Bir devir kapandı
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel Çarşamba günü sabaha karşı 02.05’te vefat etti.
Allah rahmet eylesin.
Türk siyasi yaşamının kırk yılında hep vardı. Siyasi yaşamının ilk günleri çok eleştirilecek söz ve eylemlerle doludur.
Ölmeden evvel sorma şansımız olsa, Deniz Gezmişlerin idamına evet demekten büyük pişmanlık duyduğunu söyleyeceğinden eminim.
Takip ettiği ekonomi politikaları, sosyal politikaları eleştirilebilirdi, özellikle de çok eleştirilen 24 Ocak kararlarının altında imzası vardı, ama bütün bunlara rağmen daima millici oldu.
Nitekim, ölümünün yaklaştığı anlarda bile ülke meseleleriyle ilgili olduğunu “Türkiye Yugoslavya’ya dönmemelidir, Türkiye kendi birliğini zedeleyecek hiçbir şeye razı olmamalıdır” diyerek göstermiştir.
Hani şimdi “açılımdan yana” olarak bölünmenin önünü açmaya çalışan, bunu demokratlık zanneden bir kısım zavallı siyasetçiler için bu sözlerini buraya aldım.
12 Eylül darbesini yaşadıktan sonra hakikaten demokrat olmuştu.
12 Eylül döneminde yanlış hatırlamıyorsam “Aydınlar Dilekçesiyle” ilgili olarak kendisini ziyaret eden Aziz Nesin, görüşmeden sonra “Bir darbe daha olursa bu Süleyman bey komünist olur” esprisini yapmıştı.
Başbakanlığı ne kadar eleştiriyi hak ediyorsa Cumhurbaşkanlığı o kadar övgüye layıktı.
Ettiği yemine sadık kalarak gerçek bir tarafsızlık sergilemişti. Ben özelim, alışık olmadığınız bir Cumhurbaşkanıyım gibi komik laflar etmemişti.
Benim kuşağım Demirel’i en acımasız şekilde eleştirmiştir.
Basın onunla ilgili en sert eleştirileri yapmış ama o bütün bunlara büyük hoşgörü göstermiştir.
Kendisiyle ilgili esprilere bile gülmüştür. Hatta kendisini hicveden karikatürlerin orijinalini, çizerinden isteyerek biriktirecek kadar olgundu.
Onun kimseye “Ananı da al git” dediği görülmemişti.
Elbette onun da korumaları vardı, ama bunu hiç abartmadı. Şimdiki gibi yüzlerce korumayla dolaşmadı.
Onu Başbakanlığı döneminde, hem de anarşinin en yoğun olduğu dönemlerde, havaların iyi olduğu zamanlarda meşhur şapkası elinde, Kavaklıdere’den Başbakanlığa yürürken görmek mümkündü.
Başbakandı, yeğeni hapse mahkûm edildi. Ne hakkında dava açan savcı sürüldü, ne karar veren hakim.
“Dün dündür bugün bugündür”, “Yollar yürümekle aşınmaz”, “Verdiler de almadık mı”, “GAP’ı gaptırmam”, “Tapulu arazime gecekondu kondurtmam”, “Demokrasilerde çare tükenmez”... daha birçok sözü Türk siyasi hayatına armağan etmiştir.
Kendisiyle 2 defa yüz yüze görüşmek şansım, fırsatım oldu. İlerlemiş yaşına ve bozuk sağlığına rağmen pırıl pırıl bir beyni vardı. Olayları yakından takip etmesine şaşırmıştım.
Yazımın başlığı “Bir Devir Kapandı”. Evet, Süleyman Demirel’in ölümüyle gerçekten bir devir kapandı, kimi zaman yan yana, kimin zaman karşı karşıya geldiği Ecevit, Türkeş ve Erbakan hayata daha evvel veda etmişlerdi. O dönemin son temsilcisi Demirel idi. Onun vefatı ile artık hakikaten bir dönem kapandı.
Şimdikileri gördükten sonra aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyorum.