Bir Gladyo örgütü: HÜDA-PAR / 1

TBMM Genel Kurulunda bütçenin tümü üzerinde söz alan CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, şöyle konuştu:
“Bu bütçeyi lehte konuşacak 300 tane milletvekili var ama siz bütçeyi savunmak için HÜDA-PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu'na söz verdiniz. Bu arkadaş, 'Eyalet sistemi, özerklik, federasyon gibi yönetim modelleri üzerinde serbestçe tartışmalıyız.' diyor. Bu arkadaş, 'Ne mutlu Türküm diyene karşı çıkıyorum.' diyor. Bu arkadaş, 'Oranın adı Kürdistan'dır.' diyor. Utanmıyor musunuz, Gaffar Okkan'ın kemiklerini sızlatıyorsunuz. Hizbullah uzantısına bütçenizi savundurtuyosunuz. Sizin nereniz milliyetçi?”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 13 Aralık 2023 günü AKP Genel Merkezi'nde HÜDA-PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu ile görüşmüştü. HÜDA-PAR, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleyeceğini açıklamış ve Cumhur İttifakı’nın ortağı olmuştu.
AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da HÜDA-PAR için, “tamamıyla yerli ve milli bir yapı” demişti.
HÜDA-PAR, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhur İttifakı’nın adayı Tayyip Erdoğan’ı destekleme kararı aldıklarını açıklamış ve seçimlere AKP listelerinden girmişti.

GAFLET VE CİNAYET

1990-2000 yılları arasında işlediği birçok cinayetle gündeme gelen Hizbullah’a yakınlığıyla bilinen parti hakkında, Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek, “HÜDA-PAR ile işbirliği bir gaflet ve cinayettir. HDP ile işbirliği de cinayet ve gaflettir, umarım Cumhur İttifakı yöneticileri bu gafletten dönerler.” diye konuşmuştu. HÜDA-PAR'ın Cumhur İttifakı'nı destekleme kararı sonrası bu örgütün geçmişi tartışılır hale geldi.

HİZBULLAH

Hizbullah neydi, siyasi çizgisi nedir, nasıl HÜDA-PAR oldu?
Sanılanın aksine Hizbullah’ın ilk ortaya çıktığı yer Diyarbakır veya Batman değil, İstanbul’dur. Örgüt, 1984 yılından itibaren İstanbul’da market ve kuyumculara yönelik soygun eylemleriyle varlığını gösterdi.
Hizbullah’ın adı da ilk kez Ekim 1984’te Şişli’de gerçekleştirilen bir kuyumcu soygunundan sonra duyuldu. Bu soygundan sonra düzenlenen operasyonlarda Hizbullah (HÜDAPAR) militanları gözaltına alındı.
Bu isimler arasında sonradan Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Çetin Emeç ve diğer aydın cinayetlerini gerçekleştirmekten yargılanacak olan İrfan Çağrıcı da vardı. Bu eylem ve davadan sonra örgütten uzun süre ses çıkmadı.
Hizbullah’ın kurucuları ve militanlarının çoğu başta Diyarbakır ve Batman olmak üzere doğu ve güneydoğu illerinden gelmelerine rağmen ilk dönemlerinde bölgede eylem gerçekleştirmedi. Silahlı mücadele yürütülmesi gerektiğini savunan Hüseyin Velioğlu’nun 1987’de örgütten koparak Batman’a yerleşmesiyle her şey değişti. Hizbullah ismini kullanmaya devam eden Hüseyin Velioğlu’na göre örgüt, silahlı mücadeleyi başta PKK olmak üzere Kürt siyasi hareketinin unsurlarına karşı vermeliydi. Gerekçeyi ise “PKK Marksist bir örgüt” olarak açıklıyordu.
Örgütlenmeye Batman’da İlim Kitabevi’ni kurmakla başladı. Zamanla lise öğrencileri ve belli aileler arasında örgütlü hale geldi. 1992’ye gelindiğinde örgüt, Batman sokaklarında Halkın Emek Partisi (HEP) üyelerine yönelik taşlı ve sopalı saldırılarla kendini gösterdi. Batman’da güçlendikten sonra faaliyetlerini diğer illere de kaydırmaya başlayan Hüseyin Velioğlu daha önce terk ettiği Diyarbakır’da yeniden örgütlendi. Örgütün bu kentteki üssü Bağlar ve Silvan oldu. Ardından Mardin ve Şanlıurfa da örgütlenme merkezi haline geldi.
HÜDA-PAR, faili meçhul cinayetlere Batman’da “PKK destekçisi” olarak tanımladığı isimleri kaçırarak başladı. 1992’den itibaren her gün kentte, özellikle akşamları birileri kaçırılıyordu. 1992-1995 yılları arasında Batman’da kaçırılıp “kaybedilenlerin” önemli bir bölümünü din adamları oluşturuyordu. Bir süre sonra PKK, bu eylemlere karşılık vermeye başladı. HÜDA-PAR’ın örgütlendiği ve mensuplarının yoğun olarak yaşadığı köylere yönelik eylemler gerçekleştirdi.
Örgüt güçlendikten sonra doğrudan HEP yöneticilerini ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerini hedef aldı. HEP Mardin Milletvekili Mehmet Sincar 4 Eylül 1993’te Batman’da HÜDA-PAR tarafından öldürüldü. Tanıkların anlatımına göre Sincar ve HEP yöneticileri, kent merkezine girer girmez bazı iş hanlarından Hizbullah marşları yükselmeye başladı. Sincar uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirdi. Kutlu Savaş, Susurluk Raporu’nda cinayetin tetikçilerinin “JİTEM ekibi” olarak anılan “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım, itirafçılar Alaattin Kanat, Mesut Mehmetoğlu ve İsmail Yeşilmen olduğunu belirtti.
Hizbullah çok sayıda gazeteciyi de öldürdü. Hizbullah’ın faaliyetleri hakkında ayrıntılı araştırmalar yapan 2000’e Doğru dergisi Diyarbakır Temsilcisi Halit Güngen, derginin 16 Şubat 1992 tarihli “Hizbullah Çevik Kuvvet'te eğitiliyor” kapak haberine imzasını attıktan iki gün sonra Diyarbakır bürosunda öldürüldü. Örgütün hedefinde ağırlıklı olarak Özgür Gündem ve devamı niteliğindeki gazete ve dergilerin çalışanları vardı. 1992 yılı içerisinde Yeni Ülke muhabiri Cengiz Altun, Özgür Gündem muhabirleri Hafız Akdemir, Yahya Orhan ve Çetin Ababay, Hizbullah tarafından öldürüldü.
Hizbullah güçlendikten sonra bu kez hedefinde bir dönem içinde yer aldığı Menzil grubu vardı. İki grup arasında özellikle Diyarbakır’da yaşanan çatışmalarda yaşamını yitirenlerin sayısı, çoğunluğu Menzilcilerden olmak üzere yaklaşık 200 kişiye ulaştı. Bu çatışma ve hesaplaşmada Menzil grubunun lideri Fidan Güngör de 1994’te kaçırıldıktan sonra “kaybedildi”. Hizbullah ayrıca başta Konca Kuriş olmak üzere örgütün şiddet eylemlerini eleştiren İslamcı yazarları da öldürdü. Hizbullah militanları, hedef seçtikleri kişilere silahlı saldırı düzenlemek yerine çoğunlukla önce kaçırma yöntemini seçiyordu. Batman ve diğer illerdeki köy ve kent merkezlerinde evlerin altında toprak sığınaklar oluşturulmuştu. Kaçırılan kişiler bu sığınaklara götürülüyordu. Sığınaklarda özel olarak hazırlanmış zincirli bölümler vardı. Kaçırılan kişiler bu zincirlere bağlanıyordu. Aylarca hiç dışarı çıkartılmıyor, yiyecek olarak günde bir kez sadece ekmek veriliyordu. Kaçırılan kişiler sorgulanıyordu. Sorgularken anlattıkları mutlaka kaydedilirdi. Bu ses bantları örgüt hiyerarşisine göre en tepeye kadar giderdi. Buna göre de bu kişiye ne yapılacağına karar verilirdi. Sorgulanan kişiler çoğunlukla ağır işkenceler sonucu yaşamını yitiriyordu. “Domuz bağı” yöntemi bunlardan biriydi. Ardından evin bahçesine veya başka bir bölümüne mezarlar açılıyor ve işkence sonucu öldürülen kişiler buralara gömülüyordu.
PKK ile çatışması, Hizbullah’ın güçlenmesindeki en önemli unsur olarak görünüyor. Diyarbakır DGM Başsavcılığı tarafından 2000 yılında Hizbullah militanlarıyla ilgili davanın iddianamesinde “Hizbullah, PKK terör örgütünün Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki hâkim olduğu dönemlerde yaygın olan şiddet ve terör olaylarına bir tepki olarak ortaya çıkan fiildir.” denildi.

HİZBULLAH NASIL TASFİYE EDİLDİ?

Hizbullah’ın tasfiyesi Susurluk olayından sonra başladı. Hizbullah üzerine yapılan araştırmaların ve yazılan kitapların çoğunda örgütün tasfiyesi ile JİTEM’in lağvedilmesinin paralel olduğu bilgisi yer alıyor. Polis, Hizbullah’a yönelik ilk operasyonu, örgütün merkez üssü olarak kabul edilen Silvan’ın Yolaç Köyü’ne yaptı.
1996-1999 yılları arasında Diyarbakır, Batman ve Mardin’de düzenlenen operasyonlarda bine yakın kişi gözaltına alındı. Operasyonlar nedeniyle sıkışan Hizbullah, faaliyetlerini önce Mersin, Gaziantep ve Konya’ya ardından İstanbul, Bursa, Düzce ve Kocaeli’ye kaydırdı. Beraberinde yeni cinayetler geldi. Artık Hizbullah, güneydoğu yerine bu kentlerde insanları kaçırıp ağır işkenceler sonucu öldürüyordu. Örgütün tamamen tasfiyesi için bu kentlerde de operasyonlara hız verildi. Bu operasyonlarda çeşit çeşit silahların bulunduğu cephanelikler, en önemlisi de öldürülen insanların gömüldüğü sığınak evler ortaya çıkarıldı.
2000 yılına gelindiğinde polis, yaklaşık iki bin kişi gözaltına almış ve bunların yarısı tutuklanmıştı. Bunların verdiği bilgiler ışığında 75 faili meçhul cinayet çözüldü. En önemli operasyon ise 17 Ocak 2000 günü İstanbul’da yapıldı. Beykoz’da üç katlı bir eve düzenlenen operasyonda çatışma çıktı. Çatışmada Hizbullah’ın lideri Hüseyin Velioğlu öldürüldü. Örgütün iki ve üç numaralı isimleri Edip Gümüş ve Cemal Tutar sağ yakalandı. Hüseyin Velioğlu’nun öldürülmesi ve bu iki ismin yakalanması, Hizbullah’ın tasfiyesini getirdi.