Bilinmeyen döviz rezervleri mi var?

Hatadan dönmek fazilettir. Ama iktidar ve ekonomi yönetimi uzun süredir tamamıyla “algı yaratmaya” ve “günü kurtarmaya” yönelik ekonomi politikalarında ısrar ve inat ediyor ne yazık ki.

Genelde ekonomi, özelde rezerv yönetme politikalarındaki yanlış ve saplantılı bakış açısı giderek daha riskli ve sorunlu hale geliyor.

Nitekim, dolar kurunu bu kez de 7 TL sınırında tutmak uğruna, yapılan-yaptırılan müdahalelerin sonucunda Mart 2020 ay sonu itibariyle resmi rezerv varlıkları, bir önceki aya nazaran yüzde 14.5 oranında azalarak 92.1 milyar dolara geriledi.

Bununla paralel olarak, döviz varlıkları da yüzde 21.9 azaldı ve 59.2 milyar dolara indi.

Döviz rezervlerinde yılbaşından bu yana 27.3 milyar dolarlık azalma Türkiye’nin uluslararası düzeyde dış borç ödeme kapasitesi üzerinde olumsuz etki yaratacaktır.

Uluslararası metrik tanımına göre hesaplanan ve kısaca ARA (Assesing Reserve Adequacy) olarak adlandırılan rezerv yeterlilik oranının Mart 2020 rakamları ile muhtemelen yüzde 70-75’lere ineceği tahmin ediliyor.

Gelişmekte olan 10 ekonomide Şubat 2020 ay sonu itibarıyla ARA-Rezerv yeterlilik oranı şöyleydi;

REZERV YETERLİLİK ORANI

Aynı ülkelerin 2019 yılsonu itibariyle rezervlerinin, kısa vadeli borçlarını karşılama oranlarına bakalım şimdi de;

Yukarıdaki iki tablodan da açıkça görüleceği üzere, Türkiye ekonomisi, gerek rezerv yeterliliği, gerekse rezervlerin kısa vadeli borçlarını karşılama oranı bakımından hiç de olumlu bir yerde değil, gelişen ekonomiler arasında maalesef.

Rezerv politikaları, emir-komuta mantığı ile ve yanlışta ısrar ve inat ile bu şekilde sürdürülemez. Bu tablolara bakıldığında; insanın aklına iki şey geliyor. Ya gidişatın ne anlama geldiğini/geleceğini görmüyor, anlamıyor ya anlamak istemiyorlar. Ya da bizim bilmediğimiz-görmediğimiz bir kenarda tuttukları potansiyel bir döviz rezervleri veya imkanları var.

Umalım da, şapkadan tavşan çıkaracak, bir özel rezerv hazırlıkları veya döviz potansiyelleri olsun.

Ne demişler, umut fakirin ekmeği…