Binyıla Meydan Okuyamayan ABD
Geçen yazımda, Millennium Challenge tatbikatında, Irak’ı hedef aldığı hâlde, Türkiye’yi hedef almış numarası yapan ABD’nin, Türk kamuoyunda yapay bir korku iklimi oluşturmak istediğini, gerekçeleri ile yazmıştım. Türk kamuoyu, tatbikatta üç tarafı denizlerle kaplı bir ülkenin işgal edildiği dedikodusuna 20 yıl boyunca inandırılmıştı. Ama tatbikatın senaryosunda, üç tarafı denizlerle kaplı bir ülkenin bahsi bile geçmiyordu. 20 yıldır bununla uyutulan Türk halkının -doğal olarak- gerçekleri kabullenmesi de zaman alacaktır. Birazdan okuyacaklarınıza da çok şaşıracaksınız ve bir kez daha ezber bozulacak.
Öncelikle ABD’nin “Millennium Challenge” Tatbikatı’na neden ihtiyaç duyduğunu anlamak gerekir… Süper gücüne rağmen, Vietnam Savaşı’nda ve İran’daki rehine krizinde başarısız olan ABD Ordusu, 1983’te Grenada İşgali’nde de zorlanınca belirgin bir yapısal sorunu olduğunu kabullenmiş, çözüm aramaya başlamıştı. ABD Ordusu’nda komuta kademeleri arası rekabeti ortadan kaldırmak için hazırlanan Goldwater-Nichols Yasası ile 1986’da yeniden yapılandırılan ABD Ordusu, 1990-1991 Çöl Fırtınası Harekâtı’nda da beklenen performansı verememişti. 1992-1999 arasında geliştirilen personel temin ve yetiştirme politikaları da yaraya merhem olmamış; teknolojik sıçramaların yol açtığı yeni parametrelerin etkisi nedeniyle askerî sistem, güçlü bir direnç göstermişti. Vietnam Savaşı döneminin doktrinsel kalıntıları yok edilemeyince komuta kademeleri, hızlı gelişen yeteneklerini ortak bir amaca yoğunlaştırmakta zorlanmaya devam etmişlerdi.
1995’te 3 haftalığına Atlantik’teki USS Flatley (FFG-21) gemisine gönderilen bir Türk subayı olarak ABD’nin yaşadığı bu kronik sorunu şahsen ben de fark etmiştim. Gözlemlerime göre, yüksek teknolojiyi iyi kullanamayan ABD Donanması, diğer kuvvetlerle müşterekliği gerektiren karmaşık harekâtların içinde kayboluyordu.
MÜŞTEREK KUVVETLER KOMUTANLIĞI (JFCOM)
Hollywood filmlerinde havalı görünen ABD Ordusu’nun “birlikte çalışamama” sorunlarını çözmek için yapılan ve hararetli tartışmalara sahne olan toplantılar sonrasında, ABD Başkanı Clinton’ın imzasını taşıyan 29 Eylül 1999 tarihli kararname ile Müşterek Kuvvetler Komutanlığı (JFCOM) adıyla yeni bir komutanlık kurulmuştu. Bu komutanlık, 1.160.000 askerden oluşan ABD Ordusu’nun kronikleşmiş durumdaki müşterek harekât icra edememe sorununu, tatbikatlar ve eğitimler yoluyla gidermekle görevlendirilmişti. Özetlersek, JFCOM, radikal bir dönüşüme öncülük etmek gibi ağır bir görevi, 2011’de lağvedilene kadar tam 12 yıl boyunca üzerine almıştı.
JFCOM’un temellerini atan ve Millennium Challenge Tatbikatı’nın ilk hazırlıklarını başlatan Amiral Harold W.Gehman, 5 Eylül 2000 tarihinde görevini General William F.Kernan’a devretmişti. 2 yıl süren hazırlıklardan sonra, 13.500 Amerikalının katıldığı bu bilgisayar destekli komuta yeri tatbikatı, General William F.Kernan’ın komutasındaki JFCOM tarafından yönetilmişti. ABD Hükûmeti, 2007’de işgal etmeyi planladığı Irak’ta yeni bir Vietnam yaşamak istemiyordu. Bu nedenle, General William F.Kernan’a Irak’ın başta kimyasal/biyolojik kitle imha silahları olmak üzere 2007’ye kadar edinebileceği muhtemel silah envanterine uygun, ama olabildiğince gerçekçi ve karmaşık bir senaryo üretme izni verilmişti. Bu nedenle, senaryoya Irak’ın 2007 yılına kadar temin etmeye çalıştığı Mig 29 uçakları, denizaltılar ve fırkateynler bile eklenmişti.
BİLİNMEYEN GERÇEK: ABD’NİN MILLENNIUM CHALLENGE YENİLGİSİ
23 grup çalışmasında konseptler geliştirilen tatbikatta; 94 yeni taktik bilgisayar üzerinde, bunlar arasında “5.000 teröristi yok etmek” için kurgulanan 22’si ise, 6 ay önce Afganistan’dan Nevada’ya intikal ettirilmiş olan ve tatbikatta paraşütle çöle atlayan 18. Hava İndirme Kolordusu tarafından nesnel olarak denenmişti. Çok sayıda karmaşık/beklenmedik/yüksek stresli durumun enjekte edildiği tatbikatta, 2007’de Irak’ta savaşması planlanan ve tahminen ABD Ordusu’nun %10’unu oluşturan çeşitli seviyelerdeki 18 Amerikan karargâhının eş güdüm sorunları giderilmeye çalışılmıştı.
Tatbikatta 2007 yılı (yani, 5 yıl sonrası) Irak kuvvetlerinin komutası, Çöl Fırtınası Harekâtı’nda edindiği deneyim nedeniyle Emekli General Paul Van Riper’e verilmişti. Buraya dikkat, Tatbikatın düşman tarafını oynayan karargâh, emekli bir Amerikalı generalin komutasındaydı. Tatbikatın 2’nci günü büyük bir şok yaşandı; Nimitz sınıfı bir ABD uçak gemisi (-depremden sonra Türkiye’yi desteklemek isteyen uçak gemisi ile aynı sınıf), bir Irak balistik füzesi tarafından vurulmuş ve kolayca batırılmıştı. General Riper’ın komutasındaki Irak karargâhı, komuta-kontrol sistemleri köreltilince motosikletli haberciler, hatta ışıklı mors kullanarak sevk ve idare ettiği simetrik ve asimetrik yetenekler ile uçak gemisinden başka, 10 adet Arleigh Burge sınıfı kruvazör (geçenlerde İstanbul ziyareti yapan gemiyle aynı tip) ve 5 Wasp sınıfı amfibi hücum gemisi olmak üzere toplam 16 Amerikan savaş gemisinin batırılmasını sağlamıştı. Batmayıp hasar gördüğü için tatbikat dışı kalan Amerikan gemilerini saymıyorum bile. Her biri; birer amfibi tugay, 6’şar uçak ve 24’er helikopter taşıyan 6 Wasp sınıfı amfibi hücum gemisinden 5’i karaya bile yaklaşamadan battığı için ABD Ordusu, amfibi harekât yapamaz duruma düşmüş; hatta kara harekâtına bile başlayamadan 3-4 gün içinde 20.000 Amerikan askerini kaybetmişti. Darmaduman olan ABD Donanması, düşman deniz kuvvetleri unsurlarını tespit etmekte bile zorlanmıştı.
Yaşanan bu şoktan sonra, oyun sıfırlanmış, General Riper ve karargâhı aşırı şekilde kısıtlanarak tekrar oynanmaya başlanmıştı. Irak karargâhına kontrol bilgisayarı üzerinden uygulanan aşırı kısıtlamalara yaptığı itirazlara cevap bile alamadığı için öfkelenen Emekli General Riper, tatbikatın tüm gerçekçiliğini yitirdiği gerekçesiyle 2’nci haftasında istifa etmişti. General Riper’ın “Allah Belanızı versin!” deyip Nevada’yı terk etmesinden sonra, Millennium Challenge Tatbikatı, bütünselliğini kaybetmiş, alt seviyedeki birlik karargâhların basit taktik denemeler yaptığı bir platforma dönüşerek sona ermişti.
Tatbikatın sonunda ABD Ordusu, yapay şekilde galip getirilmişse de aslında 2007 yılında sahip olacağı simetrik ve asimetrik silahlarını en saldırgan yöntemlerle kullanan Irak Ordusu benzetimi (simülasyonu) tarafından feci şekilde ezilmişti. Tatbikatın sonunda ABD komuta heyetinin yaptığı değerlendirmeler, “gürültülü ve öfke dolu”ydu. Tatbikatta başarı grafiği yüksek birkaç ABD karargâhı elbette mevcuttu; diğer çoğunluğu, faydasız veya başarısız bulunmuşlardı. Millennium Challenge’da yaşanan fiyaskonun faturası, JFCOM Komutanı General Kernan’a kesilmiş, tatbikattan 2 ay sonra emekli edilmişti.
Sonuçta, 2007’yi beklemenin Irak’a yarar, ABD’ye ise büyük zarar getireceğini anlayan ABD, Irak’ı işgal harekâtını 4 yıl erkene alarak 2003 Mart ayına çekmiş; Pasifik’ten ve Atlantik’ten çok ciddi miktarda kuvvet kaydırarak Millennium Challenge Tatbikatı’nda kullandığının tahminen 4 katı bir ABD kuvvetinin yanında İngiltere’nin ve Irak’ın içindeki Peşmerge ve diğer iş birlikçilerin güçlü askerî desteği ile Irak’ı işgal etmiş; hatta bunu yaparken de -delikanlı gibi savaşmak yerine- 1 milyon civarında Iraklı sivil halkı, stratejik bombardıman ile katletmekten çekinmemişti.
Türk halkının 20 yıldır aldatılarak korkutulmaya çalışıldığı Binyılın Meydan Okuması-Millennium Challenge 2002 Tatbikatı, “kendisini tek süper güç olarak gören ABD’nin yenilmez olmadığını öğrendiği tatbikat”tan başka bir şey değildir. Emperyalizm güçlüdür, güvenilmezdir ve dikkat edilmelidir; korkan korksun, ama Atatürk’ten çok şey öğrenmiş emekli bir deniz subayı olarak ne emperyalizmden ne de onun korku iklimi oluşturmak için kullandığı uyduruk tatbikatlarından bir gram bile korkmuyorum! Siz de sakın korkmayın ve Türk Ordusu’na güvenin!