Bir daha kimse, ‘Yasalar önünde herkes eşittir’ demesin... Küfrederim!

Bir daha kimse, ‘Yasalar önünde herkes eşittir’ demesin... Küfrederim! 

Bu ülkenin anayasasında, herkesin yasalar karşısında eşit olduğu yazar ya... 

Koca bir palavradır bu! 

Milletvekillerini hepiniz biliyorsunuz: 

Onlara yasa masa sökmez... 

Çünkü “dokunulmazlıkları” vardır... 

Ölüme neden olurlar, adları arsızlığa, hırsızlığa, yolsuzluğa karışır; beyefendiler veya hanımefendiler yargılanamaz... 

Hatta... 

Kendileri yargılanmak istese bile, yargılanamazlar! 

Çünkü sistem, onları korur! 

Yargılanabilmeleri için ille de Meclis Genel Kurulu’nun izin vermesi gerekir. 

*** 

Yasalar karşısında biz sıradan vatandaşlara oranla ayrıcalıklı olan bir başka kesim de memurlardır... 

Onlar da “amirleri” izin vermedikçe yargılanamaz... 

Adam rüşvet almakla, görevini kötüye kullanmakla, hatta öldürmeye teşebbüsle suçlansa bile; eğer mülkü idare amiri “Yargılayamazsınız” derse, yargılayamazsınız! 

Yargılanamadıkları gibi, işten de atılamazlar... 

B.klarında boncuk vardır ya; bir kere devlet memuru oldular diye, ne halt yerlerse yesinler, ömür boyu bakmak zorunda bırakılırız! 

*** 

Gezi şehidi Mehmet Ayvalıtaş’ın öldürülmesinde, delil karartmakla suçlanan polisler için açılan dava da bu yüzden düşmüş! 

Ataşehir Kaymakamlığı üç polisin görevi ihmal suçundan yargılanmasına izin vermemiş...  

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi de itirazları reddederek kararı onaylayınca dava düşmüş... 

Bu polisler, Mehmet Ayvalıtaş’ın ölümüne ilişkin görüntüler ellerinde olduğu halde, uzun süre “Yok” demişler... 

İyi de neden engelleniyor bu polislerin yargılanması? 

Yargılanırsa, ulusal güvenliğimiz tehlikeye mi girer? 

Devlet sırları açığa mı çıkar? 

Hayır... Ama kuraldır: 

Adına “demokrasi” denilen bu “seçilmişler diktatörlüğünde”, diktatörlerin adamları hep korunur! 

*** 

Bu ülkede adalet yolundan çıktı; hak tecelli etmiyor! 

Yoksulun çocuğu ölüyor; öldüren kahraman ilan edilip el üstünde tutuluyor... 

Gelin şu işin adını koyalım: 

Bunun adı hukuk değil... 

Bunun adı hukuka ihanet! 

*** 

Hoşunuza gitmedi mi beyler? 

Açın bir ceza davası; beş yıl hapsimi isteyin! 

Yeter ki çocukları öldürenler... 

Öldürenleri saklayanlar... 

Saklayanları koruyanlar yargılanmasın... 

Bu garip düzeninizi eleştirdim diye, beni yakın! 

*** 

Sizin bu hallere düşmenize üzülmem beyler de...  

Ananız, babanız sizi hukukçu ya da devlet adamı biliyor ya...  

Ona yanarım! 

BAY TAKMAZ... (156+34)  

Diyelim ki eski partiniz önümüzdeki seçimlerde büyük bir yenilgiye uğradı; gözü pek, cesur bir iktidar işbaşına geldi. 

Diyelim ki bu cesur iktidar sizden Huber’in, 20 milyon liralık yeni evinizin, Suudi Kralı’nın getirdiği elmasların ve çocuklarınızın düğününde takılan altınların hesabını sordu. 

O zaman da böyle suskun kalabilecek misiniz? 

O iktidarı da takmayacak mısınız? 

Yüce Divan yolu açılırsa, “Bana ne” diyebilecek misiniz? 

Hiç sanmam Bay Takmaz... 

Elbet o günler de gelecek... 

Ve ben sizin “bülbül” olmuş halinizi görünce gerçekten çok eğleneceğim. 

GÜNÜN SORUSU 

Sorum, dünyada vatana ihanet dışında hiçbir nedenle “yargılanmama” zırhıyla donatılan ve bu yetkiyi istismar etmekte hiçbir sakınca görmeyen kişiye: 

Bugün hangi suçu işleyeceksiniz? 

BANK ASYA’NIN ÇÖKÜŞÜNDE SORUMLULUĞU BULUNANLAR... 

Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu, 4 Şubat’ta yönetimine el koyduğu Gülen cemaatine ait Bank Asya’nın, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na devredilmesine karar vermiş... 

Hatırlayın: 

2000’li yılların başında da çok sayıda banka, kötü yönetildikleri için batmış ve TMSF’ye devredilmişti... 

Birçok vatandaşın da canı yanmıştı. 

O günlerin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan da bu çöküşlerden kendilerinden önceki iktidarı sorumlu tutmuştu:  

“Eğer bankacılık sistemi iyi yönetilmiş olsaydı, bu bankaların bu hale gelmesi asla beklenmezdi. Bu yüzden bu felaketin sorumlusu o dönemin iktidardaki kadrolarıdır!” 

Kendisi ve dava arkadaşları; Bank Asya’nın ilk gününden itibaren, onu kuran ve yöneten kadronun yanında oldu. 

Hatta açılışını bile birlikte yaptılar, kendi paralarını sözüm ona faizsiz bankacılık yapan bu kuruluşa yatırdılar. 

Bu durumda, Bank Asya’nın çöküşünden, onların da sorumlu tutulması gerekmez mi? 

GÜNÜN İSYANI 

Alparslan Türkeş’in küçük oğlu ve AKP İstanbul Milletvekili Ahmet Kutalmış Türkeş, “Seçim beyannamesinde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Anayasası’ndan ‘Türk’ adının çıkarılacağı, ‘Başkanlık sistemi’ adı altında 92 yıllık devletimizin bölünerek, ‘federasyon ve özerk’ alanlara dönüştürüleceği tuzağını fark ettim” diyerek partisinden istifa etmiş... İsyanım kendisine: 

Günaydın! Bayağı öngörülüymüşsünüz...