniyetine benzer. Koşullar mecburiyetleri devreye sokunca akıl başa gelir ve tercihler rafa kalkar. Musul ve Kerkük meselesini bekletme veya defactonun kabulü gibi Makarios ta 1959’dan itibaren bu projeyi rafa kaldırmıştır.         

KIZIL PAPAZ

Makarios’un, Filistin ve Fransız-İngiliz orduları tarafından işgal edilmiş Arap coğrafyasının milli kurtuluş savaşlarına verdiği destek, Bağlantısızlar Hareketinin üyesi olması, İsrail Siyonizm’i ve Anglo-ABD Emperyalizmine karşı aldığı tavır onu Kızıl Papaz olarak yaftalamıştır. Bir ada olan Küba’da ABD emperyalizmine kök söktüren bir sakallı olan Fidel Castro misali bir ada olan Kıbrıs’ta sakallı bir Papaz olan Makarios’u ikinci Küba vakası olarak telakki ettiler. 1963 Aralık olaylarına giden sürecin en önemli sebebi Makarios’un Fazıl Küçük’e sunduğu 13 maddelik “İngiliz dayatması anayasayı değiştirme” önerisiydi. “Makarios bununla adayı Yunanistan’a bağlamak istedi” kasıtlı veya cahilane yorumların aksine Makarios 1959’dan sonra Enosis hülyasından vazgeçmiş ve iki toplumlu Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tam bağımsızlığı için mücadele etmiştir.

Buna mukabil faşist Yunan cuntasının adaya gönderdiği, Makarios’un da eski yol arkadaşları olan, George Grivas ve şürekası EOKA-B örgütünü tesis ederler. Adada Rum ve Türk katliamlarını organize eden, adanın demografik yapısının değişmesi ve birlikte yaşayan Rum ve Türk toplumun tamamen kopması ve adanın her iki tarafına yoğun nüfus göçünün sağlanması için İngiliz planı olan taksimi hayata geçirmek için habis plan devreye girer. Bu plana hizmet eden veya “birlikte yaşamanın ortamı ve şartları kalmamıştır” diyerek kendi varlığını koruma ve devam ettirme refleksleri ile hareket eden Türk mukavemeti zuhur etmiştir. Yunanistan’da 1965’te CIA ve MI5’in direkt içinde yer aldığı önce George Papandreu demokratik iktidarını ardından darbeye destek veren Kralı askeri darbe ile görevden aldılar. Kıbrıs bu darbenin esas sebeplerinden biriydi. 

Devam edecek…