Bilim, İngilizleri denizlerin fatihi yaptı

Eski ve yeni evren modelleri arasındaki çatışma akademik tartışmalarla değil, eski ve yeni tür toplumlar arasındaki savaşlarla sonuca bağlandı. Manüfaktürün dolu dizgin geliştiği Hollanda’daki Protestanlar Katolik emperyalist yöneticileri olan İspanya’ya karşı ayaklandılar ve 1584 yılında, o dönemin başlıca Protestan gücü olan İngiltere Hollanda ile bağlaşıklık kurdu. İspanya imparatorluğu köleci emek üzerine kurulmuştu. İspanya’da serfler, Yeni Dünya adını verdikleri Amerika’daki devasa imparatorlukta da serfler ve köleler çalıştırıyorlardı. Diğer yandan, İngiltere ve Hollanda ise “özgür emek” temelinde üretim yapıyordu.

TEKNOLOJİ VE KOZMOLOJİ

Copernicus’un bilimsel dünya görüşü Protestan cepheye ideolojik desteğin yanısıra çok önemli teknolojik üstünlük de sağlıyordu. Kuramsal bilimle el becerisini birleştiren İngiliz endüstrisi İspanyolları birçok alanda geçti. Bu alanlar içinde en önemlisi denizde kullanılan silah endüstrisiydi. İngilizler, uzun menzilli ve hedefi vurma yeteneği çok yüksek olan toplar dökmeyi başardılar.

Copernicus devrimi, Aristo fiziğini de buruşturup bir köşeye atmıştı.  Aristo fiziğine göre “devinen cisimler, hiyerarşide kendilerine ait olan yeri arama eğilimindeydiler”. Bu görüş kendini balistik alanında gösteriyordu. Aristo, düz bir doğrultu boyunca yukarıya fırlatılan bir cismin Yer’e dik olarak düşeceğini öğretiyor, dönemin düşünürleri de bu durumu olduğu gibi onamak durumunda kalıyorlardı.

Leonardo onun mühendislik alanındaki ardılı Tartaglia, bir cismin yörüngesinin bir eğri olduğunu deneyle göstermişler, topun işaret ettiği yükseklikle menzil arasındaki ilişkiyi gösteren bir çizelge hazırlamışlardır.

Digges ve diğer İngiliz bilimciler bu sonuçları düzenleyip birçok kişinin yararlandığı deniz silahları el kitapları hazırlamıştı. İngiliz gemileri tayfalarını artizanlar ve işçi sınıfından seçiyordu. 1588 yılına gelindiğinde gemideki subay ve denizciler temel balistik eğitimi almış kişilerden oluşuyordu. Bunun tersine İspanyollar yeni bilimle ne ilgileniyor ne de kullanıyordu. Gemilerdeki eğitimsiz tayfalar da yeni bilimin ayırdında değildi.

KOPERNİK YASASIYLA GEMİLERİNİ KORUDULAR

İspanyol donanması İngiltere’yi fethetmek üzere yola çıktığında toplumsal örgütlenme, teknoloji ve eğitimin ne denli önemli olacağının ayırdında değildi. İngiliz savaş gemilerinde ağırlıklı olarak “culvetine” adı verilen küçük toplar vardı. Bunların menzili yaklaşık 1000 metreydi. İspanyol donanmasındaysa daha kaba toplar bulunuyordu. Bunlar ancak çok yakın mesafelerde etkiliydi. Maksimum menzilleri 300 metreydi. Bu ve diğer alanlardaki üstünlüklerini kullanan İngilizlerler, İspanyol donanmasını uzaktan dövdüler. 100.000 ateşleyen İspanyollar bir subay ve bir düzine denizciyi öldürebildiler; İngiliz donanmasından hiçbir gemi batmadı. İspanyolların hemen hemen yarısı denli ateş eden İngilizler  İspanyol gemisini batırdılar ve binlerce İspanyol subayı ve gemicisini safdışı bıraktılar. Cephaneliği tükenen İspanyolları İngiliz donanması Manş denizinin dışına dek kovaladı.

Kısacası, deneye dayalı dünya görüşünün üstünlüğü tartışmalarla değil, pratikte, toplar ve tüfeklerle kanıtlanmış oldu. Aslında İspanyol donanmasının yenilgisi hangi bakış açısının utku kazanacağını saptadı; çünkü savaş, hangi toplumun varlığını sürdürebileceğini belirlemişti.   

DİNSEL DOGMALARA KARŞI ÇIKMANIN FATURASI

Protestanlardan sonra Katolik hiyerarşi de yeni evren modelinin sapkın olduğunu, geleneksel otoriter toplum yapısıyla uyuşmayacağını gördü. Karşı reform hareketinin ilk kurbanlarından biri, eski bir keşiş olan Giordano Bruno oldu. İngiltere’yi ziyarete giden, orada dönemin önde gelen politikacı ve biliminsanlarıyla tanışan Bruno, Avrupa kıtasına döndüğünde Copernicus‘un kuramını halka yaymaya başladı. Copernicus evreninin çeşitlemesini ele alan ve onu  Batlamyus artıklarından temizleyen Bruno oldu. Bruno, kendi geliştirdiği felsefenin temeline sonsuz gezegenlerden oluşan sonsuz evren modelini yerleştirdi. Bu dünya görüşüne Cusa’lı Nicholas’ın görüşlerini ve ondan daha devrimci görüşleri de ekledi. Hiç yoktan yaratılma (ex nihilo) kavramını ciddi bir biçimde sorguladı. Evrenin uzayda ve zamanda sınırsız, başlangıçsız ve sonsuz olduğunu savundu.

7 YIL HAPİS VE YAKARAK İDAM

Bruno  bir biliminsanı değil bir filozoftu. Copernicus’un evren modelini desteklerken geleneksel mantıksal savları kullandı. Hepsinden önemlisi,  bir Katolikti. Kiliseyi yadsımak yerine onu düzeltmek istiyordu.1592 yılında Katolik topraklara döner dönmez tutuklandı.   Karşı - reform hareketinin önderlerinden ve Papa’nın teoloğu Cardinal Bellarmine, Bruno’nun yazılarında kiliseyi içten yıkmaya yönelik sapkınlıklar saptadığını söyledi. Yer benzeri sonsuz dünyanın varlığı düşüncesi Kilise hiyerarşisinin önemini zayıflattığı gibi tüm otorite kaynaklarıyla da çelişiyordu: Bu düşünceler ne İncil’de ne Aristo ne de Plato’da vardı. Bundan başka bu görüşler maddi dünyayı ve Yer’i cehennem olarak, kozmik kürelerin ötesini de cennet olarak gören Katolik görüşünü yerle bir ediyordu. Yedi yıl süren mahkumiyeti boyunca Bruno, buna benzer çok sayıdaki dünya görüşünden vazgeçmesi için Bellarmine tarafından sayısız kez uyarıldı. Görüşlerinden vazgeçmedi ve yakıldı.

16 Ocak 2015 Cuma günü: Bilimsel devrim toplumsal çatışmaların ürünüdür