Bir Alman vekil, bir Türk büyükelçi
Televizyon kanalları ilginç bir fotoğraf karesini izleyicileri ile paylaşıyordu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Almanya’ya bir parti ziyareti gerçekleştirmişti. 10-11 kişilik grubun ortasında Sol Parti milletvekili Sevim Dağdelen bulunuyordu. Alman vekilin sağında Kılıçdaroğlu, solunda ise CHP Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, milletvekili, emekli Büyükelçi Ünal Çeviköz yer alıyordu. Grubun sağ başında ise Parti Sözcüsü Faik Öztrak arz-ı endam ediyordu.
UŞAK EFENDİSİNDEN ZALİM OLUR!
Almanya’ya panel ve konferanslar için onlarca defa gittim. Pasaportuma baktığımda sadece Frankfurt için 10 giriş tespit ettim. Sevim Dağdelen isminin geçtiği her ortamda tüyler diken diken oluyor, tansiyon artıyor; hatta küfürler yükseliyordu. HDPKK taraftarları dışında, hangi siyasi görüşten olursa olsun, istisnasız herkes bu vekilden nefret ediyordu. Doğrusunu söylemek gerekirse, pek de haksız sayılmazlardı. Çünkü Sevim Dağdelen, Türk ve Türkiye ile ilgili her konuda düşmanlığa varan eylem ve söylemlerde bulunuyor; başrolü hiç kimseye kaptırmıyordu. Türk milletinin hafızasına, Alman Federal Parlamentosunda (Bundestag) açtığı PKK paçavrası ile kazındı. Ama gerçekte Sevim Hanım PKK’nın bütün önemli toplantılarının sevimli gülü ve onur konuğuydu. Türkiye’nin bütün ulusal çıkar alanlarına savaş açmıştı.
Aslında Dağdelen ne Alman ne de Türk’tü! Kişisel nitelikleri nedeniyle değil, karakteri ve sözde Türk asıllı kimliği nedeniyle Türkiye’ye karşı olumsuz bir etki ve algı yaratması için Alman devleti tarafından parlamentoya sokulmuştu. Hangi partide olursa olsun, görev tanımı içinde hareket edecekti. Sevim Dağdelen ismi bana her zaman şu özdeyişi hatırlatıyor: “Uşak efendisinden daha zalim olur!”
MÜKEMMEL UYUM...
Yeniden fotoğraf karesine dönelim... Dağdelen’in hemen yanında yer alması Kılıçdaroğlu açısından hem eşyanın tabiatına hem de hayatın olağan akışına uygundur. Bu ikili birbirini mükemmel bir şekilde tamamlamıştır. Kılıçdaroğlu seçim bildirgesine, “eşit vatandaşlık, Avrupa Özerklik Şartı” gibi asli kaynağı HDPKK olan temaları koyacak kadar gözü kara ve fütursuzdur. Burada haber niteliği olan hiçbir şey yoktur. Zaten Türkiye’ye döner dönmez Abdullah Gül ile gizli görüşmeler yapmış, daha sonra Kıbrıs’ta Mustafa Akıncı adlı malum şahıs ile bir araya gelmiştir. Görüşme sonrasında, “Akıncı’yı desteklediğini” ifade etmiştir. Aslında Gül, Kılıçdaroğlu, Akıncı ve benzerleri aynı yolun yolcusudur. Fotoğraf karesi içinde yer alan Faik Öztrak, “Bu durumdan rahatsız olmuş mudur?”, bilemiyoruz. Ama yine de küresel sistemle uyum içinde olan bu vekilin Kemal Derviş’in ekibinde yer aldığını biliyoruz. Sonuçta küresel düzenin patronu ABD, PKK’nın bir numaralı hamisidir.
BÜYÜKELÇİLERDEN BEKLENEN...
Bu kare içinde anlaşılması kolay olmayan şey, Büyükelçi Ünal Çeviköz’ün, Sevim Hanım’ın hemen yanı başında sıcak ve samimi poz vermesidir. Bilindiği üzere diplomatlar kamu görevlileri içinde görevlerinin doğası itibarıyla ayrıcalıklı bir konuma sahiptir. Devletimiz onları gözü gibi koruyup kollar. Meslek hayatları boyunca Türkiye’nin çıkarlarını savunurlar. Bu meslekte Büyükelçi olma onuruna ulaşan kişilerden hayatlarının sonuna kadar ülkemizin dış sorunlarına ışık tutması ve milli hassasiyetlere saygı göstermesi beklenir. Bir büyükelçi sıradan bir vekil gibi davranamaz! 18 yaşını geçen herkesi kolundan tuttuğunuz gibi Meclis’e sokabilirsiniz. Ama meslekten büyükelçi olmak liyakatle birlikte büyük bir özveri gerektirir. Uzun yıllar süren onurlu bir yolculuğun son limanıdır büyükelçilik. Bu söylediklerim siyasi nedenlerle tepeden inme büyükelçi yapılanları kesinlikle kapsamaz!
Bir büyükelçi, nedeni ne olursa olsun bir siyasi şovun figüranı olamaz. Ülkesinin politikalarına karşıtlığı düşmanlığa dönüştüren, bir terör örgütünün paçavraları ile Alman Federal Meclisi’nde şaklabanlık yapan bir kişi ile bilerek, isteyerek ve planlı olarak yan yana gelemez. O kişi ile hiçbir ortak siyasi faaliyetin türevi olamaz! Çünkü zaten CHP’de o fotoğraf karesinin içine girmek için can atan yüzlerce siyasetçi vardır. Hangi mevki ve makamda olursa olsun, bir siyasetçinin Sevim Dağdelen ile sarmaş dolaş olması milleti yaralamaz; sadece üzer. Ama kendini devletine ve milletine adamış bir büyükelçinin böyle bir görüntü vermesi milleti kahreder. Tabii ki emekli büyükelçilerin siyasete girmesi, çürüyen bu sistemin kalitesini yükseltir. Ayrıca siyasetin nitelikli insanlar tarafından yapılması ülkenin yararınadır. Ama büyükelçilerden beklenen siyasetin yerlerde sürünen düzeyine düşmeleri değil, siyaseti kendi seviyelerine yükseltmeleridir. Umarım ders alınmıştır.