Bilim dünyasında evrim

Darwin’in, toplumbilim ve etik bağlamında oluşturduğu yararlılık yasasına göre, “Çağlar boyunca yararlılığı görüleneğilimler kazanılacaktır;kazanılmış tüm özellikleryararlı eğilimler taşır”

Evrim, tüm doğa bilimleri ve toplum bilimlerin benimsediği bir araştırma programıdır; diğer bir deyişle “paradigma”dır. Evrim kavramını yalnızca dirimbilim (biyoloji) bağlamının bir kavramı olarak algılamak doğru değildir. Evrim, dirimbilimde canlı özdeğin (maddenin) dönüşümünü (transmütasyon) ve bu dönüşüme neden olan etmenlerin neliğini anlatır.

Evrim hipotezi gökbilimde de kullanılır. Yıldızlar kimyasal evrim sürecinde T Tauri denen türlerden cüce veya dev denen türlere, oradan beyaz cüce, nötron yıldızı veya karadeliklere dönüşür. Tıpkı çenesiz balıkların çenelilere, onların tetrapodlara, onların da kara sürüngenlerine dönüştüğü gibi. Yıldızların evrimleri sırasında hidrojen helyuma, helyum berilyuma, berilyum lityuma ve hafif elementler giderek daha ağır elementlere dönüşür. Bu paradigmayı yakalamakta evrenbilimci geri mi kalır? Uzayın ve uzay içindeki özdek - erkenin (enerjinin) lepton çağından ışınım çağına oradan özdeğin baskın olduğu çağa ve giderek gökadaların ortaya çıktığı çağlara nasıl dönüşerek ulaştığını kozmolojik evrim anlatır. Toplumbilimde evrim hipotezi, sınıf savaşımının üretim araçları ve üretim güçlerini değiştirerek, ilkel komünal toplumdan köleci topluma oradan feodalizme, kapitalizme ve sosyalizme nasıl dönüştüğünü anlatır. Bu bilimsel çalışma alanları birbirlerini hem yöntem hem de veri açısından beslerler. Bütünsellik pekişir.

EVRİMİN ESİN KAYNAKLARI

Bilimin değişik dalları arasındaki yöntem ve düşünce alış verişine örnek olarak kısaca şunu gösterebiliriz: dirimbilimin John Ray, Gilbert White ve Carolus Linnaeus öncülüğünde başlayan tür sınıflaması daha sonra gökbilime sıçramış, yıldız evrimi kuramının sağlıklı olarak oluşturulabilmesi için Harvard sınıflaması, Yerkes sınıflaması yapılmıştır. Yine balıklardan sürüngenlere oradan kuşlara geçişe ilişkin fosil bilgiler, yıldızlardaki kimyasal evrime esin kaynağı oluşturmuştur. Bizim de hidrojenimiz helyuma, helyumumuz berilyuma, vb. dönüşür. Bu etkilenmeler olumlu yönde olduğu gibi olumsuz yönde de olmuştur. Ancak, bilimsel yöntemin yanlışlanabilirlik ilkesi (falsifiability) tıpkı dirimbilimin doğal seçim ilkesi (natural selection) gibi çalışır. Bu ilke, kuramsal çerçevenin gözlem ve deneylerle sürekli olarak sınanmasını gerektirir. Kuramsal çerçeve birçok şeyi açıklayabilmenin yanısıra yeni olguların varlığını da öngörebilmelidir. Bu açıklama ve öngörebilme özelliklerini taşıyan kuramın ayrıntıları gözlem ve deneyler karşısında sınanırken gözlem ve deney olanaklarının daha da yetkinleştirilmesini dayatır. Bu ayrıntılar üzerinde yapılan yeni gözlem ve deneyler “ata” kuramın bağrından daha gelişkin bir hipotezin yükselmesini sağlar.

YARARLILIK YASASI

Yeni bir çevrim başlar: bu hipotez daha yetkin aygıtlarla gözlem ve deneye alınır, gözlemlerle tutarlılığı araştırılır. Bu işleyiş, Darwin’in “yararlılık yasası”na uygun bir gelişme çizgisidir. Darwin’in, toplumbilim ve etik bağlamında oluşturduğu yararlılık yasasına göre, “Çağlar boyunca yararlılığı görülen eğilimler kazanılacaktır; kazanılmış tüm özellikler yararlı eğilimler taşır”. Bu yasayı insanın bilimsel uğraşlarına uyarlarsak şunu söyleyebiliriz. İnsanlık çağlar boyunca birbirine nedensellik zinciriyle bağlı olan bunca bilgileri “laf olsun” diye üretmedi! Biriken bu bilgiler onun yaşam savaşımındaki en büyük silahıdır. Yararlılık yasası işlerliktedir. Bilimsel çalışmalarda gözlem ve/veya deney yetmez! Gözlemlerle başlayan bilimsel çalışmalarımıza metafizik inançlar bilinçli veya bilinçsiz olarak karışıyor. Ancak yararlılık yasası kötü metafiziği ayıklamada çok geç kalmıyor. Bu yolla oluşturulan kültür dokusunun alt birimleri birbirinden bağımsız değildir. Kapitalist toplumun enflasyonist çağı evrenbilime uzayın “enflasyonist genişleme” kavramını; yine, denge durumundan uzak, kararsız, kaos içindeki kapitalist toplumlar “kaos paradigması”nı kazandırmışlardır.