Bir AKPWOOD yapımı!

AKP iktidara gelmeden önce bu ülkede “alaturka tuvalet” diye bir şey neredeyse kalmamıştı.
Şimdi ise bunların yönettiği tüm kurumlarda, belediyelerde tuvaletler alaturka!
Neden ille de alaturka?
Çünkü tuvalette bile siyaset yapıyorlar, yaşam tarzı dayatıyorlar da ondan!
***
Peki; evlerinde de alaturka tuvalet mi kullanıyorlar?
Gidin, sadece bunların değil, parti yöneticilerinin ve yandaşlarının lüks evlerini gezin; göreceksiniz... Çoğunda jakuzi var, hatta “Fin hamamı” bile var ama, alaturka tuvalet yok!
Dayatmaları sadece bize!
***
Yıllardır bilinçaltlarımıza oynanan diğer bir oyunun adı, “yer sofrası!”
Bu arkadaşlar evlerinde, işyerlerinde “yer sofrası”nda mı yemek yiyor?
Bağdaş kurarak yere mi oturuyor?
Elbette hayır!
Saray’a hiç alınmadıysa onlarca lüks yemek masası alındı; binlerce de sandalye... Doğal olan da bu zaten!
Ama ne zaman bir sıradan vatandaşın evini “rol icabı” ziyaret edecek olsalar, ille de bir yer sofrası bulup çömeliyorlar.
Sonra da kameralara “romatizma ağrılı” pozlar veriyorlar...
***
Emine Hanım önceki akşam Bağcılar’da yine bir çat kapı “vatandaş iftarı”na gitmiş...
Hem de tek başına!
Bir kadının, yanında kocası olmadan bir başka eve iftar ziyaretine gitmesi ne kadar Türk ve İslam âdetidir; onu takdirlerinize bırakıyorum.
Yok; yanında AKP Bağcılar bilmem nesinin başkanı ve karısı varmış da... Geçin bunları...
***
Neyse, dönelim asıl konumuza:
Emine Hanım’ın kapıdan girerken çekilen ve Anadolu Ajansı’nın servis ettiği ilk fotoğrafta, ev halkının yemek masasını hazırladığı ve iftar saatinin gelmesini beklediği görülüyor.
İkinci fotoğrafta ise iftar sofrasının, yer masasına alındığı...
Bu ne anlama geliyor?
Ne olacak; birileri ev sahibi Senem ve Zafer Sevinmiş çiftini uyarmış ve yemek apar topar yer sofrasına alınmış!
Bu fotoğraftaki diğer bir ayrıntı da Emine Hanım’ın pardösüsü...
Allah aşkına söyleyin; açık hava lokantasında değilseniz, kim sofraya pardösüyle oturur?
Bunun da yanıtını ben vereyim:
Acelesi olan... Yani fotoğraf çektirip kendi lüks masasında iftara tüymeyi planlayan!
***
Emine Hanım ve eşi çekilen bu fotoğrafların bir AKPWOOD (Hollywood’un AKP versiyonu) projesi olmadığına beni ikna etmek gibi bir hevese kapılırlarsa...
Lütfen KaçAk Saray’da çektirdikleri yer sofralı fotoları da bizimle paylaşsınlar...
Sonra da o saraydaki tüm ultra lüks yemek masalarını satıp gelirini yoksulluklarından 12 ay oruç tutmak zorunda kalan ailelere bağışlasınlar!

HAYVAN!
Ramazan geldi ya TRT ve yandaş televizyonlar yine irtica yuvasına döndü.
TRT’de yayınlanan “Ramazan Sevinci adlı programa katılan Prof. Dr. Mustafa Aşkar isimli bir kendini bilmez, “Dünyada namaz kılan bir hayvan var mı?” diye sorduktan sonra, “Namaz kılmayan hayvandır!” demiş...
Ne demişlerdi; “Kimsenin yaşam tarzına ve inanç özgürlüğüne karışmayacağız... İsteyen istediğine inanır ya da hiç inanmaz...”
Bazı aptal liboşlar da bunlara kanmıştı.
Şimdi hakareti ve küfrü Müslüman olsun ya da olmasın namaz kılmayan herkese “Hayvan” deme noktasına getirdiler.
Yakında “Namaz kılmayanın, oruç tutmayan katli vaciptir” derlerse şaşırmayın.
***
Mustafa Aşkar, haklısın...
Dünyada namaz kılan bir hayvan yok!
Peki; dünyada kendisi gibi inanmayanlara ya da yaşamayanlara hakaret eden bir “hayvan” var mı?
Var... Ne yazık ki var!

GÜNÜN SORUSU
Melih Gökçek Twitter’da anket yayımlayarak, “Ankara Metrosu’nda da bayanlara ayrı vagon uygulamasını deneyelim mi?” diye sormuş... Ankete katılan 15 bin Ankaralının yüzde 53’ü “Hayır”, yüzde 47’si “Evet” demiş... Sorum AKP’nin bu ve benzeri “şeriat uygulamaları”nı derleyerek, kapatma davası açması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’na başvurmayan CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na:
Ne bekliyorsunuz? Savcının gidip kadı efendinin gelmesini mi?

Hürriyet’in, Simavi’ye ihaneti!
Bizim mesleğin bu ülkedeki “piri”, Hürriyet Gazetesi’nin ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin kurucusu rahmetli Sedat Simavi’dir.
Onun genç gazetecilere yönelik olarak söylediği, “Kalemini kır ama satma” sözleri, kulaklarımıza küpedir!
Hal böyleyken; onun gazetesine bugün sahip olanlar ve yönetenler ne yazık ki kalemlerini kıramadılar. Gördükleri baskı karşısında teslim oldular.
Emin Çölaşan’ı, Bekir Coşkun’u, Yılmaz Özdil’i, Özdemir İnce’yi ve daha nicelerini gazeteden uzaklaştırıp “beyefendinin adamları”nı yazar yaptılar.
Bu gazetenin sahipleri şimdi de “din simsarlığı”na soyunmuş...
İnanmayacaksınız ama Sedat Simavi’nin Hürriyet’i bugün, kupon karşılığında “Kâbe kokulu özel ramazan seti” dağıtıyor...
***
Gördüğünüz gibi bugünkü yazıların hepsi, gericilerin marifetleri üzerine... Ama içimi en çok bu haber acıttı dostlar!

156+332!
Abdullah Gül’e “yazmaya” devam ediyoruz. Sıra, Gülcan Çalışkan’da:
“Abdullah Bey...
Arapça biliyorsunuz ve eminim ki ramazan nedeniyle Kuran-ı Kerim okuyorsunuz. Okuduğunuz ayetlerde devleti yönetirken halkın parasını çarçur edenlerle ya da yiyenlerle ilgili satırlara rastladığınızda ne hissediyorsunuz?”

GÜNÜN İSYANI
Laikliğin yeni anayasada olmamasını isteyen “kanlı pazarcı” Meclis Başkanı İsmail Kahraman, yarın Meclis’te bir iftar daveti verecekmiş. Meclis’in kesesinden yandaşları doyuracakmış... Ancak gönderdiği davetiyelerdeki Meclis logosunda yer alan Atatürk’ün “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” sözünü çıkarmış... İsyanım, “Bana mutluluğun resmini yapabilir misin?” diyen Nazım’dan esinlenerek, İsmail Kahraman’a:
“Bana nankörlüğün resmini yapabilir misin İsmail?”