Binali Yıldırım’ın gönül belediyeciliği
Binali Yıldırım, geçen gün bir toplantıda belediye seçimleri için ilginç şeyler söyledi. Ancak bunları söylerken vücut dili ve ses tonu yorgun ve emekli bir sevimli amcayı gözümüzün önüne getirdi. İddialarını sıralarken artık gençlerin bizim gibi yaşlıları eğitmesi ve ülke yönetimine gelmesi gerektiğini vurguladı. Bunu da İstanbul 4.0 vizyonu ile açıkladı.
Hedeflerini ve yol haritasını açıklarken AKP’nin son 25 yıldır ülkeyi ve belediyeleri yönettiğini sanki unutmuş gibiydi. Haksız değil. AKP özellikle son yıllarda hem iktidarda hem de muhalefette olduğu için zaman zaman iktidar edası ile zaman zaman da muhalefet yapar gibi siyaset yapıyor. Bizlerin de hafızası zayıf olduğundan söylenenlere inanıyoruz.
Bir belediye başkan adayından öte Meclis Başkanı protokolü ile seçim kampanyasını yürüten Binali Yıldırım bakın neler diyor:
EKONOMİMİZ SIKINTINDA
Binali bey Türkiye ekonomisinin krizde olduğunu söylemese de ciddi sıkıntıda olduğunu kabul ediyor. Ancak bunun geçici bir durum olduğunu ve bu sıkıntıları ancak AKP iktidarının çözeceğini iddia ediyor.
Dünya ekonomisinin 80 trilyon dolar olduğunu ve büyümediğini belirtirken bizim ekonomik sıkıntılarımızın temel nedeninin küresel gelişmeler olduğunu vurguluyor.
Kamunun dış borcunun olmamasını önemsiyor ve dış borcun özel sektörün borcu olduğunu orta koyuyor. Ama özel sektör bu borcu niye aldı sorusuna da, özel sektör bu borcu yaptığı yatırımlarda ve yarattığı istihdamda kullandı ve ekonomimiz üç kat büyüdü, şeklinde cevap vererek dış borcun kaygı yaratacak durumda olmadığını ima ediyor.
Ekonomik sıkıntıların ülkemiz açısından yarattığı kaygıları gidermek için “yolları böldük ama ülkemizi böldürmeyiz” sloganı ile coşku yaratmaya çalışıyor.
GÖNÜL BELEDİYECİLİĞİ
Binali bey belediye işi gönül işi diyor ve İstanbul için 4.0 vizyonunu gençlerin enerjisi ile sağlayacağını hedef olarak koyuyor.
4.0’da neler vadediyor:
1- Üreten İstanbul
Daha fazla katma değer yaratan İstanbul ve ülke ekonomisini sırtlayacak İstanbul olacak(mış)!
2- Kolay İstanbul
Trafik rahatlayacak(mış)!
3- Yeşil İstanbul
Çöle çevrilen İstanbul yeşile boyanacak(mış)!
4- Çevreci İstanbul
Katledilen doğanın korunması için birçok önlem alınacak(mış)!
5- Yaşayan İstanbul
Trafikte zaman kaybeden İstanbullular kolay İstanbul projeleri ile zaman kazanacak ve tiyatroya, konsere, kütüphaneye ve kültür etkinliklerine koşacak(mış)!
6- Dinamik İstanbul
İstanbul’un her yeri spor tesisleri ile donatılacak ve insanlarımız sportif olacaklar(mış)!
7- Herkes İçin İstanbul
İstanbul ayrım yapılmadan tüm canlıların kenti olacak(mış)!
8- Güvenli İstanbul
Başta deprem olmak üzere doğal afetlere karşı dayanaklı bir İstanbul yaratmak için projeler yapılacak(mış)!
9- Akıllı İstanbul
Bilgi teknolojilerinden yararlanılarak İstanbulluların hayatı kolaylaşacak(mış)!
ŞAŞIRMAMAK ELDE DEĞİL
Yıllardır hükümet eden ve belediyeleri yöneten AKP’nin seçim vaatlerine baktığımızda Allah Alah, biz rüyada mıydık, 25 yılı bizler yaşamadık mı, olanları ve olması gerekip te yapılmayanları biz görmedik mi, diye şaşırıp kalıyoruz. Şu soruları sorup şaşırmaya devam edelim: Binali beyin İstanbul projesi neden daha önce gerçekleşmedi? Neden çevreyi talan edip şimdi çevreci oluyorsunuz? Neden ormanları, ağaçları yok edip şimdi yeşil İstanbul diyorsunuz? Neden çarpık kentleşmeye neden olup, imar barışı ile de ucube hale getirdiğiniz bu kenti şimdi doğal afetlerden koruyacak projelerle dayanıklı bir kent haline getirmek için sil baştan işe koyulacaksınız? Kültürü ve sanatı siz yok etmediniz mi? Özel tiyatrolar kaldı mı? Devlet tiyatrolarında sansür yok mu? Nerede sanat ve kültür etkinlikleri var? Şimdi kalkmış kolay İstanbul ile sanat ve kültürü geliştireceğinizi vadediyorsunuz? Sporu sormuyoruz bile..
GÖNÜL VE AŞK
Özellikle İstanbul için gönül belediyeciliği ve aşk kavramlarına oturtulan seçim kampanyalarına karnımız tok. Çünkü gönül işi merhameti, vicdanı, doğa ve insan sevgisini, akıl ve bilimi temel almayı gerekli kılar. Aşk, samimiyet ve güven gerektirir. Hem gönül diyeceksin hem döveceksin; hem aşk diyeceksin hem de aşık olduğun kenti yok edeceksin. Böyle büyük bir çelişkiyi ancak bizim ülkemizde görebiliriz. Nedeni belli: bizim insanlarımız temiz ruhlu ve inanmayı seviyor...