Bilime güven ve milli devlet

“Bilimin yol göstericiliğinin kitlelere maledilmesi”, günümüzde toplumsal gelişimenin anahtar sorunlarından biri haline gelmiştir. Çünkü insanlık, tarihin değil, ama tarihsel gelişmede kendiliğindenliğin sonuna gelmiştir. Tarih yapmak, artık toplumsal hedeflerin bilimin yol göstericiliği altında belirlenmesini ve bu hedeflere ulaşmanın yol ve araçlarının tasarımını gerektirmektedir. Öte yandan, her toplumsal gelişme, önündeki engellerin aşılmasına yetecek bir toplumsal gücün oluşturulmasını gerektirir. Bu güç, ancak bilimsel olarak belirlenmiş hedeflerin kitlelere maledilmesiyle seferber edilebilir.

EFLATUN’UN EN ÖNEMLİ KATKISI

Eflatun, idealist felsefenin piridir. Bu felsefi akıma adını vermiş olan “idea”ların mucididir. Ama bugün bize hâlâ ışık tutan en önemli bulgusu, mükemmel olanı dünya üstünde bulmanın olanaklı olmadığını saptayıp, idealarını “hayatın dışı”na taşımış olmasıdır. Oysa “dünyayı değiştirme” mücadelesi verenlerin “dünya üstünde varolan”dan hareket etmekten başka çaresi yoktur. Toplumsal mücadelenin kitleler nezdinde gereksinim duyduğu “bilime güven” de, bu dünya üstünde olduğu için, “lekesiz” değildir.

KİTLELER KENDİ DENEYİMLERİ İÇİNDE ÖĞRENİR

Aydınlanma Hareketi’nin etkili olduğu ölçüde toplumda bilime güvenin sağlanması açısından uygun ve geniş bir zemin yaratacağına kuşku yoktur. Ama Aydınlanma Devrimi’nin kendisi de tarihsel olarak Bilimsel Devrim’in başarılarının hayat deneyimi içinde sınanıp içselleştirilmesi zemininde yükselmiştir. Günümüzde de kitleler “bilimin yol göstericiliği”ni kendi deneyimleri içinde yaşama ve sınama olanağını buldukları ölçüde kendilerine malederler.

Bugün koronavirüse karşı mücadele aynı zamanda dünya çapında böyle bir deneyimin yaşanmasını beraberinde getirmiştir. Bu süreçte hem aşamalı olarak hedeflerin doğru saptanması için ülkenin sağlık bilimleri alanındaki bütün birikiminin etkin biçimde harekete geçirilmesinin gereği, hem de uygulamada halkın doğru seferber edilmesinin önemi, gözler önüne serilmiştir. Kamucu ekonomik önlemler ve insan odaklı koruyucu sağlık sistemleri başarılı olurken, bütünüyle kâra dayalı ve para odaklı sistemler salgına karşı mücadelenin önüne engel olarak çıkmaktadır.

‘GÖRÜNÜR EL’: MİLLİ DEVLET

Koronavirüse karşı mücadele, başarı için milli devletin öneminin bir kez daha öne çıkmasına yol açmıştır. “Görünmez El” tarihsel işlevini tüketmiştir. Bugünün ihtiyacı, doğru hedefleri bilimin ışığında belirleyen, ülkeyi o hedeflere ulaştıracak yolu planlayan, o planların uygulamaya konması için gerekli araçları oluşturan, ama hepsinden önemlisi halka dayanan ve bütün milleti birleştirerek seferber eden bir “Görünür El”edir. Bu görünür el, milli devlettir; milli devletin gerçekten milletin teşkilatlanmış haline getirilmesidir.

Atatürk Devrimi’nin deneyim ve birikimi, bu açıdan sahip olduğumuz en değerli varlıktır. Hiçbir birikim varlığını hayatın dışında sürdüremez. Atatürk Devrimi’nin birikimi de, ülkemizin bağımsızlık mücadelesi, halkın sağlığını koruma ve güçlendirme uğraşı, Üretim Devrimi girişimleri yükseldikçe, bunları kendi deneyimi içinde yaşayan milletimize her geçen gün daha etkin biçimde malolmaya devam edecektir.