Bir günlük ömrü olan gazeteler

Dijital teknolojinin egemen olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Geçmişe ilişkin ne varsa radikal bir biçimde değişim-dönüşüme uğruyor, yeni dediğimiz birçok şey çok kısa zaman içinde eskiyip gidiyor. Yalnızca nesnelerin öznesini değil, ona ilişkin versiyonların modellemelerini bile takip etmek ayrı bir uğraş gerektiriyor.

Böylesine hızlı, baş döndürücü ve de reddedilmesi olanaksız olan bir gelişim içinde koşuştururken kimi zaman geriye dönüp bakmak bile neredeyse pek mümkün olmuyor. Ancak, zorunlu durumlarda geriye dönüldüğünde ise; aranan çoğu şeyin ya yerinde olmadığı, ya da gereğinden fazla zamana yenik düştüğü gözleniyor.

Gündelik yaşamın bir günlük ömürleri olan gazeteler de zaman zaman bu geriye dönüşlerde gereksinim duyduğumuz en başta gelen ephemeralardan biri oluyor. Kimi araştırmalar, incelemeler ya da en basit derlemeler ne tümüyle onlarla, ne de onlarsız oluyor…

Daha önce de sözünü etmiştik ama, yinelemekte sanırım bir beis yok. Günümüzde, hem gündelik yayınlar olan gazeteler, hem de süreli yayınlar olan dergilerle ilgili dört başı mamur bir kütüphanemiz, bir arşivimiz ne yazık yok. Var olanlar ise oldukça yetersiz.

Oysaki gerek gündelik yayınlar olan gazeteler ile haftalıktan aylığa değişim gösteren periyotlar içinde yayımlanan süreli yayınlara, bugün, dünden daha çok gereksinim var. Çünkü gazete ve dergiler her alanda yapılması düşünülen araştırma ve derlemelerde hala gereksinimi duyulan en önde gelen bilgi/belge depoları olma özelliğini sürdürmektedir.

Teknolojik gelişmelerin her bir şeyi değişime dönüşüme uğrattığı bir zaman diliminde gazete ve dergilerin –eskisi denli okunmasa da - hala direnişlerini sürdürerek var olmaları ve de geçmişteki nüshalarının zamanla daha da değer kazanıp başvuru kaynakları olmaları görülmektedir.

Bir günlük ömürleri olan gazetelerin, bu ömür kısalığı ile ölçülmeyecek oranda zaman içinde değer görmeleri, elbette ki içerdikleri güncel haberlerden daha çok, tanıklık ettikleri dönemleri yorumlama ve de onları tarihe not düşecek denli cesaretle yansıtabilmeleriyle mümkündür.

Bugün; sararmış ve de oldukça yıpranmış sayfalarını çevirerek geriye döndüğümüzde, dönemine ödün vermeden, değişmeden, ilkelerini koruyarak günümüze dek gelebilmiş kaç gazete var dersiniz?

Bazen, gündelik rutinin dışına çıkıp, bir kütüphanenin sessiz salonlarında, yıpranmış ve de jiletlerle kesilip-biçilen eski gazetelerin sararmış sayfaları arasında kaybolmak iyi geliyor insana. Bu kayboluş sürecinde, yolunuzu sorduğunuz sayfalardan aldığınız yanıtlar bazen öylesine şaşırtıcı, öylesine sarsıcı oluyor ki, gideceğiniz yer daha da uzadığı gibi, bir o kadar da karanlıklar içinde kalıveriyor…

Bazen, herhangi bir kütüphanede, her hangi bir gazetenin sayfaları arasında dolaşırken başka bir şey oluyor… Onca zaman içinde onca değişme dönüşme rağmen, bu coğrafyada hiçbir şeylerin değişmediğini, aynen kaldığını, sanki, çok eskinin değil de dünün bir haberini ya da yorumunu okur gibi olduğunuzun yanılgısına düşüyorsunuz…

Kısacası; kimi zaman geçmiş zaman gazete ve dergilerinin içinde kaybolmak ilaç gibi geliyor insana… İstenmeyen, acı veren yan etkileri olsa da…