Beyoğlu Sineması yaşama döndü

“Ne güzel olur..” demiştik “Keşke belediyeler de eskiden olduğu gibi kapıları sokağa açılan sinemalara el atıp yenilerini açsa…”

Kimi zaman düş de kursanız, sizi duyanlar/anlayanlar oluyor... Ya da düşleri gerçekleştirecek birileri mutlaka çıkıp sizin düşlerinize ortak olabiliyor...

Yabancı Sermaye Yasası’ndan yararlanarak ülkemizdeki sinema alanını ellerine geçiren Majörler ya da bir diğer söyleyişle dev Amerikan şirketleri, haksız bir rekabet sonucu gösterim, dağıtım ve işletme üzerinde tekel kurdukları 90’lı yıllarda Türk filmi gösterecek tek bir sinema kalmamıştı Beyoğlu’nda... İşte bu dönemlerde yerel yönetimlerin eskisi gibi sinemaya el atarak Majörlere karşı üçüncü bir ayak (kombin) kurması söz konusu olmuştu. Amaç, birçok kentte kullanılmaz ya da hantal bir durumda bulunan sinemaları elden geçirip, günün teknolojisiyle donatarak hayata geçirmekti. O dönemler Kültür Bakanlığı ile ortak çalışmalar yapan Yücel Çakmaklı, bu projede benim de yer almamı – hatta projenin başına geçmemi- istemişti. Ancak maliyeti çok yüksek olduğu için bu girişim daha başlamadan neticesiz kalmış, sonrasında unutulup gitmişti.

Beş ya da altı ay önce yine bu sütunlarda “Belediye sinemaları neden olmasın” içeriğinde bir yazı yazmış, belediyelerin merkezi yerlerdeki sinemalara tekrar el atarak eskisi gibi “kapıları sokağa açılan” sinemalara destek vermesi gerektiği üzerinde durmuştum. Elbette ki benimkisi yalnızca bir anımsatma, ortaya atılan bir öneri ya da bir düştü. Dahası, küçük kentlerde birilerinin ilgisini çeker gibisinden bir umuttu...
Sonunda bir baktım ki büyük kentler de benim gibi düşünüyor, sözü edilen koşullardaki sinemalara destek vermek için bekliyormuş. Bu adımı atan ilk belediye de - Anadolu’da bir örneği varsa bilemiyorum- İstanbul Büyükşehir Belediyesi oldu ve uzun süre ayakta kalmaya çalışan, uzun bir zamandır bir kapanıp bir açılan, sinemanın orta yeri olarak bilinen Beyoğlu’ndaki son sinemaya sahip çıktı.

Artık Beyoğlu’nun, eskisi gibi ardına kadar kapısı sokağa açılan bir sineması var. Üstelik Büyükşehir Belediyesi’nin yönetimi altında. 5 Ekim’den itibaren film gösterimleri yapıyor. Gösterime sokulan tüm örnekler ise açılışa özgü Türk sinemasının başyapıtlar düzeyindeki örnekleri ve de Metin Erksan toplu gösterisi.

Beyoğlu Sineması yalnızca filmleri göstermiyor, ayrıca kimi filmlerde film öncesi sinema yazarlarıyla bir saati aşkın konuşmalar yapıyor, senaryo atölyesi düzenliyor, sergiler açıyor, belgesellere yer veriyor. Kısacası bir sinematek düzen ve titizliğinde etkinlikler düzenliyor. Üstelik tüm bu etkinlikleri ücretsiz- evet evet yanlış okumadınız - ücretsiz yapıyor.

Dileriz ki bu girişimin arkası gelsin. Diğer kent ve ilçelerdeki belediyeler de bu adımı sıklaştırarak sinema ortamımızda tekel konumunda bulunan yabancı dağıtım/gösterim şirketlerine karşı bir üçüncü kombin oluşturarak ulusal sinemamıza sahip çıksın.

Bir zamanlar sinemanın orta yeri olup da sinemasız kalan bir kentin en işlek noktasında kapılarını ardına kadar açan, her bir yanıyla çağdaş bir çizgiyle donatılmış bir düş şatosuyla karşılaşmak inanın böylesine bir kette yaşamanın sevinicini de beraberinde getirip o kenti ayrıcalıklı bir konuma sokuyor.

Beyoğlu Sineması yalnızca bir sinema değil. Çağdaş bir kent yönetimi anlayışının da özgün bir örneği... Bazen küçük dokunuşlar bir kenti ayrıcalıklı yapmaya yetiyor... Dileriz ki ilçe belediyeleri de bu açılan yoldan giderek kamusal alandaki sevinçlerimize bu tür sinemalar açarak ortak olsun...
Kısacası kente yeni bir sinema gelmiş... Hem de ücretsiz...