Bir gece ansızın gidebilir miyiz?

Evet Irak, Barzani ve yasadışı referandumdan bahsediyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan Barzani’nin geri adım atmaması durumunda askeri güç kullanılabileceğini ima ederek “Bir gece ansızın gelebiliriz” uyarısında bulunmuştu.

Barzani’nin referandum yapacağını açıklamasından itibaren daha önce pek çok olayda da olduğu gibi iyi bir “Kriz yönetimi” sergilemeyen iktidar, zamana bağlı olarak kullanması gereken pek çok kozunu kullanamamıştır. Silahsız çözüm fırsatları kaçmış, kurşun namludan çıkmıştır.

Habur’u kapatmanın bir yönü ile Barzani’den ziyade orada yaşayan masum Kürt, Türk ve Arapları cezalandırmak olacağını düşünen Türk hükumeti biraz da insancıl açıdan gerekeni yapmamış da olabilir. Ancak, petrol boru hattı vanalarının kısılması gibi kademeli yaptırımlar uygulanabilirdi.

Hepimiz biliyoruz ki Barzani kendini sıfırlayacak bu çılgınlığa tek başına kalkışmamıştır. Suriye’de istediğini elde edemeyen ABD ve İsrail son kozlarını sahneye koymuşlardır. Tutarsa tutar, tutmaz ise Barzani bitermiş onların umurunda değil. Sular durulunca bir başka Barzani bulurlar.

Gelelim şu ansızın gidebilme meselesine

Irak merkezi hükümetinin Barzani’ye elindeki sınır kapıları ve hava alanlarının kontrolünü kendilerine devretmesi için verilen süre bugün dolmuştur. Barzani de bunları devretmeyeceğini açıklamıştır. Gelinen nokta; Barzani’nin geri adımlar atmadığı ve askeri çözümden başka yol kalmadığıdır.

Aylardır internette, bazı köşe yazılarında; 1926 tarihli Ankara Anlaşması ile Lozan’ın 30, 31,32, 33 maddeleri ve daha sonra Irak hükumeti ile yapılan sınır güvenliği sözleşmelerinin Türkiye’ye müdahale hakkı verdiği iddia edilmektedir. Bu anlaşmalar incelendiğinde Türkiye’ye Irak topraklarında askeri bir harekata yetki vermediği ortadadır. Verilen yetki sınırdan 75 km derinliğe kadarki bölgede sınır güvenliği sağlama konusundadır. Erbil bu mesafenin çok çok ötesindedir. Kısacası Türkiye, uluslar arası hukuk açısından kendi başına bir gece ansızın Barzani’ye gidemez.

Bunun için ya BM Güvenlik Konseyi’nin bir kararı, ya Barzani cephesinden Türkiye’ye bir saldırı olmalı ya da Irak merkezi hükumetinin talebi olmalı. Türkiye Barzani’ye karşı bir harekatı ancak Irak merkezi hükumetinin daveti üzerine Irak merkezi kuvvetleri ile beraber yapabilir.

Ansızın gitmek Irak’ın da kararlılığı ile mümkün olabilir. Irak hükümeti şu ana kadarki kararlı tutumunu emperyalist baskıları, tehditleri dikkate almadan sürdürmek zorundadır. Bugün itibariyle bölge ülkeleri ve dünya kamuoyu Irak’ın yanındadır. Irak hükumeti bunu iyi değerlendirmelidir.

Irak ve Türk Genelkurmay Başkanları ile İran Genelkurmay başkanı son zamanlarda tarihte hiç olmadığı kadar bir araya gelmektedirler.

Sembolik de olsa Türk askeri ile beraber 30-40 Irak askeri Habur sınırında 8-10 zırhlı araçla tatbikat yapmaktadır. Bu küçük tatbikat; Irak hükumetinin Türki askerini uluslar arası hukuka uygun olarak topraklarında harekat yapmaya davet edeceğinin ve birlikte bir harekat yapmaya hazırlandıklarının işaretidir. Muhtemelen İran’ın da bu harekata katkısı olacaktır.

Barzani’ye karşı yapılacak harekat çok hassas planlanmalı, bölge halkının zarar görmemesi birinci öncelik olmalıdır. Fincancı dükkanına fil sokulmamalı, oluşturulacak özel bir birleşik/müşterek harekat birliği ile tereyağından kıl ekercesine icra edilmeli.

Bir gece ansızın gidip Barzani ve tayfası derdest edilip Irak Merkezi hükumetine teslim edilmelidir.