Beyefendi tarih bilmiyor
30 Nisan 2016 tarihli International New York Times gazetesi ikinci sayfasında Bağdat’a saldıran 18 bin kişilik İngiliz ordusunun başındaki General Townshend’in Osmanlı kuvvetlerine Kut-el-Amara’da 1916’da teslim olduğunu yazıyordu. Teslim olanların 3000’i İngiliz 6000’i ise Hint askerlerinden oluşuyordu. Teslimiyet 143 gün süren bir kuşatmanın sonunda İngilizlerin mermi ve yiyeceğinin bitmesi nedeni ile gerçekleşmişti. Emperyalist İngiltere’nin Osmanlı ordusu karşısında Kut-el-Amara’da başarılı bir kuşatma sonucu yenik düşmesi önemliydi ama Osmanlı bu başarının ardını getirememiş, aksine İngilizler müttefikleri ile birlikte Kut-el Amara’nın öcünü Anadolu’yu işgal ederek ve Osmanlı topraklarının bölerek Osmanlı’nın sonunu hazırlayarak almış ve padişahın bu sonucu kabullenmekten başka bir seçeneği kalmamıştır.
TC, OSMANLI’NIN DEVAMI DEĞİLDİR
Beyefendinin yasakladığı 23 Nisan kutlamalarının dayanağı TBMM’nin açılması ve Osmanlı’nın resmen sona erdiğinin ilan edilmesidir. 23 Nisan’da TBMM’nin açılması 19 Mayıs 1919’da Atatürk’ün Samsun’a çıkması ile başlatılan Osmanlı’ya karşı ulusal ayaklanmanın başarılı sonucudur. Beyefendi bunu bir türlü kabullenemiyor ve Osmanlı özlemini, her nasılsa yakaladığı iktidar sayesinde, sürekli gündeme getirip ulusal kurtuluş savaşının kazanımlarını, kurtuluş savaşının önderlerini yok hükmünde sayıyor. “Unutulan Zafer Kut-el-Amara” kutlamalarında beyefendi “1919 yılından başlayan bir tarih anlayışını reddediyorum” demiş. Osmanlı’nın küllerinden çağdaş bir Türkiye’nin kurulduğu gerçeğini ve bu gerçeğin 1919 yılında başladığını beyefendi kabul etse de etmese de kimse değiştiremez. Atatürk ve arkadaşlarının önderliğinde yeni bir devlet kurulmuş ve Osmanlı’nın tüzel kişiliği tüm töreleri ile birlikte tarih olmuştur. Hiçbir kuvvetin bu gerçeği değiştirmeye gücü yetmez. Beyefendi bunu bildiği için var gücü ile padişahlık benzeri bir düzen kurmak, cumhuriyetin tüm kurum ve kurallarını yok sayarak Osmanlı benzeri bir ülke yaratmak hayali peşinde. Kabul etse de etmese de Türkiye Cumhuriyeti bir gerçektir, tarihi 1919’dan başlamaktadır. Beyefendi asla Osmanlı özlemini bu topraklar üzerinde gerçekleştiremeyecek, Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar var olacaktır.
ÇAĞDAŞLIK ALIŞKANLIK YAPAR VE VAZGEÇİLEMEZ
Türk halkı Atatürk’ün yaptığı devrimler sayesinde insan onuruna yaraşan koşullarda aydınlanma günlerini yaşadı. Toplumun hurafelerden, yobazlardan soyutlanmış halinin ne olduğuna tanıklık etti. İnsanlar insanca yaşamanın keyfine vardı. Çalışanlar Osmanlı’da düşünülemeyecek hakların sahibi oldu. Demokrasi ile tanıştı. Şimdi kim, hangi güçle ve hangi hakla bu kazanımlardan vazgeçilmesini ondan isteyebilir. İnsanlar aydınlanmanın keyfini yaşadı ve ona alıştı. Hiç kimse hayal görmesin. Bu ülkeyi Osmanlı günlerine geri götürmek bir hayaldir ve asla gerçekleştirilemeyecektir.
Cumhuriyetin nimetlerinden fazlası ile yararlanan beyefendi, Atatürk’ün kurduğu cumhuriyete de alışacak ve onun 1919’dan başlayan tarihini de kabullenmek zorunda kalacaktır. Beş milyar yıldır insanların üzerinde yaşadığı bu yer kürede hiçbir toplum getirdiği yeni ve ileri düzeni yıkıp geriye gitmemiş, eski düzeni yeniden canlandırmak sevdasına düşmemiştir. Osmanlı’nın sonunu basiretsiz yöneticiler getirmiştir. Türkiye Cumhuriyeti, yaşatılan bazı arızalara rağmen, var olmaya devam edecek o arızaların da üstesinden de gelecektir. Beyefendi bir gün elbet gidecek ama Türkiye Cumhuriyeti “ilelebet payidar olacaktır”.