Bir başarı hikayesi: AKP Mısır’ı unuttu!

Bu bir sahipsiz dosya hikayesidir.

Ya da: Devleti kendi partisi gibi yönetme hikayesi.

***

Binali Yıldırım nasıl başlamıştı?

“Dostları çoğaltacağız, düşmanları azaltacağız.”

Doğruydu.

Çünkü: Türkiye, kendi hatalarında boğuluyordu.

***

Bekledik.

Adımlar atıldı da. Eksik de olsa.

Rusya’yla barışmak en önemlisiydi.

Kısmen de İran’la...

Suriye ile örtülü süreç...

Irak’la tansiyon düşürüldü.

İsrail’le fiilî durum resmîleştirildi.

Hepsi tamam.

***

Mısır?

Beklenti: En kolay olacak sanılıyordu.

Evet: Mısır’la köprüleri zorlayarak atmıştık. “Darbe” gerekçesiyle.

Ne Batı dayatması vardı. Ne de Körfez’den para beklentisi.

Sorunun kaynağı ideolojikti. AKP’nin İhvan sevdası da diyebiliriz.

Yine de hasar az değildi.

***

Hikayenin başlangıcına gidelim. 3 Temmuz 2013’e.

Olay: Mısır’da Muhammed Mursi devrildi.

Müslüman Kardeşler’den (İhvan) cumhurbaşkanı seçilmişti.

AKP Türkiyesi Mısır’la köprüleri attı.

***

O günden beri:

Arap dünyasının en büyüğünde elçiliğimiz kapalı.

85 milyonluk pazarı adeta terkettik.

Afrika atılımı yapacaktık Mısır üzerinden. Kendi elimizle yıktık.

Kara bağlantımız sadece Afrika’yla kopmadı. Arap yarımadası da öyle.

Bölgesel sorunlarda Kahire’yle dayanışma ihtiyacımız büyük.

İsrail’i dengelememiz gerekiyor.

Hacılarımız bile İsrail hava sahasını kullanmak zorunda kaldı.

En önemlisi: Başkalarının içişlerine karışan bir Türkiye görüntüsü...

***

Üç buçuk yıldır vaziyetimiz böyle.

Geçen yıl bir ara umutlandık.

İslam İşbirliği Örgütü zirvesi İstanbul’daydı (14-15 Nisan 2016).

Mısır lideri Abdülfettah Sisi de davet edilecekti.

Türkiye’deki İhvan liderleri Sudan’a geçtiler hemen. İade korkusuyla.

Sonuç: Önyargılar akla üstün geldi. Ziyaret de ertelendi, barışma da.

***

Bir de İhvan tablosunu görelim.

Örgüt Mısır’da artık yasadışı. Hem de “terörist” listesinde.

60 bine yakın mensubu hapisanelerde.

Birçoğu idamla yargılanıyor.

Binlercesi yurt dışında mülteci.

Mültecilerin Avrupa’daki tercihleri: İngiltere ve Almanya.

Müslüman ülkeler arasındaki tercihleri: Katar, Sudan, Türkiye.

***

Örgüt ikiye bölünmüş durumda (farklılıklar ayrı bir yazı konusu).

En güncel tartışma tamamen siyasi: Askeri yönetimle barışmak.

Geçenlerde El Şark TV’de tam 5 saat tartışıldı konu.

Hatırlatalım. Sözkonusu televizyonun yayın stüdyoları İstanbul’da.

(Not: Muhaliflerin iki televizyonu daha var: Mekamelin TV ve Egypt Today.

Onların stüdyoları da İstanbul’da.)

***

İhvan bünyesinde gelişen eğilim barışmak. Özellikle genç kesimde.

Barışmak isteyen kanat hayli aktif.

Mısır hapisanelerinde imza kampanyası yürütüyor.

Söylenen: İmzacı sayısı 20 bini aştı şimdiden.

Temel tezleri: Mısır’ı istikrara kavuşturmak. Rehabilite etmek.

***

Yönetimle İhvan arasında bir de arabulucu var.

Muntasır Zeyyad. Ünlü bir avukat.

Aylardır görüşmeleri sürdürüyor. Hem içte, hem de Mısır dışında.

Kaydedelim: Avukat Zeyyad sık sık Türkiye’ye de geliyor.

Buradaki İhvan sözcüleriyle buluşmak için.

Elbette: Türkiye’nin de bilgisi dahilinde.

***

Kahire yönetiminin barış şartı kısa.

İstediği: İhvan,10 yıl siyasete karışmasın.

Verdiği: Hapisanedekiler kademeli olarak serbest bırakılacak.

İhvan’dan bazıları 15 yıl siyaset yasağına bile razı.

***

Dikkat çekici bir bilgi.

“Barışalım” diyenler arasında şaşırtıcı isimler var.

Meselâ: Ümmü Zehra.

İhvan liderlerinden Hayrat Şatır’ın eşi.

Şatır’ın özelliklerine bakalım.

Şimdi hapiste.

Perde arkası lider.

Mısır’ın en büyük zenginlerinden biri.

İhvan’ın kasası.

İhvan tabanında Mursi’den daha etkin bir isim.

Zaten: Cumhurbaşkanı adayı olarak önce Şatır’ın adı geçmişti.

***

Ümmü Zehra adı, doğrudan Hayrat Şatır’a bağlanıyor.

Şatır’ın da barışmaktan yana olduğu varsayılıyor.

***

Şimdi tekrar AKP hükümetine gelelim.

Artık tescilliler: Bizimkiler dış politikada kriz yönetme özürlüsü.

Son dönemde sadece kriz üretiyorlar.

Mevcutlara da kokutmadan, tahribatı artmadan el atmıyorlar.

***

İhvan işini içeriden takip eden AKP’li kaynaklarla konuştum.

Dediklerini özetleyeyim:

Bir: İhvan’da yükselen eğilim Mısır yönetimiyle barışmak.

İki: AKP için bir fırsat var. Taraflar arasında arabuluculuk yapmak. Barışma sürecini hızlandırmak.

Mülteci İhvan mensuplarının çoğu psikolojik bunalımda. Bunlar kurda kuşa yem olmasın.

Üç: Böylece, Mısırla ilişkilerimizi tamir etmek daha kolaylaşır.

Dört: Fakat, AKP’de konuyla kimse ilgilenmiyor. Varsa yoksa referandum.

***

Bu günlük bitirelim.

Birilerinin üslubuyla seslenelim: Ey oradakiler!

Sizin mahalleye devlet aklı hiç mi uğramadı?

Emin olunuz ki: Suriye ile barışmak, Mısır ile barışmak Türkiye’ye iyi gelecektir.

***

Son söz niyetine de iki soru:

İsrail’le barışmak nasıl böylesine kolay?

Mısır’la barışmak niçin bu kadar zor?