Bilim ve yaşam
Yıldırım çarpması sonucu üç yurttaşımızın öldüğü ve beş kişinin yaralandığına ilişkin bir haber beni çok etkiledi. Bu olay bana çocukluk yıllarımdaki bir yolculuğu anımsattı.
Parasız yatılı okuduğum ortaokulu bitirdiğim 1958 Haziran sonu olmalı. Ailem o sırada Karacasu ilçesinin bir dağ köyünde çalışıyordu. Sınavların bittiği gün babam geldi ve beni okuldan aldı. Ertesi sabah yaya olarak yola çıktık. Babadağ’ın batı tarafındaki bir belden geçerek Karacasu yönüne gidecektik. Ancak biz yukarıya çıktıkça, koyu renkli bulutlar çoğalıyordu. Yağmur bastırmak üzereyken babam ileride bir tek ulu ağaç gördü ve oraya doğru yöneldi. Niyeti oraya sığınarak yaz yağmurunun geçmesini beklemekti. Bana da acele etmemi söyledi. Ben çekinerek “Baba oraya gitmeyelim, orası tehlikeli!” dedim. Nedenini sorunca “Yağmurlu havada oraya yıldırım düşer! Öğretmenlerimiz derslerde böyle öğrettiler, kitapta öyle yazıyor!” dedimse de babamın aklı yatmadı. O sırada yağmur bastırdı, babam bana, “Gel ıslanıyon.” dedi, ben babamdan çekindiğim halde yine gitmedim ağacın altına. Bir güzel ıslandım. Babam, “Vay benim avanak oğlum, sen okudukça akıllanacağın yerde delleniyon galiba.” dedi. Bu arada yıldırım düşmedi ve yağmur dindi. İyi ki düşmedi de ben sadece ıslandım. Yıldırım düşseydi büyük olasılıkla yetim de kalacaktım.
Zavallı, bilisiz (cahil) ve yoksul insanlarımız. En yalın bir doğa yasasından habersiz yaşarlarken, birkaç saniyede yıldırım ateşiyle kavruldular. Korkarım yobazların bir kısmı bunun tanrının verdiği bir ceza olduğunu bile söylemiştir. Kaybettiklerimizden ya da yaralananlardan hiçbiri paratonerin (yıldırımsavar) buluşçusu Benjamin Franklin’in ne adını duymuştur ne uçurtma deneyinden haberi olmuştur. Yıldırımsavarı (paratoner) belki görmüşlerdir ama anten mi zannettiler acaba yoksa bir süs mü? Bilgiyi yaşama uygulamadıktan sonra bilgi de bir süs olmaz mı?
ZORLUKLAR VAR
“Politika bilimin yaşama uygulanmasıdır.” diye güzel bir tanım var. Vatan Partisi olarak yapmak istediğimiz tam budur! Bilimsel çıkarımlarda bulunuyor, uyarılar yapıyoruz. Halkımızla birlikte Üretim Devrimi Kurultayları yaparak ekonomik ve toplumsal sorunlarımıza çözüm önerileri geliştiriyoruz. Parti programımız, seçim bildirgelerimiz açık. Neyi, nasıl ve hangi imkânlarla yapacağımızı belirtiyoruz. Kitaplar yazıp, gazeteler ve dergiler çıkarıyoruz. Ulusal Kanal, Ulusal Radyo, Aydınlık Gazetesi, Kaynak Yayınları, internet yayınlarımız var. Yurtseverlik, bilgi birikimi, deneyim, özveri, cesaret her şey var. Ülke çapında örgütlenmiş partimiz, gençlik ve kadın örgütlerimiz gece gündüz çalışıyor.
Zorluklar var, diyoruz. Hep birlikte çalışarak bütün zorlukların üstesinden geleceğiz, diyoruz. Yolunu yöntemini anlatıyoruz. İktidarıyla muhalefetiyle aynı bataklıkta debelenen aktörlerin düzeysiz biçemle (üslup) yaptıkları boş sözverilere (vaat) inanmak kolaylarına geliyor.
ÇÖZÜM VAR
Bir keresinde İstanbul'da bir tiyatro oyunu devam ederken yangın çıkmış, perdeler filan tutuşmuştu. Oyuncular sahneyi terk etmiş, ancak seyirciler yangını oyunun bir sahnesi sanarak yerlerinden kalkmamışlar. Nihayet aktörlerden biri tekrar sahneye fırlayıp “Kalkın ulan, yanıyorsunuz!” diye bağırınca seyirciler salonu terk etmeye başlamıştı.
Ülkemize yönelik silahlı dış tehditler var, diyoruz. Ekonomi böyle gitmez, diyoruz. Atlantik sisteminin sonu geldi, Avrasya'daki öncü yerimizi alalım, diyoruz. Yolunu yöntemini gösteriyoruz. Dinlemek ve anlamak istemiyorlar.
Hayat öğreticidir. Sınama yanılma yöntemiyle biraz da acı vererek öğretir. “Cıss” denildiğinde tehlikeyi anlamayan çocuk, kızgın sobaya elini değdirdiği zaman anlar ne olduğunu. Filanca gitsin de kim gelirse gelsin saplantısı var. Gelenin gideni aratacağına hiç kuşku yok. Çünkü mevcut sistem içinde çözüm yok. Çözüm yolu Vatan Partisi'nin Üretim Devrimi Programının uygulanmasıdır. Kısaca; planlama, tasarruf, yatırım, istihdam, üretim ve hakça paylaşım şeklinde özetlenebilir.